Kur’an üzerine yemin nasıl olacak?
Gündeme ayar çekenler, bugünlerde yeni bir tartışma konusunu ısıtıyor. Maksat, “esas”ı zaten kaçıran topluma, hoşnut olacağı birtakım “şekli” icraatlar sunarak, yoğun taleplerin baskısı altında tıkanan “işleyiş”in önünü açmak.
Konu, “milletvekili yemini”nin nasıl yapılacağı... Bu yemin metninin içeriği de, “yemin etme biçimi” de eleştiriliyor, “müslüman toplum”u temsil ettiği söylenen Meclis üyelerine böyle bir metnin dayatılması yanlış bulunuyordu.
Nihayet konuya el atılacağına dair sinyaller gelmeye başladı. Şimdi milletvekili yemininin “Kur’an üzerine” yapılabilmesi için kamuoyu hazırlanıyor. Başarılırsa, TBMM’de milletvekilleri, Kur’an’a el basarak yemin edecekler. Bu tarz bir yemin şekli için nereden ilham alındı dersiniz? Tahmin edeceğiniz gibi, ABD’den... ABD Başkanları, görevlerine başlarken İncil’e el basarak yemin ederler.
Daha yeni, ikinci kez Başkan seçilen Obama, Abraham Lincoln ve Martin Luther King’e ait iki adet İncil’e el basarak yemin etmiş. Ardından bir Papaz birlik-beraberlik konuşması yapmış. Böylece ABD Başkanlık yemini töreni “dini ritüeller”e bağlı kalınarak icra edilmiş. Şimdi tartışılan şu: Niçin bizde de benzer bir yemin şekli olmasınmış? Milletvekilleri Kur’an’a el basarak yemin etseler iyi olmaz mıymış? Yeminden sonra Diyanet İşleri Başkanı Meclis kürsüsünden birlik-beraberlik nutukları atsa fena mı olurmuş? “İslam’a göre Kur’an üzerine yemin diye bir şey var mı?” diye soran, araştıran yok. “Varsa bunun mahiyeti nedir?” diye soran da yok. Çünkü malûm, bu ülkede işler İslam’a göre yapılmıyor.
İslam, sadece lazım olduğunda işleyişin sürdürülmesi için kullanılan bir moral kaynağı, o kadar. Rasulullah (sav), ümmetine, babalar ve putlar adına yemin etmemelerini, yemin edeceklerse “Allah adına” yemin etmelerini emrediyor. Yani İslam’a göre yemin, sadece Allah adına yapılır. Allah’ın isimleri ve zati sıfatlarının dışında hiçbir şeye yemin edilmez. Hanefi Mezhebine göre, “Nebi”, “Kur’an”, “Kâbe” vb. adına yemin caiz değil. İmam Şâfii, İmam Mâlik ve İmam Ahmed b. Hanbel’e göre ise Kur’ân ve Kur’ân âyetleri adına yemin edilebiliyor. Ancak dikkat edin, bu mezheblerde Kur’an’a el basıp başka bir metin üzerine, özellikle de Kur’an’a aykırı esaslar üzerine yemine değil, bizzat Kur’an’ın ayetleri üzerine yemine cevaz veriliyor.
Yani, Kur’an üzerine yemin, eğer şeklen yemin Kur’an’a el basılarak yapılacaksa, bu İslam’a uygun değil. Ya Allah adına yemin edilecek, ya da yemin Kur’an üzerine olacaksa, “Kur’an ayetlerinin bağlayıcılığı” esas alınarak yemin edilecek. İslam fıkhında durum özetle böyle. Şimdi ABD’ye dönelim.
ABD Başkanı, göreve başlarken elini İncil’in üzerine koyar ve şöyle yemin eder: “Birleşik Devletler Başkanlığı görevini sadakatle yerine getireceğime ve Birleşik Devletler Anayasası’nı elimden geldiğince gözeteceğime, koruyacağıma ve savunacağıma onurum üzerine ant içerim.” Dikkat edin, ABD Başkanı İncil’e bağlı kalacağına, görevini yaparken İncil’in hükümleri çerçevesinde icraatta bulunacağına dair yemin etmiyor.
İncile göre hazırlanmamış olan ABD anayasasına bağlı kalacağına yemin ediyor; ama İncil, bu yemininin şekline dair bir “dini aksesuar” kabilinden işlev görüyor. Eğer Kur’an üzerine yemin ABD örneğine göre düzenlenecekse, o yeminin mevcut yeminden farkı ne olacak? Eğer hâlâ “Laik-Kemalist rejim”in varlığını korumak, demokratik ve lâik rejime ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalmak, Kur’an’a uygun hazırlanmamış anayasaya sadık kalmak üzerine yemin edilecekse, bunun Kur’an üzerine el basılarak yapılması, en başta Kur’an’a hakaret ve sadakatsizlik olmayacak mı? Sadece sadakatsizlik de değil, Allah’ın hükümlerine tamamen ters olan bir rejime bağlılığı Allah’ın Kitabını kullanarak meşrulaştırmak olmaz mı bu? Şimdi, “esas”ı kaçırıp “şekil”le yetinmenin sonucuna dair bir örnek verelim.
Bugün Özbekistan’ı demir yumrukla yöneten, tarihin gördüğü en büyük zalimlerden olan diktatör, İslam adına ne varsa yasakladı ve müslümanlar büyük bir baskı ve zulüm altında. İşte bu zalim diktatör, görevine Kur’an’a el basarak başlamıştı. Demek ki Kur’an’a elini koyarak yemin etmenin hiçbir önemi yok. Önemli olan, yeminin Kur’an’a el basarak yapılıyor olması değil.
O yemin ile başlanılan görevin hangi ilkeler, yasalar, hudutlar ve sistematik çerçevesinde yürütüleceği... Esas bağlayıcı olan unsurların ve yemin metninin içeriğinin ne olduğu...
Kur’an’ın, üzerine el basarak “Allah’ın hükümlerine aykırı bir rejime bağlılık yemini”ne alet edilmesine göz yumulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.