Ayhan Demir

Ayhan Demir

İstanbul’un Savunması Saraybosna’dan Başlar!

İstanbul’un Savunması Saraybosna’dan Başlar!

Rahmetli Aliya İzetbegoviç, “Hatırlama, ilerlemiş medenî halklar ile geri kalmış ilkel halkları birbirinden ayıran ölçüttür” diyor.

Biz buna bir de İhsan Fazlıoğlu’nun, “Millet, aynı dili konuşan değil aynı hali paylaşan insanlar topluluğudur” cümlesini ilave edelim.
Her iki cümleyi birleştirirsek; “Millet, aynı dili konuşmasa da, aynı hali paylaşan ve hatıralarını muhafaza eden medeni halklar topluluğudur” diyebiliriz.
İşte, Boşnaklar ve Türkler arasındaki derin bağlılığın özeti budur.
Ne söylemek istediğimizin daha iyi anlaşılması adına konuyu biraz daha açalım.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlardan çekilmeye mecbur edilmesine, bünyesinden koparılan diğer bir çok halk gibi, Boşnaklar büyük tepki göstermişlerdi.
Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek’i işgal edildiği ilk günlere denk gelen 26 Ağustos 1878’de, Bab-ı Ali’ye gönderilen bir mektuptaki şu satırlar oldukça ilginçtir: “Altı asırdan fazla zamandır kendi vatanları olan Bosna-Hersek topraklarının, hangi sebebe dayanılarak Avusturya’ya terk edildiğini anlayamıyoruz.” (Tufan Gündüz, Allahimanet Bosna, Sy. 22)
Avusturya-Macaristan’ın Bosna-Hersek’i işgalden otuz sene sonra, bu toprakları ilhak ettiğini ilan etmesi üzerine Müslüman Halk Organizasyonu-MNO’nun Osmanlı Hükümeti’ne sunduğu memorandum da, büyük üzüntü sebebiyle, oldukça sitemkardı: “Boşnak Müslümanlar, her zaman Osmanlı Sultanı için her şeyini vermeye hazırdır. Türkiye, Bosna’yı satarak, büyük bir ayıp işlemiştir.” (Mustafa İmamoviç, Pravni polozaj i unutrasnjopoliticki razvitak BiH od 1878 – 1917, Sy. 347)
Bosna-Hersek, her ne kadar Osmanlı toprağı olmaktan çıkarılsa da, Türk milletinin kalbinden çıkarılamadı. Sırp ve Karadağlı saldırganlar, yüz yıl sonra ve kıyas kabul edilmeyecek bir askeri güç farkıyla, Bosna-Hersek’e saldırdığında en büyük tepki Türkiye’den geldi.
Türk milleti, ilgisiz yöneticilere ve derin tarihi boşluğa rağmen, Boşnak kardeşlerine yardım elini uzattı. Cebindeki parayı, bileziğini, küpesini, nişan yüzüğünü ve hatta canını Boşnak kardeşlerinin özgürlüğü için seve seve verdi.  
Bosna Savaşı’nın bitiminden sonraki her yıl, bu tarihi dostluk biraz da köklendi ve sağlamlaştı. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi geçtiğimiz günlerde yaşandı.
Saraybosna’da, Özgür Dirim Özkan isimli bir TKP sempatizanı aralarında Sırp ve Hırvatların bulunduğu 10 kişilik bir grupla, Gezi Parkı eylemlerine destek vermek istedi. Ancak bu girişim, Muhammed Şabanoviç isimli Saraybosnalı bir Boşnak’ın engellemesine takıldı.
Boşnakların, Türkiye’yi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini ifade eden Şabanoviç, Özgür Dirim Özkan için şunları söyledi: “Bu adam Bosnalı değil. Onu kim satın aldı bilmiyorum. Kimsin sen? Burası benim şehrim. Git buradan.”
Görüntüleri izlerken aklıma Ratko Mladic’in, 11 Temmuz 1995’de, Srebrenitsa’da söylediği “Türklerden intikam alma zamanı geldi” ve 10 Nisan 2013’te Lahey’de, bir gizli tanığa söylediği “Türk annesi” sözleri geldi. Sonra kendime şu soruyu sordum: Şimdi hangisi Türk?..
Gezi Parkı protestolarına bir tepki de Saraybosna Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enes Durmişeviç’ten geldi. Durmuşeviç, eylemleri demokrasi karşıtlarının bir oyunu olarak nitelendirirken, ilginç bir teklifte bulunuyor: “Eğer Başbakan Erdoğan’la sorun yaşıyorsanız, 150 bakanımızı Başbakan Erdoğan ile değiştirelim!”
Ajanslara yansıyan haber ve fotoğraflarda açıkça şunu gördük: Banja Luka, Belgrad, Atina ve Tel Aviv, Gezi Parkı protestolarına hem seviniyor hem de destek veriyor. Buna karşılık, Saraybosna, Novi Pazar ve Üsküp büyük bir üzüntü yaşıyor ve Başbakan Erdoğan’ı destekliyor.
Öyle anlaşılıyor ki, “dostluğun başı, düşmanlığın sonu yok.”
Ve bir kez daha görüldü ki, İstanbul’un savunması, Saraybosna’dan başlar!

BÜYÜK ÇELİŞKİ!

Yeri gelmişken, Sayın Özgür Dirim Özkan hakkında birkaç ilginç not aktaralım. Sayın Özkan, tıpkı Kültür Bakanlığı ve İBB Kültür AŞ’den her türlü desteği almasına rağmen iktidara bayrak açan sanatçılar gibi, çelişkilerle dolu. Bir yandan ağaçları ve yeşili koruma adına başlatılan Gezi Parkı eylemlerine destek verirken, diğer yandan eleştirdikleri HES ve Jeotermal projelerinde çalışıyor.

Sayın Özkan, bugüne kadar hep Devlet Su İşleri’nin Tirebolu, Kargı ve Pervari HES Projeleri, Simav Jeotermal Projesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Raylı Sistemler Projesi için çalışmış. Hem eleştirdiği iktidarın, eleştirdiği işlerinde çalışıyor, hem de kazan kaldırıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi