Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Türk’ün bayrağı!

Türk’ün bayrağı!

Son zamanlarda Kürt muhabbeti, Türk nefretine dönüşme temayülünde… Muhabbetimizden vazgeçmeyelim elbette, fakat Türk’ün hakkını da ketmetmeyelim.

Bin yıllık bayrağımız bile spekülasyon konusu oldu. Bir eksik etek, “bayrağa devlet bayrağı diyelim” diyesiymiş.
Bayrak elbette devletin… Fakat milletin bayrağı olduğu için devletin bayrağı, o ay yıldızlı al bayrak.
Neden bayrağımızda hilâl var? Neden İslâm dünyasını teşkil eden ülkelerin bir çoğunun bayrağında hilâl ve yıldız var?
Avrupa bayraklarında neden haç var? Bu soruyu cevaplayan, önceki sorularda da sıkıntı çekmez.
Hilâl ve Haç!
“Haç”ın neden Hıristiyanların sembolü olduğu malûm. Ya hilâlin Müslümanların timsali olmasının sebebi ne?
Ay takvimine göre zamanı tanzim etmesinden ötürü mü?
İki takvim var, belli başlı. Birisi güneşe göre tanzim ediliyor. Diğeri aya göre. Müslüman takvimi hâlâ aya göre işler. Ramazan orucu ne zaman başlar? Hilâl görününce! Bayramlarımız neden mevsimleri dolaşır?
Hilâl sadece bunun için mi Müslümanların sembolü?
Bu soruya cevap vermeden şunu bilmek gerekiyor. Ebced hesabı diye bir şey var. Her harfin bir sayı değeri, her kelimenin bir rakamı var bu hesapta. Mesela Allah kelimesi 66. Hilâl de öyle! Hatta lâle de… O yüzden cami kubbelerindeki alem hilâldir. Osmanlı zaman zaman lâleyi de, en azından küçük kubbelerde kullanmıştır.
Modern zamanda bir bayrak çizildi: İran (İslâm) inkılâbından sonra Rıza Şah’ın arslanlı bayrağı terk edildi, “Allah” yazılı bayrak yapıldı. Fakat, o yazılardaki hilâli-hilâlleri görmemek mümkün mü?
Biz bayrağımıza “Allah” yazmadık. Onu sembolleştiren hilâli koyduk. Muhammed yazmadık, onun sitilizesi olan yıldızı yerleştirdik…
Bu “müslüman bayrağı” idi, elbette Osmanlı bayrağı idi. Bu devletin adı konusunda da bugüne göre konuşuyoruz. Devlet aslında “Devlet-i aliyye” idi, yani “yüce devlet”. Ona “Osmanlı” diyenler, “Türk imparatorluğu” diyenler vardı. “Yüce devlet”, yüce bir gayeye yönelmiş devletti. O da i’la-yı kelimetullahdı.
O İslâm bayrağı idi, aynı zamanda Türk bayrağı idi. Türkler ona ille de “Türk bayrağı” demezlerdi. Şanlı sancak bütün müslümanların sembolü idi. Cumhuriyetçiler bu sembolü laikleştiremediler, fakat “etnikleştirme”ye çalıştılar. Onların “Türk bayrağı” deyişi ile, bizimki farklı.
Bu bayrak bütün müslümanlar için, bütün mazlumlar için timsaldir. Bu bayrağa düşman olanın dininden şüphe edilir!
Tam da 95 yıl önce bugünlerde, Azerbaycan’da, Bakü’de gerçek bir soykırım yaşanıyordu. Ermeni Taşnaklar ve Bolşevikler Müslümanları, Türkleri katlediyordu.
Bir Azerbaycan heyeti Osmanlı sarayına ulaştı. Harbiye Nazırı Enver Paşa ile görüştü. Enver Paşa, üvey kardeşi Nuri Paşa’yı Irak cephesinden çağırdı ve onun komutasında Kafkas İslâm ordusunu kurdurdu. 1918 yılındayız, Osmanlı zor durumda, sona doğru yaklaşıyor. Buna rağmen, bir Müslüman toprağını ve halkını korumak için harekete geçiliyor.
Al bayraklı Kafkas İslâm Ordusu doğu Anadolu’dan geçti. Azerbaycan’a ulaştı, geçtiği yerleri zulümden kurtararak Bakü kapılarına geldi. 15 Eylül’de Bakü’yü kurtardı. İşte o zaman Azerbaycan semalarında şu şiir-marş yankılandı:
“Vefalı Türk geldi yine selâm Türkün bayrağına!”
Bu şiir, Batum’u Ruslardan kurtarmak için gelen Osmanlı askeri için Azerbaycan’ın meşhur şairi Ahmet Cevat tarafından yazılmıştı.
Çırpınırdı Karadeniz /Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim /Düşebilsem toprağına
Sırmalar sarsam koluna /İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana /Yol ver Türk’ün bayrağına...
Bu bayrak Türk’ün bayrağı olduğu kadar, Kürd’ün de, Arab’ın da bayrağı. Onu kimsenin etnik bir bayrak derekesine indirmeye gücü yetmez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi