Ahmet Varol

Ahmet Varol

Mescidi Aksa ve Mescidi Dırar

Mescidi Aksa ve Mescidi Dırar

Hilal Tv’de yayınlanan ve yazar Hamza Türkmen’in hazırlayıp sunduğu “Ulustan Ümmete” programında geçen hafta ele alınan konu “Ortadoğu devrimleri sürecinde Filistin intifadası” idi. Programda “Filistin’deki gelişmelerin dikkatten kaçan yönleri” başlığı altında bugün Mescidi Aksa’nın karşı karşıya olduğu tehlikeler üzerinde etraflıca duruldu. İşgal devletinin bu camiyi hedefe yerleştiren çalışmalarını gözler önüne seren ve onu koruma çabalarına öncülük eden değerli insanların görüşlerini sunan önemli bir videoya da yer verildi. Perşembe akşamları 22.00’de yayınlanan programda bu akşam da Suriye direnişinin iki yıllık sürecinin ele alınacağını hatırlatarak özellikle son günlerde işgalci siyonistlerin ve işbirlikçilerinin niyetlerini iyice açığa çıkaran, Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırma amacına yönelik çalışmalara özetle temas etmek istiyorum.

İşgalci siyonistlerin Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırma niyetleri bu kutsal mabedin bulunduğu Doğu Kudüs bölgesinin işgal edilmesinden hemen sonra ortaya çıkmıştır. Son yıllarda bu yöndeki çalışmalarını açıktan ve sistematik bir şekilde yürütüyorlar. Son günlerde her gün bir yenisini denedikleri provokatif saldırıları ve baskınları ise İslâm âleminin tepkilerini ve bu kutsal mabede sahip çıkma duyarlılığını ölçme amaçlı planlı ve provokatif eylemlerdir. Bunu bilhassa Suriye’deki Baas zulmüne karşı özgürlük mücadelesinin, Mısır’da yeniden yapılanma sürecinde çıkarılan fitnenin devam ettiği ve İslâm âleminin de buralardaki gelişmelerle meşgul olduğu döneme denk getirmeleri elbette tesadüf olamaz.

5 Mart 2013 Salı günü işgalci askerler Mescidi Aksa’ya baskın düzenleyerek cami içine girdi, Kur’an dersi alan kız öğrencileri dışarı çıkmaya zorladılar. Bir kız öğrencinin Kur’an okumaya devam etmesi üzerine, bir asker onun önündeki rahleye ve okuduğu mushafa tekme vurarak ortalığa savurdu. Ama ne yazık ki bu iğrenç hareket sadece Filistin’de tepkilerle karşılandı. O yüzden işgalci siyonist, İslâm âleminin geneline yönelik bir iğne batırma eyleminde ölçüm yaptığını düşünmüş olabilir.

Ertesi gün işgal polisleri yeniden baskın düzenleyerek erkek öğrencileri şiddetle döverken kız öğrencilerin de başörtülerini zorla çıkardılar. Fakat bu olay da İslam dünyası genelinde göz doldurur bir tepkiyle karşılanmadı.

Filistin halkı bu olayları izleyen 8 Mart’ı “Öfke Cuması” ilan ederek Müslümanları Cuma namazı sonrası gösteriler düzenlemeye çağırdı. İşgalciler böyle bir gösterinin Mescidi Aksa’da düzenlenmesine fırsat vermemek için Cuma namazının hemen ardından baskın düzenledi bazılarına namaz kılarken saldırdı, birçok kişiyi yaraladılar.

Çok geçmeden yahudi kadınlar baskın düzenlediler. Onların rahatça girip içeride istediklerini yapabilmeleri için de işgalci askerler Müslümanların girmesini engellediler.
Bütün bunların devam ettiği sırada Çeçenistan’daki işgalin kuklası Ramazan Kadirov’un Kudüs’e görkemli bir cami yapmaya hazırlandığına dair haberler yayınlanması ise oldukça dikkat çekiciydi. Üstelik bu caminin “İsrail’de (!)” Mescidi Aksa’dan sonra ikinci büyük cami olacağı söyleniyordu. Yani öncelikle Kudüs, İsrail olarak tanımlanıyor, Mescidi Aksa’nın İsrail’de olduğu ve yeni caminin de İsrail’e yapılacağı vurgulanarak zihinlerdeki işgalin perçinlenmesine çalışılıyordu. Tanımlamalardaki çirkin işgalin ardından, cami planıyla ilgili vurgulamalar ise sanki Mescidi Aksa’ya alternatif bir cami yapılmasının amaçlandığına işaret ediyordu.

Böyle bir plan ancak Mescidi Dırar planı olabilir. Çeçenistan’da işgalci Rusya’nın kılıcı olarak görev yapan Kadirov’un işgal altındaki kutsal Kudüs’te de siyonist işgalcilerin Mescidi Aksa’yı ortadan kaldırma planlarının önünü açmak amacıyla sinsi bir oyun oynadığı hissediliyor. Bu oyun ve Mescidi Aksa’ya yönelen, gittikçe de tehlikeli boyutlara ulaşan tehdit karşısında İslam âleminin, bilhassa Türkiye Müslümanlarının uyanık olması gerekir. Münafıkların inşa ettiği Mescidi Dırar hakkında da Yüce Allah’ın Tevbe sûresinin 107-110. âyetlerinde yaptığı uyarıları nüzûl sebebiyle birlikte okumalarını öneriyorum.
Yarın Suriye’deki direnişin ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle gündeme getirilecek. Bu etkinliklerden de müteakip yazımızda söz edeceğiz inşallah.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Varol Arşivi