Köstebek neden önemli?
Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan sızmaların ardından bugün gözler BDP’nin grup toplantısına çevrilmiş durumda. Cevabı aranacak soru ise, BDP’nin kurumsal tavrı.. Selahattin Demirtaş’ın; “gerekirse baldıran zehri içerim diyen bir Başbakan’a karşı komplo içinde olmayız” sözüyle özetlediği tavır, bugünkü Meclis’te, grup toplantısında da sürdürülecek mi, bunu merakla bekliyorum. Örneğin Pervin Buldan… Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan ile birlikte İmralı’ya giden üç BDP’liden biri. Ne dedi? “Görüşmeleri basına sızdıranın kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Sürecin sekteye uğramaması için mücadele vereceğiz”.. Demek oluyor ki, BDP’nin kurmay heyetinde sıkıntı yok. Onlar da sızmadan memnun değil. O halde kim sızdırdı?
ZARF MAZRUF MESELESİ
İlk günden beri bir tutturmuşlar; “neden köstebeği bulmaya çalışıyorsunuz, içerikle ilgilenin” diye.. Söyleyeyim size, içerik, şeklî arızadan daha mühim değil. Bu bir komplodur ve süreci bombalamaya yönelik bir komplodur. İçerikle ilgili çalışırsın daha sonra. Öcalan şöyle mi dedi, böyle mi dedi, kaç tabak kurufasulye yendi, arada çorba içen de oldu mu, Sırrı Süreyya kaç yaşında Adıyaman’da karşıladı Öcalan’ı?.. Bütün bunlara çalışırsın. Ama temel sorunu halletmeden olmaz.
ÖNEMLİ ELBETTE
Şimdi arz edeyim neden önemli köstebeğin kim olduğu.. Ben kimliğini merak ediyor değilim. Öğrenmek de istemiyorum. Ama bulunması ve oyun dışı bırakılması gerektiğini savunuyorum. Bu her kimse.. O gün orada olanlardan biri olduğu kesin. Öcalan mı?.. Mit görevlileri mi?.. Tan, Önder ya da Buldan mı?.. Her kimse.. O konuşmaların sızdırılmasında bir kamu yararı olmadığından dolayı akla gelen tek bir seçenek var, o da kötü niyet.. Ve öylesine hassas bir süreç ki, tek bir kötü niyetli müdahaleyi bile kaldıramayabilir. Bakın Ahmet Türk.. İmralı görüşmelerinden neden diskalifiye edildi?.. Çünkü tek bir kötü niyeti bile kaldırmıyor süreç.. Sen İmralı’da pamuk şeker analizler yapacaksın, bölgeye gidince Kürt kamuoyuna yüksek sesle yalan söyleyeceksin.. Diskalifiye oldu tabii.. Fena mı oldu? Belki üçüncü görüşmeye giden heyetin içinde olur yine. Ama ilk görüşmenin ardından takındığı tavrın, süreci berhava etmeye dönük kötü niyetli tavrın bir cezası olmalıydı, o ceza kesildi..
YA TAMAM YA HİÇ
Bu sızmaya ilişkin olarak ise takındığım tavrı, özgürlüklerden yoksun, şeffaf olmaya karşı bir tavır gibi okumaya çalışanlara da bir çift söz söylememiz lazım. Benim derdim, görüşmelerin açık ya da kapalı yapılmasıyla ilgili değil. Benim derdim perdeleme ile ilgili. Gelin İmralı’ya kamera koyalım, naklen görüşmeler Türkiye’nin gözü önünde yapılsın. Buna teknik olarak itirazım yok. Ama işinize gelen kadarını sızdırıp, işinize gelmeyen kısmı perdeleyecekseniz bu olmaz. Burada ben Milliyet Gazetesi’ne yönelik söylemiyorum bunu. Belki de onlar o kadarına eriştiler. Ama ben biliyorum ki, tamamı o değil. Biraz makaslanarak yayınlanmış. O yüzden bırakın içeride konuşulanları. Biz beyanı esas kabul edelim. Ne yazmış mektuplarda, onlara itibar edelim..
KAPALI OTURUM
Bakın süreç hakkında bilgilenmek isteyen CHP, TBMM’de kapalı oturum istiyormuş şimdi. Hangi milletvekiline güvenip kapalı oturum yapacağını merak ediyorum. Kapalı oturum başladıktan yarım saat sonra, Barış Yarkadaş, sanki genel kurul salonundaymış gibi Gerçek Gündem’e neler konuşulduğunu takır takır yazacaktır. Üç kişilik BDP’liden bile sızma olmuş, yüzlerce milletvekilinin olduğu bir toplantıda konuşulanların gizli kalacağını mı zannediyorsunuz? Çok iyi niyetlisiniz. Kalın sağlıcakla.