Beşşarın Tükenişi
Suriye'de katil Baas rejiminin artık tükeniş merhalesine girdiği anlaşılıyor.
Saltanatını sürdürebilmek için zulmün ve vahşetin her çeşidini kendine caiz gören bu rejimin arkasında duranların sürekli onu haklı çıkarmaya çalışmalarına rağmen bugün tükeniş merhalesine gelmesi karşısındaki direnişin kararlı duruşundan ve halkın tamamının mağdur edilmesi sebebiyle direnişe arka çıkmasından, destek olmasından dolayıdır. Eğer ki bu rejimin arkasında bir halk desteği olsaydı bu noktaya gelmesi mümkün değildi. Çünkü asker ve silah üstünlüğünün yanı sıra, arkasında duran güçlerin sınırsız bir destek sunmaları ve uluslararası organların da Baas'ın sergilediği vahşete büyük ölçüde sessiz kalmaları, sadece sonuç getirmeyen kınamalar ve küçük çaplı itirazlarla yetinmeleri işlerini her bakımdan kolaylaştırıyordu.
Son günlerde artık destekçilerinin de katil Baas rejiminden ve başındaki diktatör Beşşar Esed'den ümit kestikleri yönündeki açıklamaları veya bunu ortaya koyan tavırları bu rejimin tükeniş merhalesine girdiğini gösteriyor. Direniş güçlerinin Şam'da rejim açısından kritik noktaları ele geçirdiklerine dair haberler de sonun işaretlerini veriyor. Zaten Şam havaalanı dikta rejimi açısından hayati önem taşıyor. Çünkü ona nefes aldıran askerî yardımlar buradan ulaştırılıyordu. Artık bu havaalanını rahatça kullanamıyor. Ayrıca Şam havaalanı şehrin epey dışındadır ve burayla bağlantıyı sağlayan yolda da güvenliğin büyük ölçüde kaybolduğu, direnişçilerin kontrolüne geçen alanın sürekli arttığı haberlerde vurgulanıyor.
Bunun yanı sıra dikta rejimine askerî üstünlük kazandıran hava gücüne karşı kullanılabilecek füzelerden ve bataryalardan direnişçilerin eline geçenlerin sayısında da sürekli artış oluyor. Bu artış hava saldırılarında kullanılan uçaklara yönelen tehdidin devamlı artması anlamına geliyor.
Aslında Baas diktasının sergilediği onca vahşete ve gerçekleştirdiği bütün katliamlara rağmen böyle bir sona gelinmesi ihtimalinin yüksek olduğunu ona destek verenlerin, arka çıkanların da baştan tahmin etmeleri gerekirdi. Çünkü halkın tercih ettiği yolda ilerlemekten başka bir seçeneği yoktu. Zira bu yolun geri dönüşü yoktu. Geriye dönüşü tercih etmek de ölümü ve üstelik diktatörün sergilediği vahşete yenilgiyi, onun önünde diz çökmeyi kabullenerek ölümü tercih etmek anlamına gelecekti. Yıllardan beri zulme maruz kalan halk bu rejimi yeterince tecrübe etmiş ve tanımıştı. Böyle bir rejimin saltanatının devam etmesi halinde dönüşün nasıl bir sonuca neden olacağını da tahmin edebiliyordu.
Üstelik meydanlara çıkan halk özgürlük ve adalet taleplerini dile getirirken uzlaşma kapısını açık tutmuş, "nuridu ıslahe'n-nizam (rejimin iyileştirilmesini istiyoruz)" diye slogan atmış, ama rejim silahın gücünü halkı susturmak için kullanma yoluna gitmişti. Bu durum karşısında sloganını "nuridu iskâte'n-nizam (rejimin düşürülmesini istiyoruz)" diye değiştiren halk tercihini orada kesin bir şekilde yapmıştı ve artık dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkındaydı. Dikta rejiminin şiddetin ve zulmün dozajını çok yüksek tutmasına rağmen onu istemeyen halkın ve bu halka öncülük eden direniş güçlerinin geri adım atmaması bu yüzdendi.
Fakat rejimin tükeniş merhalesinin önceki merhalelere nispetle daha riskli olması ihtimali var. Bunun birinci amacı intikam, ikinci amacı da İslâmî direnişin önünü kesmek isteyen uluslararası müdahalenin önünü açma taktiği olabilir. Çünkü gerek bölgedeki güçlerin ve gerekse uluslararası emperyalizmin Suriye'nin geleceği konusunda en büyük endişesi ve korkusu İslâmi direnişin zaferidir. Siyonist işgalcilerin en önemli endişeleri de bundan dolayıdır.
O yüzden yirmi aydan beri insanları hunharca katleden Baas diktasının katliamlarının önüne geçmek için herhangi bir baskıya bile başvurma ihtiyacı duymayan emperyalizm bugün onun tükeniş merhalesinde dış müdahalenin gerekçesini oluşturmaya çalışmak istiyor ve Baas rejiminin sinsi taktik yoluyla bu gerekçeyi ellerine vermesi ihtimali var. Fakat Suriye'deki direniş dün olduğu gibi bugün de böyle bir müdahaleye kesinlikle karşıdır ve ülke içindeki dikta rejimine direndiği gibi herhangi bir dış müdahaleye de direnecektir. Bunu emperyalist güçler de bildiği için tereddütlüdürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.