Ahmet Varol

Ahmet Varol

Gündemden notlar-2

Gündemden notlar-2

Gündemde yer alan bazı önemli gelişmeler hakkında kısa değerlendirmelerimizi aktarmaya devam ediyoruz.
* Uluslar arası emperyalizmin sopası görevi gören Uluslar arası Ceza Mahkemesi (ICC)’nin Sudan cumhurbaşkanı el-Beşir hakkındaki kararı etrafında tartışmalar devam ederken o da söz konusu kararla ilgili iddialara mesnet teşkil eden meselenin mahalli olan Darfur’a bir çıkartma yaptı. El-Beşir bölgeye yönelik ziyaretinde bir yandan Darfur’a barışı hâkim kılma yönünde çağrılar yaparken diğer yandan ICC’nin çağdaş emperyalizm hesabına aldığı karara tepkilerini yüksek sesle dile getirmeye çalıştı.
Bu arada ICC’nin kararının uluslar arası platformda sadece tartışma değil aynı zamanda sorun kaynağı olmaya başladığı görülüyor. Arap Birliği teşkilatı, kararın haksız olduğunu ve Sudan Cumhurbaşkanının onurunun rencide edilmesinin tüm Arap dünyasını ilgilendiren bir olay olduğunu dile getirdi. Afrika Birliği kararın askıya alınması için BM’ye başvurdu. BM ise mahkemenin kararına herhangi bir şekilde müdahalede bulunulmayacağını bildirdi. Sanki Uluslar arası Ceza Mahkemesi “bağımsız” yargıyı temsil ediyor da BM’nin ona herhangi bir müdahalede bulunmaması gerekiyor. Söz konusu mahkeme gerçekten bağımsız yargıyı temsil ediyor olsaydı Bush ve Olmert’in tarihte benzeri görülmemiş türden savaş suçları hakkında da dava açarak bunu gösterebilmesi gerekirdi.
çin’in, BM Güvenlik Konseyi’nin el-Beşir aleyhine alacağı herhangi bir karara karşı veto hakkını kullanacağı yönünde haberler yayınlandı. Bu ülkenin Sudan’la birtakım menfaat ilişkileri olduğundan bunu yapması mümkündür. Ama Amerikan emperyalizminin özellikle ekonomik alanda hâlâ önemli baskı araçlarına sahip olmasının çin’in gözünü korkutup korkutmayacağını bilemiyoruz. çünkü Sudan’la menfaat ilişkileri uluslar arası piyasayla menfaat ilişkilerinin yanında çok basit kalır. Dolayısıyla uluslar arası piyasada ABD çiftesine maruz kalmamak için Sudan’la ilişkilerinden sağladığı menfaatleri feda edebilir.
* Yeni Zelandalı üniversite öğrencileri sembolik anlamda da olsa güzel bir sivil eylem gerçekleştirdiler. Dün bu ülkeye ziyaret düzenleyen ABD Dışişleri Bakanı Condoleza Rice’ı yakalayıp kendilerine teslim edenlere 3700 dolar mükâfat vereceklerini açıkladılar. Gerçi bu para biraz çok. çünkü Rice’ın kellesi bu kadar etmez. Ama eli kanlı savaş suçlularının yargılanabilmesi için daha fazlasını da vermek mümkündür. Bugün için böyle bir sivil eylem semboliktir. Ama Allah’ın adaletinden hiç kimse kaçamayacaktır.
* Son dönemde işgalci Siyonist devlete çağdaş emperyalizmin başını çeken ülkelerden arka arkaya ziyaretler yapılıyor ve Siyonistlerin kürsülerinden sağa sola tehditler savruluyor. Bunlar biraz hasta ziyaretlerine benziyor. İşgal devletinin geleceğiyle ilgili endişeler arttı mı ki böyle art arda ziyaretler düzenlenmesine ve moral takviyesi yapılmasına ihtiyaç duyuluyor? Son dönemde Siyonistlere moral ziyareti düzenleyenlerden biri de İngiltere başbakanı Gordon Brown’dı. O da kendinden öncekilerin izinden giderek Siyonist işgalcilerin kürsüsünden etrafa tehditler göndermeye çalıştı. Bunu çok da yadırgamıyoruz. çünkü İsrail, İngiltere’nin gayri meşru çocuğudur. İsrail işgal devleti İngiltere ile Uluslar arası Siyonizm arasındaki gayri meşru ilişkiden doğmuştur. Uluslar arası Siyonizm böyle bir ilişkiyi önce Osmanlı devletine teklif etti. Ama Osmanlı devletinin o zamanki sultanı II. Abdülhamit onlarla görüşmeyi bile kabul etmedi, kendilerine hiçbir şekilde yüz vermedi ve başbakanı Tahsin Paşa vasıtasıyla kapıdan kovdu. İngiltere ise reddetmedi. Şimdi de gayri meşru çocuğunun yaşaması için elinden geleni yapıyor. Fakat benim kanaatime göre işgalci Siyonist devlet artık AIDS virüsü kapmıştır. Sürekli yıpranmakta, takati azalmaktadır. İbnu Haldun’un devletlerle ilgili teorisine kıyas yaparak devletlerin de insanlar gibi hastalanmalarının, virüs kapmalarının mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Bazıları tedavi edilir, bazıları edilemez. Ama devletlerin çökmesi, fertlerin çökmesinden uzun sürer doğal olarak. Siyonist işgal devleti de AIDS’e yakalandı, sürekli çöküyor. Allah tez zamanda, sadece Filistin halkının değil tüm insanlığın ondan kurtulmasını nasip eder inşallah. Böyle sürekli güç kaybeden bir işgalci devletin İran’a saldırabileceği endişesini de taşımıyorum.
Bir hatırlatma: önümüzdeki Salı gecesi İsra ve Mirac gecesidir. Bu vesileyle düzenlenecek programlarda Kudüs ve Mescidi Aksa davasının da gündeme getirilmesinin bir sorumluluk olduğunu hatırlatmak istiyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi