Tezgaha Gelmemek Lazım
Önce AK Parti içinde var olduğu söylenen kavgaya bir bakalım isterseniz. Başbakan’ın BDP’nin dokunulmazlıkları ile ilgili sözü üzerinden “bir kısım” medya bir operasyon yürütüyor.. Gül’ün sözlerini çarpıttılar olmadı.. Arınç’a söylemediği sözleri söylemiş gibi sundular, o da tutmadı..
Şimdi de anlaşılan o ki bazı milletvekillerine kanca attılar.. Mesela dün Taraf Gazetesi’ne manşet olan Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir.. Başbakan gibi düşünmediğini anlatmış uzun uzun. Hatta sanıyorum başbakan gibi düşünmenin mecburiyet olmadığını hatta ve hatta “kudretli Başbakan”a rağmen farklı pozisyon alabildiğini.. Hiçbirinin hafızasında 1 Mart Tezkeresi yok tabi. En spesifik örnek o olduğu için onu hatırlattım. Sonuçta AK Parti’de farklı fikirlere sahip olmak meziyet değil. Hatta bu o partinin doğası bir anlamda.. Ama Ziver Bey Taraf’a manşet olmak uğruna bu meseleyi köpürtmeyi tercih etmiş. Canı sağolsun. Sadece şunu sormak isterdim karşımda olsaydı kendisine; “bugüne kadar hangi sözünüzü hangi gazete böylesine manşetten vermişti? Acaba bu bir tezgah olabilir ve siz de bu tezgaha geliyor olabilir misiniz?”
FEZLEKE NE OLACAK?
Siyasi karar hukuki karar birbirine girmiş durumda. BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeki talep için başbakan çok açık bir mesaj verdi.. “Önümüze geldiğinde gereğini yapacağız”.. Bunu tabi bazı kesimler, AK Parti’nin dokunulmazlıkları kaldırma yönünde eğilimi olduğu şeklinde okudu. Oysa bunun adı bu yüzden siyaset. Bir gün bu işin gereği; “dokunulmazlıkların kaldırılması” olabileceği gibi bir başka gün; “dokunulmazlıkların kaldırılması ancak milletvekilliğinin düşmemesi” de olabilir. Bir diğer gün, “dokunulmazlıkların kaldırılmaması” da..
BDP NE İSTİYOR?
BDP’nin başından beri mağduriyet yaratma kaygısı taşıdığını biliyoruz. Çok açık. Gülten Kışanak diyor ki; “siyasi kriz çıkarırız. 35’imiz birden istifa ederiz”.. Bu bir karardır. Sine-i millet kararı.. Ama sonuçları açısından bakacak olursak çok belli ki ortalığı karıştırmaya siyaseti germeye dönük bir karar.. Tezgahın dümenin 2010 referandumu öncesinde kurulduğu o kadar açık ki. Siyasi partilerin kapatılması koşullarını düzenleyen 68 ve 69. maddelerde bir değişiklik söz konusu olacaktı. Bu değişikliğe göre savcı parti kapatma davası açmadan önce parlamentonun izin vermesini isteyecekti. Bu izin çıkmazsa kapatma davası açamayacaktı. Peki ne oldu? BDP bu değişiklikte karşı oy kullandı. Parti kapatmalara TBMM izni meselesi tarih oldu. Yani? Yani eğer Yargıtay cumhuriyet başsavcılığı bir iddianame hazırlarsa küt diye BDP’li kapatır.. Siz Ankara’da istediğiniz kadar siyasi kararlar alın-durun, bir iddianameye bakar BDP’nin işi.. Sonrası ise malum..
PEKİ NE YAPACAĞIZ?
Bana sorarsanız (-ki sırtımda yumurta küfesi taşımadığımdandır) Kapat BDP’yi, tık içeri hakkında fezleke olan 10 milletvekilini, ver yansın.. Ama öyle değil işte.. Bir yandan İmralı ile yani terör örgütünün bir numarası ile hem de doğrudan görüşeceksiniz, diğer yandan, o örgütün üyeleri ile görüştü diye milletvekillerini tutuklayacaksınız.. Çok olur gibi görünmüyor bana ama.. Hadi hayırlısı.. Kalın sağlıcakla.