İdeal ile gerçek arasında Hüda-Par Programı
Hüda-Parın programı açıklandı. Gerçekten hakkından söz ettirecek bir program. Olabildiğince ideali resmediyor, ancak meri yasalar/şartlar zemininde gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığına dair soru işaretleri taşıyor.
Programdan önce ambleme bakalım: Yeşil zemin üzerinde açık vaziyette beyaz renkli bir kitap ve sayfaları arasından doğmakta olan sarı renkli güneş... Bereketi simgeleyen Güneşin beş büyük ışığı, İslamda Makâsıduş-Şeria denilen, can, mal, din, akıl ve nesil emniyetlerinden müteşekkil Şeriatın maksatlarını temsil ediyor. Küçük beş ışık ise, partinin adalet, doğruluk, sevgi, ehliyet, hikmet ve hizmet olarak terimleştirilen altı ilkesinin simgesi. Kitabın anlamı yeni bir sayfa ve şeffaflık iken, yeşil zemin hayatın sembolü.
Şeriatın Maksatları, parti programında da ifade ediliyor. Can emniyeti hayat ve emniyet hakkı, akıl emniyeti düşünce, ifade ve örgütlenme hürriyeti, din emniyeti inanç ve ibadet hürriyeti, mal emniyeti mülkiyet ve miras hakkı ve nesil emniyeti de evlenme ve aile kurma hakkı başlığı altında veriliyor.
Amblemin tanıtımında ve parti programında ifade edilen Makâsıduş-Şeria gerçekten önemli. İlk defa bir siyasal parti Şeriatın Maksatlarını partinin ambleminde simgeliyor, programına alıyor. İdeal olan da bu. Ama bu idealin, meri yasalardan ve rejimin niteliğinden kaynaklanan gerçekler bakımından hayat hakkı bulup bulamayacağı soru işareti; zira partiye yargı müdahalesi getirebilir.
Cenab-ı Allah lafzıyla başlayan program, insanı önceleyen ve işi fıtrat temelinde ele alan bir yaklaşımla insan ve toplumu yeniden inşa etmek idealine vurgu yapıyor. Sadece toplumu değil, devleti de, hukuku-yargıyı da yeniden inşa partinin öncelikleri arasında.
Nasıl olacağı müphem de kalsa adaletin yeniden tesis edilmesine vurgu var. Aynı şekilde devleti ve siyaseti yeniden tanımlamak kapsamında toplumun temel değerlerini siyasete taşımak ve hâkim kılmak ve toplumu sistemle değil, sistemi toplumun inanç değerleriyle uyumlu hale getirmek, devlet ve siyaset yeniden tanımlanırken hangi kriterlerin esas alınacağına dair önemli ipuçları. Hatta bizi biz yapan insani ve İslami değerleri yeniden ihya etmek ve yaşanılır kılmak ilkesi ile, yeniden tanımlama ve inşânın İslama göre yapılacağı net olarak ifade ediliyor. Hemen ardından Şeriatın Maksatlarına atıf yapılarak vurgu güçlendiriliyor.
Yeni bir anayasanın gerekliliği üzerinde durulurken, yeni anayasanın değiştirilemez nitelikte hiçbir maddesi olmamalıdır ifadesini tepkisel buluyorum. Zira bir ideali savunanların söyledikleri sözler, idealleri de, ilahi hakikatleri de hesaba katmalı. Evet, ideolojik bir anayasa için böyledir, ancak mesela anayasada Devletin dini İslamdır diye bir ibare olsa, bu değiştirilemez kılınmasın mı? Bu tip ifadelerden kaçınılmalıydı.
Programın Kürt sorununun çözümüne dair bölümünde kullanılan Kürtlerin varlığının anayasal olarak tanınmasına dair ifadeleri son derece sakıncalı buluyorum. Zira, Kürt olsun, Türk olsun, ya da başka bir kavim olsun, bunların anayasa ile tanınmış olması yanlış. Zira bunların kendiliğinden, tabiî olarak, ilahi bir hikmet gereği var olduklarının insanların zihinlerinde yer bulması lazım. Herhangi bir ırkın anayasa ile tanınmış olmasını insani ve İslami bulmuyorum. Anayasada hiçbir kavmin adı geçmemeli ve öncelenmemeli.
Müslüman Kürt halkı arasındaki her türlü sınır ve bölünmenin kaldırılması söylenirken, bunun bağımsız Kürdistanı ifade etmesi bakımından, müslüman vurgusunun haricinde PKKnın söylemine yaklaştığına dikkat edilmeli. Kürt kimliğinin inkârına son verilmesi ilkesi yeterli olmalıydı. Çünkü aslolan Ümmet birliğidir. Nitekim bu, İslam âleminin yakınlaşmasını ve birliğini sağlamak ana hedefine giydirilerek sunulabilirdi.
Faize dayalı ekonomik sisteme son vermek; Kuran-ı Kerim, Arapça, hadis, ilmihal ve siyer derslerinin ilköğretim birinci sınıftan itibaren ders olarak okutulmasını sağlamak; medreseleri açmak; tesettürü kamu ve özel alan ayırımı olmaksızın her alanda serbest kılmak gibi hedeflerin ilk defa bir siyasal partinin programına alınmasını önemli buluyorum.
Birkaç örnek sunduğumuz Hüda-Par Programının olabildiğince ideal olarak hazırlanmış olduğunu teslim etmek lazım. Ancak; reel zeminde hayat hakkı bulabilir mi, imkân verilir mi, orası soru işareti.
Bir de, müslümanlar nezdinde partinin dayandığı ekol hakkında oluşan -haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış- olumsuz bir imaj var; bu imajı temizlemek adına parti kadrolarının geçmişin muhasebesini yapıp amblemdeki yeni sayfa söylemini öncelemeleri yerinde olacaktır. Ayrıca, gerek ırki anlamda, gerek grup/ekol anlamında parti yönetimini ve vitrinini dar tutarlarsa, grup/kesim farkı gözetmeksizin bütün inananlara yer vermezlerse, parti marjinal kalacak ve ideallerini gerçekleştirme zemini bulamayacaktır.
Nitekim parti programında ayakları yere basmayan, gerçekçilikten tamamen soyutlanmış, uygulanma imkân ve ihtimali bulunmayan mistik ideallerin peşinde değiliz denilerek, ideal ile gerçek arasında doğru bir yer tutmak gerektiği bilinci vurgulanıyor.
Program genel olarak güzel. Bakalım yönetim ve vitrin nasıl olacak? Parti marjinal mi kalacak, yoksa bütün müslümanlara hitabedebilme niteliğini kazanabilecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.