Kışanak-Tutanak!
“Tutanak”, malum Dil Kurumu’nun uydurmalarındandır. 1945’te, esasen “zabıt”, “zabıt ceridesi” ve “zabıtname” yerine uydurulmuştur.
O zamanki siyaset belli: Az kelime çok karşılık!
Gerçek dilciler, bu kelimenin “uydurma” olduğunu yazarlar. Mesela merhum Faruk Kadri Timurtaş. Ama dile yerleş-tirilmiştir!
“Kışanak” da tıpkı “tutanak”a benziyor. Kök farklı, fakat ek aynı: “-anak”!
Tutanak, tut-mak filine getirilen ekle yapılmış. Eskiden “zabıt tutulur”du. Buradaki tutmaktan tutanak uydurulmuş.
Ya kışanak?
Bu kelime için aklıma kış-ala-mak fiilinden başkası gelmiyor! Hele son sızdırma hadisesinden sonra!
“Gülten apla”mız, meşhur İmralı tutanağını sızdırmamış, olsa olsa kışalamıştır! Soyadıyla müsemma bir iş yapmıştır anlayacağınız!
Aziz okuyucularımız ciddi bir mevzudan bahsederken mizaha yöneldiğimizi düşünebilirler. Asla öyle değil! Meseleyi ciddiyetten saptıran bizzat, mevzuun kahramanlarıdır.
Evet, İmralı tutanakları basına sızdırıldı. Bu bazı çevreler tarafından büyük bir gazetecilik başarısı olarak görüldü. Kimi Pulitzerlik, kimi Nobellik veya Oskarlık iş dedi.
Öyle midir gerçekten?
Gazeteci neye hizmet ettiğini bilmelidir. Bu metnin yayınlanmasının ne anlama geldiğini fehmetmelidir. İşte basın ahlâkı bu anda devreye girer. Basın ve ahlâk! İşte iki alâkasız kelime!
Başbakan önce bunun “gazetecilik olmadığını” söyledi…
Ama çok meşhur etikçi – ve tetikçi gazeteciler aynı fikirde değildi. Hatta gazeteciliğe sonradan bulaşmış bir maruf “islâmcı düşünür”, sızdırmanın başbakanın partisinden olabileceğini iddia etti! Oynanan komediye o da böylece bir çimdik Mardin biberi ekmiş oldu!
“Kabahat denilen dünya güzelini gelin etmek istemişler, kimse almamış” denilir ya, şüphelerin üzerlerinde toplandığını gören BDP’liler, bu sızıntının asla kendilerinden olmadığına yemin billah ettiler.
Bu ciddiyet karşısında sadece şapkalarımızı değil, çoraplarımızı da çıkardık!
Ya sonra? Bu tavrın sonunu Başbakanın başka bir açıklaması getirdi: “Sızdıranı biliyoruz, kim olduğunu açıklarım!”
Efendim! Tam bu laf üzerine eş- meş ve de keş başkan Silahattin Ayubi, tornistan etmesin mi.
“Evet bizden sızmış! Ama yöneticilerin, vekillerin dahli yok!”
Onlar ter temiz!
Peki nasıl olmuş? Tutanak incelenmek için çoğaltılmış. Yani fotokopi yapılmış. Bu arada fotokopici veya çaycı tarafından sızdırılmış!
Ayubi, sızdırgaçın kim olduğunu da yakında açıklayacaklarını beyan etti!
Yani ya gariban fotokopici ya da fukara çaycı!
Malûm BDP aynı zamanda sosyalist bir partidir!
Yalnız, Başbakan’a ulaşan bilgiler, bu dolmanın yutulmayacağını gösteriyor.
Asıl sızdırgaç Gülten Kışanak’mış!
Hani şu terörist sarılgını madama!
Bu arada aklıma geldi, bu kışanak kelimesi “kışkırtmak” kökünden geliyor olmasın sakın?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.