Gündemden notlar
Daha önce zaman zaman yaptığımız gibi, bugünkü ve müteakip yazımızda gündemdeki bazı önemli gelişmeler hakkında özet değerlendirmeler yapmak istiyoruz.
- üç oğlunu Allah yolunda şehit verdiği için Filistin’in Hansa’sı olarak ün kazanan ve HAMAS’ın Islah ve Değişim listesinden Filistin milletvekili seçilmiş olan Ummu Nidal Meryem Ferahât, ağır bir kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Biz bu yazıyı yazdığımızda Filistin direnişinin fedakâr annesinin tedavi için Gazze dışına çıkarılmasına imkân tanınması amacıyla Mısır’la irtibatlar sürüyordu. Ne kadar acıdır ki; Filistin direnişiyle işgal devleti arasında ateşkese aracılık eden Mısır yönetimi, işgal devletinin taahhütlerini yerine getirmemesine rağmen onun hesabına Rafah Sınır Kapısı'nda gardiyanlık yapmaya devam ediyor ve ağır hastaların çıkarılması konusunda bile onun iznini bekliyor. Filistin halkını en çok perişan eden de budur. İşgale karşı mücadelede büyük fedakârlıklarda bulunan örnek anne Ummu Nidal’ın hayatı ve mücadelesi hakkında Filistin Enformasyon Merkezi’nin web sitesinde bir dosya yayınlandı. Dosyanın Türkçe'sini www.filistinhaber.com adresinde bulabilirsiniz. Mutlaka okunmasını ve gerek web sitelerinde, gerekse diğer medya organlarında iktibas edilmesini tavsiye ediyoruz.
- ABD Başkan adayı Barak Obama, seçim yatırımı için bir yurtdışı atağı gerçekleştirdi ve atağını Irak’tan başlattı. Fakat gezisinin Irak ve ürdün bölümü büyük ölçüde stratejik, biraz da kamuflaj amaçlıydı. Onun asıl amacı Amerika’daki Siyonist lobiyi memnun edebilmek ve onların tam güvenlerini kazanmak için işgalci Siyonistlere desteğini bir kez daha ilan etmekti. Bu kez Amerika’dan mesajlar göndermek suretiyle değil, bizzat işgalci saldırganların ayağına gidip önlerinde eğilerek yapmayı tercih etti. ABD Başkan adaylarının propaganda faaliyetlerindeki tavırlarını incelediğimiz zaman, sanki Amerika'ya değil de, İsrail'e başkan seçilmek için yarışıyorlarmış gibi bir hava içine girdiklerini görüyoruz. Yalakalığın bu kadarını ülkedeki Yahudilerin oylarını almak için yapmaları anlamsız. çünkü ABD her ne kadar dünyada en fazla Yahudi'nin yaşadığı ülke olsa da, nüfusları yine tüm nüfusun sadece yüzde 2'sine tekabül ediyor. Birçok yorumcunun görüşüne göre adayların Siyonist lobilere kendilerini kabul ettirmeye çalışmalarının sebebi, bu lobilerin maddi desteklerini elde etmek. Belki bu desteğe ihtiyaçları vardır. Ama bizim anladığımız kadarıyla bunun en önemli sebebi Yahudi lobilerinin Amerika'da köşe başlarını tutmuş ve geçenden 5, geçmeyenden 10 akçe alan çeteyi çok müthiş bir şekilde oturtmuş olmaları. Bunu nasıl başarabildikleri hakkında fikir edinmek isteyenlere bizim web sitemizdeki (www.vahdet.com.tr) şu iki dosyayı okumalarını tavsiye ediyoruz: ‘Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm’; ‘Türkiye'de Yahudi Lobiciliği’.
- Bosnalı Müslümanlara yönelik birçok katliamdan sorumlu olması sebebiyle savaş suçlusu olarak aranan Sırp Milis Lideri Radovan Karadziç’in yakalanması bütün dünyada bayağı yankı buldu. Onun yakalanması hakkında muhtelif yorumlar var. Birçok yorumcunun ortak görüşüne göre onun yakalanmasını sağlayan, yine şimdiye kadar himaye altında tutan Sırbistan gizli istihbaratı oldu. Sırbistan, AB’ye girme çabalarında önünün açılması için Karadziç’i kendi eliyle teslim etti, ama “yakalandı” süsü verdi. Böylece şimdiye kadar resmî organlar tarafından himaye altında tutulduğu gerçeğini de biraz perdelemiş oldu.
Karadziç’in yakalanmasıyla birlikte savaş suçlarına karşı uluslararası yargının işletilmesi konusu yeniden gündeme gelmiş oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) mutlaka Karadziç’in üzerine gitmekle savaş suçlarına karşı mücadelede inandırıcı olmayı amaçlamıştır. Ama işgalci Siyonistlerin Filistin’de, ABD’nin Irak ve Afganistan’da, Rusya’nın çeçenistan’da işlediği savaş suçlarının üzerine gitmediği, buralarda tam anlamıyla vahşet sergileyen savaş suçluları hakkında tutuklama kararları çıkartmadığı sürece ICC yargı faaliyetlerinde inandırıcı olamayacak, ikiyüzlülüğünü, çifte standartçılığını koruyor olacaktır. Keşke Karadziç gibi canavarların, katillerin yargılanması için emperyalizmin sopası olarak kullanılan ICC gibi göstermelik yargı organlarına ihtiyaç duyulmasaydı da, gerçek anlamda adaleti icra eden bir kurum vasıtasıyla bu yargılama yapılabilseydi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ve genelde emperyalizmin yargı mekanizması hakkında da Ribat’ın Ağustos sayısı için bir yazı yazdık. Dergide yayınlandıktan sonra inşallah web sitemizde de bulabileceksiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.