Barışın kaybedeni olmaz
Fransa’da öldürülen üç kadının Diyarbakır’daki cenaze töreninden hafızalara kazınan pankart.. Bu pankart, yürütülen müzakere sürecinin de şiarı olmalı bana göre.. “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz”. Ne kadar isabetli bir tahlil.. Biliyorum terörle mücadele çalışmalarını “savaş” olarak tanımlamak bazılarımızı rahatsız ediyor. Ama söyler misiniz bana, bu kadar canın kaybedildiği, topraklarımızın istikrarsızlaştığı, milyarlarca dolarlık savunma harcaması yapmak zorunda kaldığımız bir ortamın, bırakın işin silahlı mücadele tarafını, toplam sonuçları bakımından söyleyin, savaştan ne farkı var? Hadi bu yaşanan süreci savaş olarak görmeyelim. Peki bir savaş çıksa kaç Mehmetçik şehid olacaktı ya?.. Kavramlar üzerinden verdiğimiz kavgaların bizi bir yere taşımadığı ortada. Savaşın kazananı olmaz, olmadı bugüne kadar da..
KCK BAYRAĞI ÇEKİLDİ
Biz burada empati yapmaktan söz ederken, kazanan-kaybeden kavramları üzerinden pozitif algı yaratmaya çalışırken, Diyarbakır’da tam gaz provokasyon hazırlığı yapılıyormuş meğer. Cenazelerin getirildiği Özel Bağlar Hastanesi’nin önündeki direğe bayrak asmışlar. KCK Bayrağı.. Üç tane direk var yan yana. Diğer ikisi boş.. Sevinmeli miyim yanında Türk Bayrağı olmamasına, üzülmeli miyim, bilemedim.. Ne şimdi bu? Niye yani?.. Dedik ki buradan, bu cenaze şart mıdır, doğrudan memleketlerine götürülse cenazeler olmaz mı? Niye? Çünkü hassas bir dönemden geçiyoruz. Süreci baltalamak için PKK boş durmuyor. Bakın gazetemizi bombalıyor.. 100 kişilik bir grupla karakol basıyor. Avrupa’nın göbeğinde biri örgütlerinin kurucusu olan üç kadını infaz ediyor.. Herkes ayakta anlayacağınız. Siz de bu resmi görün, üzerinize düşen bir şey varsa öyle hareket edin dedik. Bu uyarımız üzerine olana bakın.. Hastane bahçesindeki bayrak direğine bayrak çekiyorlar.. Buna da kitleleri sevk ve idare eden organizasyon komitesi bir şey demiyor. Ben burada hastane yönetimi suçlayamam. Zira fiili bir durum var orada. Kontrolü zor kalabalıklar bir şeyler yapıyorlar. Müdahalesi hayli güç. Ama o kalabalıkların ağzının içine baktığı DTK’nın ya da BDP’nin yöneticileri, bu görüntüyü tasvip ettiler mi?.. Onayladılar mı? Gerekli gördüler mi?.. Ben buna bakarım..
İKİ BAYRAKLI FİİLİ DURUM
Şerafettin Elçi’nin cenazesinde benzer bir bayrak (Irak Kürdistanı Bayrağı) Elçi’nin tabutuna sarılmıştı.. Aslında Şerafettin Elçi’nin tabutuna bir ara PKK’yı sembolize eden parçalı bayrak da sarıldı ama, tören boyunca o bayrak kalmadı.. Fakat Kürdistan Bayrağı törenin sonuna kadar tabuta sarılıydı.. Sakine Cansız’ın cenaze töreninde de bu kez KCK Bayrağı göndere çekildi. Ne gerek vardı?..
SAKİNE’NİN ANNESİ
Doğru duruş, doğru bakış, Sakine Cansız’ın annesinin sözlerinde gizliydi sevgili okurlar.. Diyor ki acılı anne; “Asker ölse de ağlarım. Anneyim ben.. Kızım barışı göremeden öldü, bari kalanlar görsün”.. Samimiyetle söylenmiş bu sözün bir benzerini de şehit anneleri söylerse biz bu işi çözeriz. Bakın hiç aklınızdan çıkmasın bu söyleyeceğim; “kimle kavga edersek, onunla barışırız”.. Kalın sağlıcakla.