Nuray Mert meselesi
“PKK terör örgütü değildir” dedi çıktı işin içinden..
O lafını söyledi gitti, millet iki gündür çıkarmaya çalışıyor.. “….Ya hu ne çıkarıyorsun aslında değil mi?.. Bitmiş, tükenmiş, adı sanı silinmiş, itibarı yerlerde bir yazar eskisinin lafıyla böyle kıymetli bir köşeyi neden harcıyorsun?...” diyebilirsiniz.. Ama öyle değil.. Yazacağız.. Yazacağız ki tarihe not düşelim.. Kayıtlara geçsin.. Söz uçsa da bir köşede yazılar kalsın..
BDP’DEN ADAYLIK MI BEKLİYOR? Bir dönem benzer taktikleri deneyenler sonra BDP kontenjanından milletvekili belediye başkanı falan oldular.. Merkez partilerden ümidini kesen ama “illa da ben bir şeyler olacağım” diyenlerin sıklıkla başvurdukları numaradır bu.. Nuray Mert de şimdi bunu deniyor.. Ancak Nuray Mert’in hesaplayamadığı bir gerçeklik var ortada. Bu sorun öyle ya da böyle çözülecek. Nuray Mert konuşsa da sussa da.. Son tahlilde kendine pay çıkarsa da çözülecek.. Ateş dinecek, silahlar susacak… Anaların gözyaşları bitecek.. Terör, topraklarımda acı bir tarihi anı olarak kalacak.. İşte o zaman kan ve şiddetten beslenen siyasi hareketler de tarihe karışacak.
Ne etnik ya da mezhepsel aidiyet temelli siyaset yapan yapılar varlığını sürdürebilecek ne de bunlara kategorik olarak karşı duranlar.. BDP marjinal bir parti olarak seçimlere girip girip çıkacak. Bindeliklerle ölçülen oylar alacak. Çünkü bugüne kadar “kimlik, ana dil, sanat, edebiyat vs.” gibi meselelerle kandırdıkları Kürt halkı, onların çözümü değil çözümsüzlüğü dayattığını fark edecek.. BDP’nin sorunun çözülmesi için değil, tıkanması için çaba sarf ettiğini görecek..
O vakit işte bugün BDP’ye oy verenlerin tümü, kim topraklarına barış, evlerine aş, yavrularına iş verdiyse, onunla olacak. Kim ateşe attıysa 40 yıldır ailesini ona sırt dönecek.. Ve Nuray Mert gibi popülizmden beslenenler, yanlış tarafta pozisyon almış olmanın getirdiği hayal kırıklığını yaşayacaklar.. GERİLİM YARATAN KİM? Birkaç önemli detayı nakletmemizde yarar var.
Birincisi Hanımefendi bugün tartışılan bu sözlerini aynen, 20/8/2009 tarihli Radikal Gazetesi’nde de yazdı.. O zaman ona tepki gösterilmedi.. Ya da belki sevecen tavırları nedeniyle bazı düşünceleri görmezden mi gelindi acaba? En çok desteklediği sanılan hükümeti ise en kritik süreçte, 27 Nisan’da bir anda çizmişti.. Yine bile fark edilmedi.. Ak Parti’yi, “Çankaya’ya çıkamadığı için gerilim yaratan taraf” olmakla itham ettiği zaman bile, bir kesim ya bunu görmezden geldi ya da anlamadı..
Bugünkü Cumhurbaşkanımız, bugüne kadar gelmiş-geçmiş en başarılı Cumhurbaşkanı sıfatını layıkıyla taşıyan, Abdullah Gül’ün, Köşk adaylığı için, “kişisel hırs ve mevki kaygısı” gibi utanç verici bir değerlendirme yaptı..
Askerin doğrudan müdahalesine rağmen, 367 Sabih ve onun gibi düşünenlerin yargı darbesiyle engelleme gayretlerine rağmen, her yasama faaliyetinin ardından soluğu Anayasa Mahkemesi’nin kapısında alan Baykal ve şürekasına rağmen, 27 Nisan sonrası süreçten beklenti içinde olan Demirel ve takipçilerine rağmen Nuray Mert, suçluyu Ak Parti içinde aramayı tercih etmişti.. Ama gene de hükümete yakın çevrelerin sempatisi sona ermedi onun hakkında..
OTOBAN’DA UYANDILAR Ne zaman ki Nuray Mert, Berlin’de Avrupa Parlamentosu’nca düzenlenen Dersim Konferansı’nda, o duble yol analizini yaptı, o zaman uyandı insanlar Nuray Mert’e.. Hatırlıyor musunuz ne dediğini? Özetle, topyekun bir harekat için, harekatın kolay yapılabilmesi için duble yollar yapıldığı mealinde bir konuşmaydı.. Sonrası ise frenleri tutmayan bir kamyonun yokuştan aşağı akması gibi geldi zaten..
Milyonlarca insanın PKK sempatizanı olduğu, örgütü kötüleyerek kat edilecek bir mesafe olmadığı, silah bırakmanın teslim olmak anlamına geleceği vs..vs.. Yani, bugün “PKK terör örgütü değil” diyen Nuray Mert sizleri şaşırttıysa, ancak “günaydın” diyebilirim size.
Kalın sağlıcakla.