Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Evet, Gerçekten de…

Evet, Gerçekten de…

Geçtiğimiz hafta içinde internet siteleri arasında en çok alıntılanan “haber”lerden biri de Habervaktim’in Adnan Oktar’la yaptığı söyleşiydi.

3 bölüm halinde yayınladığımız Adnan Oktar röportajı, çok sayıda internet sitesince alıntılandı.

Sorularımız ve Adnan Oktar’ın cevaplarını yüzbinlerce insan okudu.

Her bir bölüme ayrı ayrı yüzlerce yorum geldi.

 

Adnan Oktar’ı samimi bulmayan okurlardan “bu isme mikrofon uzatmaya ne gerek vardı” gibi eleştiriler aldık.

Anlıyorum onları.

Bu okurlara mesajımız, rahat olmaları yönündedir.

Habervaktim.com olarak, Adnan Oktar’ın hal ve hareketlerini, kızlarla yaptığı o programları normal karşılamadık, karşılamıyoruz da…

Dün de böyleydi bugün de böyle.

 

Peki Adnan Oktar’la neden röportaj yaptık, o zaman?

 

Röportajın başında da belirttiğimiz gibi…

Malum İslami camiada Adnan Oktar’la ilgili düşünceler hiç de müspet değil.

“Nasıl olsun ki” diyorsunuz siz de, eminim ki…

Çoğunluğun bu düşüncesini haklı bulmak ve desteklemekle birlikte,

“Acaba” diyenlerin de olduğunu biliyor ve görüyordum.

 

Adnan Oktar’la söyleşiyi,

İşte bu “acaba” noktasında olanlara neyin ne olduğunu görmelerinde yardımcı olabilir ve akıllarındaki soru işaretlerini giderebilir miyiz düşüncesiyle yaptık.

 

Ve bu noktada önemli ölçüde başarılı da olduğumuzu; bu insanların kafasındaki “acabalar”ın öyle veya böyle netlik kazandığını düşünüyorum.

Yani,

Bana öyle geliyor ki, “Adnan Oktar’ın ne olup ne olmadığı”na dair özellikle bazı sorulara aranan cevaplar üzerindeki sis perdesi bu röportajla ortadan kalktı.

 

“Acaba” noktasında olan insanlar da şunları görmüş oldu;

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, lüks içinde yaşamakla birlikte, “bu derenin suyu nereden geliyor” sorusuna cevap vermeyen biri:

(Ticari faaliyetlerim var, ama bunların neler olduğunu söylemem. Allah’a şükür güzel kazanıyorum, Allah bereketini artırsın.) 

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, “Cuma namazlarını evinde arkadaşları ile kıldığını” söyleyen biri:

(Cuma namazlarını genellikle arkadaşlarımla birlikte evde kılıyorum.)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, eğlenmeyi, dansı, müziği, genç kızlarla vakit geçirmeyi seven; yani keyfine düşkün olmakla birlikte, hiç evlenmemiş ve evlenmeyi de düşünmeyen biri:

(Hayır evlenmedim. Üstadım, canım Bediüzzaman Hazretleri’nin yoluna uyuyorum. Genelde hiç yalnız olmam ben…)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, yarı açık, bol makyajlı kızlarla yaptığı programların İslam’a uygun olduğunu; böyle bir ortamda dinden imandan bahsetmelerinin samimiyetini savunabilen biri:

(Ne güzel Allah’ı anlatıyorlar, dini anlatıyorlar, güzel ahlakı anlatıyorlar, buna teşvik ediyorlar. Bundan rahatsızlık değil sevinç duyması lazım herkesin.)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de,  televizyon kanalında yarı açık o kızlarla verdiği görüntüye yönelik eleştirileri, laikçilerin “bunlar sanata, müziğe, karşı yobazlar” argümanına benzer tezlerle reddeden biri:

(Bilim yasak diyor adam, sanat yasak diyor, müzik yasak diyor, dans yasak diyor, ortaya koyduğu model düşünmeyen, estetikten, temizlikten, kaliteden zevk almayan, güzellik oluşturmayı bilmeyen, bilimsel gelişim yapamayan bir model oluyor. Böyle bir model İslam değil… İşte bu mantık sebebiyle Müslümanları adeta gettoların içine kapıyorlar…)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, Müslümanların Siyonistlere yönelik haklı tepkisini “tümden Musevi’lere yönelik düşmanlık yapılıyormuş” gibi göstererek, bu tepkiyi eleştiren biri:

(Müslüman tüm insanlara tüm inançlara karşı saygılı ve sevecen yaklaşır ki, Museviler Bir Olan Allah’a iman eden, Kitap Ehli insanlar. Kitap Ehline karşı tutumumuzun nasıl olması gerektiği de Kuran’da açık.)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, İsrail’e karşı son derece hoşgörülü biri:

(Benim İsrail’den gelen hahamlarla, milletvekilleriyle yaptığım tüm görüşmeler açık ve aleni görüşmeler.)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, masonlarla ilginç bir diyalogu olan ve bunu “Onlara Kur’an öğretiyoruz” sözleriyle açıklamaya çalışan biri:

(Arkadaşlarım mason localarında Kuran ve İslam dersleri vermeye başladılar.)

 

-Evet, Adnan Oktar gerçekten de, kendini Mehdi ilan eden biri:

(Bu alametler(Mehdilik) bana uyuyor diye anlatmaktan vazgeçsem bu çok büyük samimiyetsizlik olur. Peygamberimiz (sav), yüzlerce detay vermiş… Bu özellikler bana benziyor mu evet benziyor.)

 

Adnan Oktar’ın bizzat kendi ağzından duyduğumuz bu açıklamaların ardından halen "acaba" diyen; halen aklında soru işareti olan var mıdır acaba?

Yorumu sizlere bırakıyorum, benden bu kadar. 

Haftaya görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi