Bir konferans sonrası üç üniversiteli genç, sünnetin dindeki yeri hakkında bazı sorularının olduğunu ve kendileriyle özel görüşmemi istediler.

Sünnetin kurana arz edilmesiyle ancak sahih sünnete ulaşılabileceği yönünde bir inançları vardı ve bu inancın ne kadar doğru olduğunu sordular… Onlara şu misali verdim:

“ Düşünün ki batılı bir kişi Müslümanların hayatında sünnetin rolü başlıklı bir araştırma yapmak için ülkemize gelmiş… Ve size şu soruyu yöneltiyor;

Sahih sünnete nasıl ulaşıyorsunuz?... Siz de diyorsunuz ki; Kurana arz ediyoruz. Kuran ne kadarını onaylarsa o kadar hadis sahihtir… Bu kez size şu soruyu soruyor; ‘ Kur’an, kaç hadise uyduruktur?’ dedi. Siz de diyorsunuz ki – misal olarak- 4 cilt uyduruk…

Bu kez başka bir ile gidip aynı soruyu sordu ve şu cevabı aldı;

“ 6 cilt uyduruk… Başka bir yer; 1 cilt… Daha başka bir yer; 8 cilt…”

Bu adam kime güvenecek?” dedim ve “ Sabah namazının farzının kaç rekât olduğunu sordum… Tereddütsüz iki rekât dediler… Peki, bu iki rakamını siz nereden öğrendiniz diye sordum… ‘Hadislerden’ dediler…

İki rekât sayısının sahihliğini öğrenmek için hangi ayete arz ettiniz dedim… Mesela ben sabah namazının farzını dört rekât olarak kılsaydım hangi ayet bu rakamı yalanlardı? Diye sordum… Bu kez kardeşlerden biri tevatüren bize ulaştı dedi…

Bu kez de düşünün ki efendimiz aleyhisselam dönemine gittik ve onunla birebir görüştük ve O bize dedi ki;

“ sabah namazını kılın”

Kaç rekât olarak kılacağımızı biz kime soracağız? Rekât sayısına kim karar verecek? Eğer efendimiz aleyhisselam Abdullah oğlu Muhammed sıfatıyla karar verecekse, bu iki rakamı onu bağlar… Ben ister üç rekât isterse de dört rekât olarak kılarım… Yarın mahşerde hesap verirken beni kim yargılayacak?

Allah hesap soracaksa eğer-ki Allah hesap sorar- sabah namazının rekât sayısını Allah’ın belirlemesi lazım… Kur’anda iki rakamı olmadığına göre bu iki rakamı nasıl seçildi?

Demek ki Kur’an dışı vahiyler olmak zorunda…

Allah’a hamdolsun ki kardeşlerden ikisi ikna oldu… Bu kez kardeşlerden biri facebook’da dolaşan akidesi bozuk bir adamın, hâşâ! ‘Allah, kişinin kiminle evleneceğini bilemez’ videosunu sordu…

Aman Allah’ım! Dedim…

Sapıklığın ulaşabileceği en uç noktalarından biri…

Bir saniye sonrasında ne olacak? Sorusunu ben bilmiyorum… Allah’da bilmiyormuş… Hâşâ… O zaman şöyle bir tablo çıkar karşıma;

Ben ve Allah aynı vasfa sahibiz! Hâşâ… Allah’da bilmiyor ben de bilmiyorum… Hâşâ… Hâşâ… Sünnet dışında bir başka Hayat rehberimiz olan Kur’ana bakalım gayb hakkında Allah ne buyuruyor;

“De ki: “Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar.” (Neml Suresi, 65)

Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin. (Yusuf Suresi, 102)

Bu beyinsiz adam bu ayetleri okumamış mı? Diye insanın aklına böyle bir soru geliyor…

***