Annapolis ve bayram teleskopundan Filistin
Annapolis için, “tuzak”, “oyalama”, “oyun” dendi. “barış” diyenler, kendileri inanmadı. Bu nasıl “barış” ki bölüyor, öldürüyor, aç ve ilaçsız bırakıyor? Dünya böyle barış görmedi. Yalnız bayramda 12 kişi öldürdüler. Filistinli bakan ve milletvekilleri İsrail zindanlarında.
Annapolis, “yeni yerleşim olmayacak” dedi. Doğu Kudüs’te 40.000 konut planlanıyor. Müslümanın bayramı şehit kanına boyandı. Asra yakın Filistin halkı zulüm altında. Annapolis zulmü çeşitlendiriyor, adeta insanlıkla istihza ediyor.
İsrail, ABD kalkanı gölgesinde çok “barış” anlaşması yaptı. İmzasının bir anlamı olmadı. İsrail’e, BM kararları da hükümsüzdür. İsrail barış koleksiyonunun en gösterişlisi, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın da imzaladığı anlaşmaydı. Enver Sedat, Mısır müzesindeki paha biçilmez bronz heykellerden “İsis”i Nixon’a; “Bilgelik Tanrısı Thoth” heykelini Henry Kissinger’e hediye cömertliğinde, bu başarının(!) heyecanı olmalıdır. İsrail ile yapılan hiçbir anlaşma dikiş tutmadı ama Annapolis kadar basit, ısmarlama ve Filistin’i parçalamayı, halkı yokluk ve hastalıkla kırmayı hedefleyeni olmadı denebilir.
İsrail halkı, Annapolis’i ve bayramdaki vahşeti bir ibret teleskopu gibi kullanarak, istikbale bakmalıdır. Bitmez bir savaşla nereye? Cumhurbaşkanını zina suçundan azleden, Kenneset’inde (İsrail Meclisi) kadın milletvekilinin “her gün 2-3 kere elle tacize uğruyorum” realitesinin yaşandığı İsrail’in sloganı, “Süleyman ve Davut’un Filistin’i”? Bu ahlak ve vahşetle Peygamber varisliği öyle mi?..
İsrail barışa inanmıyor ve istemiyor. Bir hatıra: 2002’de Filistin Devlet Başkanı Arafat kuşatıldı. Ancak “Şehadet!.. Şehadet!..” diyor. Sayın Erbakan’ın teşebbüsüyle İsrail’e gittik, bir hafta görüşmeler yaptık. Bugünkü Cumhurbaşkanı Peres dışişleri bakanıydı. Adana Milletvekili, Prof. Dr. Ali Gören’in, “Bir çözüm olmadan gitmem” sözüne, Peres, “O zaman burada bir ev tutun” dedi.
21. asırda savaşarak, insanlığı köleleştirme veya yok etme imkanı yoktur. Michael Massing’in, “Bugün ABD kongresinin yarısından fazlası, İsrail lobisinin desteklediklerinden seçiliyor. Amerikalılar, İsrail hakkında konuşamıyor” sözü doğru ama bu, ne kadar böyle gider?.. Herkesten önce İsrail düşünmek zorunda. Bar Kohba devleti üç yıl sürmüştü. üç yüz yıl da olsa sürekli savaşla devlet olunmaz.
İsrail Tel Haay üniversitesi anketi: “14-18 yaş arası gençlerin %46.1’i İsrail dışında yaşamak istiyor”. İsrail Entegrasyon bakanlığı, “İsrail’e göç, 2007’de son 20 yılın en düşüğü” diyor. Göç sorumlusu Zeev Bielsky, “endişe” ifade ediyor.
Hz. Musa’dan sonra ilk asrın 55 Mesih’i ve dini lider Rabbi Akiba’ın Bar Kohba’yı beklenen Kral-Mesih ilanı ve sonraki Mesih’lerle yaşananlar herkese derstir. Devlet, hizmet kurumudur. Hizmet barışla olur. Savaş arızi haldir. Devleti savaş kurumu haline getirmenin bedelini ayaklarından asılarak ödeyen Musolini; bitmeyen savaşlarıyla ömrünü bir ada zindanında noktalayan Napolyon; Hitler; Mesih-Kral Bar Kohba gibilerine kral, imparator dense de devlet adamı denemez. Tüccar ticaretin, devlet adamı devletin olmazsa olmazıdır. Tarih ibret için vardır. Kapital, silah ve medya devlet için gerekliyse de, bunlarla devlet inşa edilmez. Devlet, “ekmel-i ve eşref-i mahluk” insanla olur.
İsrail, Mescidi Aksa’yı yıkma sevdasından vazgeçmeli. Barış içinde yaşamayı istemelidir. Abbas’ı Filistin’den, bazı İslâm ülkelerini İslâm dünyasından koparma gayreti ham hayaldir, ters teper. Siyon dağında mabet yapacaksan yap. Dağda yer mi yok. Savaşarak dünya hakimi olunamayacağını son olarak Hitler gösterdi. Hitler’in izine düşmek bahtsızlıktır. Bu dünya herkese yeter.