Köprüden Önceki Son Çıkış
Siyasette kartlar yeniden karılıyor.. Yeni bir 3 Kasım 2002 öncesindeyiz.. Bunu okuyabilen siyasi parti hayatta kalır, diğerleri yok olur gider.. Bu kadar açık ve net..
İZMİR MESAJI ÖNEMLİ
MHP’nin önceki gün yaptığı İzmir Mitingi bu anlamda büyük önem taşıyor.. Katı, laikçi, ulusalcı, Kemalistlerin, CHP için oy deposu olarak gördüğü İzmir, sürecin başından bu yana tutarlı bir politika izleyen MHP için açık ve öncelikli hedef haline gelmiş gibi görünüyor.. Ve İzmir aynı zamanda, benzer karaktere sahip başka bölgeler için de politik gösterge sağlaması bakımından önemli.. Sol siyasetin önemli figürlerinden biri olan araştırmacı Tarhan Erdem’in yaptığı analiz önemli.. Erdem’e göre, İzmir mitinginde, MHP seçmeni gibi İşçi Partisi ve CHP kökenli insanlar da vardı.. Eğer hakikaten Erdem’in söylediği gibiyse, ulusalcı ve milliyetçi kesim bir yol ayrımına gelmiş durumda demektir.. Ve burada CHP’nin politik kararsızlığı asıl belirleyici faktör..
CHP VAZGEÇİLMEZ DEĞİL
CHP, iyi veya kötü, doğru veya yanlış durduğu yeri belirleyemeyince, gideceği istikamete karar veremeyince, seçmen haklı olarak kendini daha doğru ifade edebileceği partiye doğru kayacak.. Başta referans verdiğim 3 Kasım ruhunu doğru anlamamız lazım.. Kendini layüsel makamında gören Ankara politikacıları ve yönettikleri partiler, bir gecede yok oldu gitti. Seçmen kimsenin paşa gönlünü beklemez.. Beklentilerine yanıt alamadığı gün, (ki doğru olan da budur) çeker kapıyı çıkar gider..
GİDERLER VE ÇOK DA HAKLILAR
Çok açık görülüyor ki, CHP hızla homojen bir politik duruş belirleyemezse ve yalpalamaya devam ederse, kimseyi ikna edemeyecek.. Sezgin Tanrıkulu ile Süheyl Batum’u aynı partide gören seçmen, bu belirsizlik ortamı yüzünden kendini daha iyi ifade edebileceği partiye doğru gidecektir..
MHP VE BDP
Bu iki siyasi parti bu süreçte önem kazanıyor.. MHP’nin ciddi bir Türkiye’yi okuma sorunu olduğu ortada.. Özellikle çözüm sürecinde sert tavır alması, terör mağdurları başta olmak üzere ateşin dinmesi ve kanın durmasını önceleyen kesimlerce sert bir dille eleştiriliyor.. Ama MHP bu duruşundan vazgeçmiyor.. Ancak bu arada başka bir şey oluyor.. Kategorik olarak Ak Parti karşıtlığı siyaseti güden, ideolojik ayrışmalar nedeniyle hükümetin her yaptığına karşı çıkan kesim, kendini en iyi MHP’de ifade edebileceğine inanıyor.. Dolayısıyla ulusalcı-Kemalistlerin ümidi kestikleri CHP ve İP’ten MHP’ye kaymaları sürpriz olmayacak.. Tıpkı sürecin başarıya ulaşmasını isteyenlerin BDP’ye yönelmesi gibi.. Zira sürecin başarıyla sonuçlanması halinde BDP, bugünkü politikalarıyla gram oy alamayacak.. Niye? Çünkü varlığı Kürt sorunu üzerine kurulu bir parti.. Bu sorun çözüldüğü anda BDP’nin yeni bir rota çizmesi gerekecek.. Ki BDP’nin gen kodları buna müsait.. Hem de CHP’den daha fazla.. Çalışma yaşamı, sağlık ve eğitim, çevre hatta eşcinsellik gibi sol siyasetin ilgi sahasına giren her konuda BDP’nin ciddi bir hazırlığı var. CHP’nin olmadığı kadar.. Süreç sonunda bu hazırlığı, yeni bir hareket arayışındaki sol seçmen için iyi bir alternatif olacak..
DEVEKUŞU POLİTİKASI
Netice şu.. CHP, çözüm karşıtlarını MHP’ye, çözümü destekleyenleri de BDP’ye verecek günün sonunda.. Bunu görememesi ise, nedense kimseyi şaşırtmıyor.. Zira bir genel başkan yardımcısı, bağıra çağıra istifa etti.. Hemen ertesi gün, bir diğeri, gazeteye beyanat vererek çözümü desteklediğini ve CHP’den ayrılmayacağını söyledi.. Hâlâ bir sorun yokmuş gibi davranarak sadece gülünç oluyorlar, başka bir şey değil.. Kalın sağlıcakla.