“Gezi”den iktidar çıkarmak veya hisse kapmak!
Baharın sonunda ansızın karşımıza çıkan masumane görünümlü “Gezi” başlangıcı, bazı merkezlerde çok yönlü ümitlerin yeşermesine vesile oldu.
Müzmin iktidarsızlar, başta CHP, gezi kuvvet macunu ile başa güreşebileceği zehabına kapıldı.
Marijinal sol marifetlerini sergileyebileceği, bundan ötürü de başının ağrımayacağı bir sahne elde etti.
Anarşik ve terörist eğilimli yer altı grupları yer üstüne, çimenlere yayıldı. İllegalken legalliğin zevkini tadıyor.
Çekilme sürecindeki PKK kafası, şehir yuvalanması için müsait zemin keşfetti.
Bütün bunlar, önümüzdeki günlerde şehirlerin nelere maruz kalabileceğinin ipuçlarını veriyor.
Tamam, burası böyle. Peki, hükümet cenahı?
Elbette hükümete destek, aldığı oy oranından fazla. Yani yüzde ellinin çok üstünde. Fakat bunun sokaklardaki hâkimiyeti ne nisbette etkileyeceği meçhul. Çünkü, sokakta kriter değişik. Her türlü ifsada, yalana, talana açık bir âlem. Seçim, demokrasi, halk iradesi pek geçerli değil. İktidarı yık, sokak diktatoryası kur!
Sokaklarda orta ve lise talebelerinden geçilmiyor; çoğu çoluk çocuk. Bunlar okumaz- yazmaz nesilden. Her biri bir kaç kelimelik cikcik (tivit) okuyucusu. Daha uzunu onları sıkıyor, yoruyor, bunaltıyor. Dillerinde üç beş kelimelik galiz küfürden başka bir şey yok. Saldırmak, kırmak, yıkmak olağan şeyler.
Polis, otorite... uzaklarında, çünkü tam serkeşlik, başıboşluk çağları... Çoğu 10 yıllık iktidar zamanında okula başlayan veya devam eden nesil...
Bu gençlik kimin eseri? Önce televizyonun... Televizyonların muhtevasına bakın, bu gençliği göreceksiniz!
Sonra internetin. İnternet dünyanın pis sokağı... Bütün çöpler bu sokağa boca ediliyor. Bu sokakta uzun süre dolaşıp da kirlenmemek mümkün değil...
Daha sonra okul... Peki okulda ne var? Miadı çoktan dolmuş ideoloji... Bıktırıcı test çözme uygulamaları... Okul, çocukları okur yapmıyor! Düşünmeye yöneltmiyor, akıl-mantık sahibi yapmıyor, ideal aşılayamıyor. Kitap okuyan binde bir bile değil. Edebiyat öğretmenleri çocuklara edebiyat zevk veremiyor. Tarih öğretmenleri tarih şuuru aşılayamıyor....
Kültür Bakanlığı? Sahi Türkiye’de böyle bir bakanlık var! Peşine Turizm de eklenmiş şekilde... Bir ufku geniş fikir adamı, “Türkiye’de on yıldır kültür bakanı yok!” dedi. Kastı şu: Önceki bakan eğer bir şekilde şimdiki partisinde olmasa idi, “gezi”de Sırrı Süreyya-2 olurdu!
Ya yeni bakan? Onu yurt içinde gören yok! İnsaniyet namına gören bilen varsa, haber versin. Belki iki çift lâf etme fırsatı buluruz; hiç olmazsa derdimizi dökeriz.
Bir de Gençlik (ve Spor) Bakanlığı var.
Bu bakanlığın spor için neler yaptığını merak etmiyoruz. Türkiye’de sporun (tabii profesyonel sporun) bu bakanlığa ihtiyacı yok. Amatörler de ne halleri varsa görsün! Ya gençlik?
Gençlik bakanımız sırf yaşı tuttuğu için bu bakanlığın başında sanki! Yakında yaş haddinden ayrılacak!
Beyler, efendiler! Millî Eğitim, Kültür, Gençlik bakanlıkları! Gençlik için bugüne kadar ne yaptınız. Onların bedenlerini yücelttiniz. Ya ruhlarını? Eminim hepiniz, üstadın “Bir gençlik, bir gençlik...” diye başlayan meşhur hitabesini ezbere bilirsiniz. Kendinizi de o “bir gençlik” zümresinden sayarsınız.
Peki, “bir gençlik” sizinle bitti mi? Sizden sonrakileri “gezi”cilerin kuyruğuna takmamak için ne yaptınız bugüne kadar?
Zor bir soru değil mi? Kusur elbette karşı taraftadır. Fakat bu taraf, kendini sorgulamakta geç kalırsa, kendini çocuklarını da karşı tarafta bulabilir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.