Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Çerçeve boş, cep dolu!

Çerçeve boş, cep dolu!

“Boş çerçeve” meşhur mu meşhur bir Yeşilçam filmi… Malûm mendil eskiten melodramlardan. Başrollerinde Kartal Tibet’le şu sıralar âkil kadın rolü yapan Hülya Koçyiğit’in oynadığı bir film. Herhalde 70’li yıllardan. Herhangi bir televizyon gösterecek de nice zaman sonra bir daha göreceğiz. Hafızamdan tamamen silinmiş gitmiş. Gazetelerde “Boş çerçeve” başlığını görünce, yeni bir gösterimin haberi diye ilgimi çekti. Meğer, o değilmiş! Sanat çevrelerinden çok, siyaset mahzenlerinde dolaşan bir ressam-ı maderzatla ilgili imiş haber. Şimdi çok devrimci filan olanlardan dil devrimine mugayir bu terkibe de, trene bakar gibi bakanlar çıkabilir, açıklayalım: “Anadan doğma ressam!” Evet! Onun anadan doğma ressamlığını kısa pantolonlu haliyle millî şef eskisi İsmet Paşa tescil etmiştir.

O yaşta, yani emzik ağzında iken, sergi açtırılmış, Paşa’nın eli öptürülmüştür. Hey gidi günler hey! CHP’nin havasının yerinde olduğu, pederin de CHP milletvekili olduğu günler! Sonra Amerika’ya gitti Baykam; orada kimin elini eteğini öptü bu harika çocuk, bilmiyoruz. Dönüşünde ateşli bir kemalist, üstüne üstlük ulusalcı oluvermişti. Demek ki bunun için ille de Fransa’ya, Amerika’ya filan gitmek gerekiyormuş. Döndükten sonra şöhretini devam ettirmek için neler yapmadı ki? Bir rivayete göre, kendini dövdürmekten bile çekinmedi. Daha neler… neler… Son numarası bir “resim çerçevesi” imiş. Bütün çerçeveci esnafının numune göstermek için yaptığı cinsten bir şey. Bu içi doldurulmamış çerçeveyi, büyük bir sanat eseri diye, büyük bir bisküvi firmasının patronu almış. Alan da biliyordur; çok daha güzellerinin çerçevecilerde bulunabileceğini.

Buna rağmen 125 bin doları bastırmış, almış! Neden? Çünkü bu ressam-ı maderzat birtakım karın gurultuları arasında “o bisküvi onların, şu bisküvi bizlerin” diyesiymiş… Böyle dahiler boşuna konuşmaz! Hemen akabinde, işe bakın ki, salonda kemik sesi tınlamaları duyulmuş. Çok ideolojik, müthiş etikçi-metikçi harikalar sirki parayı afiyetle almış. E, herkes tıynetinin icabını yapar! O zat isteseydi, ressamın herhangi bir resmine, yani çervesini değil de resmine, alsa idi, aynı parayı verirdi. O zaman elbette, bir emeğin karşılığını ödemiş olurdu.

Sanatçı da rencide olmama durumlarına düşmezdi. Peki olmayan bir resmi almakla ne yapmış oldu bir sermayedar? Birkaç satır yukarıya bakın önce! Ossatten sonra karın gurultusu yerine kuyruk sallama dönemine girilmiş! Mamafih, boş çerçeve iyi buluş! Bundan sonra boş çerçevelerden oluşan bir sergiyi, Boğaz kıyılarında açarsınız, “Boğaz resimleri” koyarsınız serginin adını da! Ya da yönünüzü İstanbul’a doğru dönersiniz, o zaman da İstanbul resimleri sergisi olur!

Yok yine de siz öyle yapmayın! “Benim ideolojime halel gelmez” açıklamaları yapın. Hatta daha ileri gidin, başka büyük sermayedarlar hakkında da konuşun. O zaman çerçeve de olmadan başınızdan para yağdığını görebilirsiniz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi