Ulusalcılar Bir Yere Gitmiyor
Uzun ince bir yoldayız. Terör ve Kürt meselesinin sonuna giden uzun, netameli, engebelerle dolu, çukurlarla-tümseklerle zorlaştırılmış bir etabı geçmek üzere Türkiye.. Ve eğer sözünden caymazsa CHP bu süreç için hükümete “kredi” açmış durumda.. Her fırsatta kurucu siyasi parti olduğunu vurgulayan CHP’nin açtığı krediyi önemsiyorum.
CHP’DE ULUSALCI ÇATLAK
Peki Birgül Ayman Güler ya da Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan gibi katı Kemalist ulusalcı kanadın tavrını nereye koyacağız?. Bakın CHP siyasetini yakından izleyen ve CHP kulislerinden iyi haber alan meslektaşımız Barış Yarkadaş yazmış dün. O yazıdan anladığımız kadarıyla, anadil meselesi CHP’nin en yetkili organlarında konuşuldu ve karara bağlandı. Bu kararlar alınırken de Birgül Hanım o toplantıdaydı.. Tıpkı diğerleri gibi. Bir itirazı vardıysa eğer orada neden yapmadı bu itirazını? Dahası partinin politikası da, Birgül Hanım’ın tavrı da ortadayken, parti adına konuşma yapmak için Birgül Hanım hangi saikle seçildi?.. Bu sorular masada durup dururken bir iddia atıldı ortaya. “CHP’nin ulusalcıları İşçi Partisi’ne gidecek” diye.. Mümkün mü? “İmkansız” değil belki ama “gereksiz”..
CHP KOALİSYONU
CHP seçmeni kim? Ve neden CHP’ye oy veriyor? İşte Genar’ın son seçim anketi ortada.. CHP’nin bugünkü koalisyon haliyle alacağı oy % 25.6.. Emine Ülker Tarhan da var bugünkü yapıda, Hüseyin Aygün ya da Sezgin Tanrıkulu da.. Peki ama seçmen kime ne kadar oy verdi? Asıl cevabı aranacak soru bu.. Yıllardır kırılmayan katı-Kemalist-laikçi ve de ulusalcı seçmenin CHP’deki temsili varlığı %15’in altına hiç düşmedi.. Zaman zaman söylem farklılığı nedeniyle bu kesim, diğer kesime rağmen oy vermeye devam etti. Örneğin Hüseyin Aygün’ün kaçırılma sonrası yaptığı açıklamalar ya da Sezgin Tanrıkulu’nun Kürt komisyonu kurulması teklifi, CHP tabanının hoş göreceği şeyler değil. Ama destek vermeye devam ediyorlar. Dolayısıyla eğer CHP’den kopma yaşanacaksa bu iddia edildiği gibi ulusalcı kadronun tasfiyesi ile yaşanmayacak.
CHP TABANINA TERS İŞLER
Bakın Hüseyin Aygün, Tunceli’de PKK tarafından kaçırıldığı vakit, onu kaçıran “arkadaşlar” ne istemişti Aygün’den?.. CHP’de siyasete devam etmemesini.. PKK’nın kaçırdığı ve serbest bıraktığı hiçbir siyasetçi fiilen eski partisinde devam etmedi, Hüseyin Aygün dışında.. Bana soracak olursanız Aygün de devam etmeme niyetindeydi. Üstelik de Kılıçdaroğlu’nun tam koruması altındayken, parti üst yönetiminin eleştireceği bir ton işi arka arkaya yapması bundandır gibi geliyor bana.. Daha açık ifadeyle, Hüseyin Aygün, Başbakan’ın “Dersim Özrü” günlerinden, CHP’nin 1937-38 olayları hakkındaki görüşünü çok iyi biliyor olmalıydı. Ona rağmen Seyid Rıza’nın (ve diğerlerinin) itibarlarının iade edilmesi teklifini durup dururken vermedi herhalde. Partisinin görüşüne ters bir teklifi bir milletvekili neden versin ki?.. Ya da Sakine Cansız’ın evine; “CHP’li değil Dersimli olarak gittim” demek zorunda kalacağınız bir ziyareti neden yapasınız ki?..
GİDENLER ULUSALCILAR DEĞİL
Gidiyorsa eğer ulusalcılar değil demokratlar gidiyor CHP’den.. Hakikaten ilk MYK’da bir kırılma yaşanacağı yorumları yapılıyorsa bu kırılmanın ulusalcıların aleyhine değil lehine olacağını çok rahat söyleyebiliriz.. Eğer Kılıçdaroğlu’nun kafasında bu isimleri tasfiye etmek olsaydı, açık bir dille Adıyaman milletvekili Salih Fırat’ı ikna etmek için bu argümanı kullanırdı. Demem o ki, CHP bildiğiniz gibi. Kalın sağlıcakla.