Nevaz Şerif’in Dönüşü
Pakistan’da son seçimlerden sonra hükûmeti kurma görevi almak için yeterli çoğunluğu elde eden Nevaz Şerif’in liderliğini yaptığı parti Pakistan Muslim League (PML) yani Pakistan Müslüman Birliği adını taşıyor olsa da bu İslamî siyaseti hâkim kılma amacı taşıdığını ve böyle bir çizgi izlediğini göstermez. Yaygın deyimle “geleneksel muhafazakâr” çizgisi var. Politik hesaplarını yaparken de kârını muhafazayı ihmal etmez. O yüzden siyasi çizgisi “liberal muhafazakâr” olarak tanımlanır.
Geçmiş iktidarlarında ABD ile ilişkilerine önem veriyordu. O yüzden ülkenin temel sorunlarından olan Keşmir konusunda bile ABD talimatları doğrultusunda törpülemeler yapmaktan çekinmemişti. Bunda tabii onun desteğine ihtiyaç duymasının önemli rolü vardı. Ülkesini daha rahat hareket edebilecek ve bağımsız karar verebilecek konuma getirebilirse belki dayatmalara karşı daha dik durabilir. Bu açıdan Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmesi olumlu etki yapabilir.
Nevaz Şerif’in Pakistan siyaset sahnesinde yıldızının parlamaya başlaması 24 Ekim 1990 seçimleri iledir. Bu seçimlerde sağcı, muhafazakar ve İslamcı olarak tanımlanan bazı partiler ve oluşumlar aralarında İslâmi Demokratik İttifak adıyla cephe oluşturdu, başına da PML lideri Şerif’i geçirdiler. Daha önce sürekli önde giden Halk Partisi Ekim 1990 seçimlerinde, ulusal parlamentoda sadece 45 üyelik alırken, Cemaati İslâmiye’nin de içinde bulunduğu İslâmi Demokratik İttifak 107 üyelik kazandı. Seçimden sonra hükûmeti ittifakın lideri Nevaz Şerif kurdu. Ancak cumhurbaşkanı Gulam İshak Han onun hükumetini 18 Nisan 1993’te görevden aldı. Yerine Balah Şer Mezari liderliğinde geçici hükûmet getirildi. Fakat çok geçmeden 26 Mayıs 1993’te anayasa mahkemesi kararıyla Şerif’in hükûmeti geri döndü. Sorunun sürmesi sebebiyle 16 Temmuz 1993’te cumhurbaşkanı ile başbakan Nevaz Şerif birlikte istifa etti.
Bu müşterek istifanın ardından, 6 Ekim 1993’te gerçekleştirilen erken genel seçimlerde iktidar yeniden parlamentoda 86 üyelik kazanarak birinci olan Halk Partisi’ne geçti. İktidara gelen Binazir Butto’nun ve bütün ihalelerden yüzde on komisyon alması sebebiyle “yüzde oncu” diye anılan kocası Asıf Ali Zerdari’nin iyice yolsuzluklara batması üzerine görevden uzaklaştırıldı. 3 Mayıs 1997’deki erken genel seçimde Nevaz Şerif’in Pakistan Müslüman Birliği büyük bir siyasi zafer gerçekleştirdi ve o zaman 217 sandalyeye sahip parlamentoda 124 üyelik kazanarak tek başına hükûmeti kurmaya yetecek çoğunluğu elde etti. 17 Şubat 1993’te görevi devralan hükûmeti bu kez General Perviz Müşerref’in 12 Kasım 1999 darbesiyle devrildi.
PML’nin darbenin anayasa ve yasalara aykırı olduğu iddiasıyla açtığı dava Yüksek Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiği gibi Terörle Mücadele Mahkemesi de Nevaz Şerif’i terör suçlamasıyla ömür boyu hapse mahkûm etti. Bu kararlar cuntanın yargıyı da tahakküm altına aldığını gösteriyordu.
Nevaz Şerif mahkûmiyetin ardından Suudi Arabistan’a sürgün edildi. Ama siyasette ısrarlılığını bırakmadı ve eski teröristin bugün yeniden başbakanlığa aday olduğu görülüyor.
Yeni hükûmeti birinci derecede uğraştıracak sorunun yine Afganistan işgali olması muhtemeldir. İşgal güçleri tamamen çekilmediği gibi Pakistan içinden direnişe destek sebebiyle zaman zaman bu ülke içine de saldırılar düzenleniyor.
Afganistan işgali Pakistan’ın ABD ile ilişkilerini de etkiliyor. Öte yandan ABD, bölgeyle ilgili siyasetinde Pakistan’ı önemsiyor. Ama emirci tutumunu değiştirmemesi yeni dönemde bu ülkedeki iktidarı zorlayacak.
Hindistan’la ilişkilerini düzeltmeye çalışmasına rağmen bitmeyen Keşmir meselesine öncelik vermek zorunda kalmak siyasi iktidarı yeni dönemde de uğraştıracaktır.
Başlangıçta Afganistan’daki direnişe destek iddiasıyla harekete geçen ve taraftar toplayan ama sonra silahın gücünü ülke içinde siyasi otoriteye hükmetmek amacıyla kullanmak isteyen silahlı grupları hükûmetin kısa sürede dağıtması mümkün görünmüyor.
Pakistan, her ne kadar nükleer silah gücüne sahip olsa da halkını müreffeh düzeye getirmiş bir ekonomik güce sahip olmadığından hâlâ ABD ve Batı’nın desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu da iç siyasette ve diplomaside bağımsız hareket etmesini, özgür karar vermesini engelliyor. Bu sorun yeni iktidarı da uğraştıracak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.