1434 rebiulevvel ayındayız-(7)
“Şanı yüce ALLAH Teâlâ’yı tesbih ve tenzih ederim; O bütün noksan sıfatlardan uzaktır. Hamd, ALLAH Teâlâ’ya mahsustur. ALLAH Teâlâ’dan başka hiç bir ilah yoktur. ALLAH Teâlâ en büyüktür.
ALLAH’ım! Bu beytindir ki, O’nu saygın ve heybetli, şerefli ve değerli kıldın.
ALLAH’ım! Şu mübarek beytin, şeref, hürmet, azamet, mehabet, yücelik ve güzelliğini artır. Ona tazim ve hürmet eden, hac ve umre yaparak onu ziyaret edenlerin de şeref, mertebe, yükseklik ve iyiliğini çoğalt.
ALLAH Teâlâ en büyüktür! ALLAH Teâlâ en büyüktür! ALLAH’ım! Sen selamsın, selamet ancak sendendir. Bizi selâmetle yaşat ve selâmet yurdu olan cennetine koy, ey Celâl ve ikram sahibi ALLAH’ım! Sen her şeyden yüce ve her varlıktan üstünsün.
ALLAH’ım, tevbemi kabul et, benim için ayağımın kaymasını azalt, hatalarımı bağışla, ey Hannân ve Mennân olan ALLAH’ım” diye dua edilir. Bilinen, istenilen başka dualar da ağlayarak, gözyaşı dökülerek yapılır.
En müessir dua: “Ya Rabbi! Benim şu anda ve bundan sonra burada yapacağım dualarımı kabul buyur” şeklinde yapılan duadır. Bunların hepsi sünnettir. Ebu Ümame (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Semanın kapılarının açıldığı ve duaların kabul edildiği dört an vardır. Bunlar:
1- Mü’minlerin ALLAH Teâlâ yolunda düşmanla karşılaştıkları;
2- Yağmurun yağdığı;
3- Namaz kılındığı;
4- Ve Kâbe’nin görüldüğü an.”
* Tavaf:
Mescid-i Haram’da “tehiyyetül-mescid”, tavaf olduğundan, eğer cemaatle farz namaz kılınmıyorsa, Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp: “Bismillahi ALLAHü Ekber” diyerek Hacer-i Esved’i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmîd getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved’i öper, kalabalık ise Hacer-i Esved’i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.
Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini:
“ALLAHümme innî urîdu tavafel-umreti feyessirhu lî ve tekabbelhu minnî.
ALLAH’ım! Senin rızan için umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek yapması müstehaptır. Usulüne göre umre tavafını yaparlar.
Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları ağlayarak, gözyaşı dökerek okurlar veya sessizce tekbir ve tehlil getirirler veya Kur’ân-ı Kerim okurlar. Cabir b. Abdullah (R.A.)’dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, kuşluk vakti Kâbe’ye girdi. Hacer-i Esved’i selamladı. Ağlayarak gözyaşı döktü.
Bu tavaftan sonra, umrenin sa’yi yapılacağından, tavafın ilk üç şavtında remel; bütün şavtlarında ıztıba yapılır. Fakat metafta izdiham varsa “remel” yapmazlar. Çünkü kalabalıkta remel yapmak mümkün olmaz. Remel yapacağım diye insanlara eziyet vermek kesinlikle doğru değildir.
Tavaf bitince, mümkünse, Makam-ı İbrahim’in arkasında, değilse, uygun bir yerde, iki rekât tavaf namazı kılarlar ve dua ederler. Sonra bol bol zemzem içerler ve imkân olursa üzerlerine dökünürler. Hacer-i Esved’i tekrar istilâm edip, umrenin sa’yini yapmak üzere Mes’âya çıkarlar. Safa tepesine doğru giderken:
“Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâh. ALLAHümmeftah li ebvâbe rahmetike ve edhilnî fîha ve eiznî mineş-şeytanirracim.
ALLAH Teâlâ’nın ismiyle ve Resûlullah (S.A.V.) efendimizin sünneti üzere. ALLAH’ım! Rahmetinin kapılarını bana aç, beni oraya girdir ve beni kovulmuş şeytandan koru” duasını okur.
1 Taberânî, el-Mu’cemül Kebir, No:7713, 8/169
2 Hakim, Müstedrek, 1/454
3 Muvatta, Malik: Hac:35; No:839 ; 1/337, İbn-i Ebi Şeybe; Hac: 485; No:1; 4/538
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.