Sınıfta kalanlar!
Geçtiğimiz hafta içi, TRT Radyo 1’de Hakan Tuzcu’nun hazırlayıp sunduğu Haber Yorum programında, diğer konuk CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Gezi eylemlerinin kaynağını tespit noktasında “herkesin sınıfta kaldığını” savundu.
Toptaş şu görüşleri dile getirdi:
“CHP olarak biz gençlerdeki potansiyeli okuyamadık. Her hafta kamuoyunun nabzını tutan Başbakan ve AKP okuyamadı. Sosyologlar okuyamadı. Bilim adamları okuyamadı bunu. Yani biz aslında toplum olarak sınıfta kaldık. Bu gençlere biz bilgisayar çocukları, internet çocukları diye baktık. Bunlardan bir şey olmaz, bunlar apolitik, bunların Türkiye gibi bir derdi yok, bunların dünya gibi bir derdi yok, bunlar kendi derdinde derken, o çocuklar Türkiye’nin en can alıcı sorunlarına sahip çıkarak, kimsenin onlarda fark edemediği şeyleri bütün topluma, bütün dünyaya gösterdiler. Ve herkes sınıfta kaldı. Kimse olayın ne olduğunu tespit edemedi. Kimse teşhis koyamadı…”
Evet birilerinin sınıfta kaldığı kesin.
Bu birileri “oyunu” göremedi.
CHP gibi görenlerin de “işin orası” işlerine gelmedi.
AK Parti’nin, Erdoğan’ın devrileceği hayaline kapıldılar.
“Ha gayret olacak” fitnesine sımsıkı sarılıp, olanın Türkiye’ye olduğu gerçeğini hiç ama hiç umursamayarak, talan girişimine çanak tuttular.
Diyeceğim şu ki;
Habervaktim.com olarak bizim ise bir teşhisimiz vardı.
Yayınlarımız bu “teşhis” temelinde ilerledi / ilerliyor.
Programda CHP’li Vekil’e, teşhisimizden şöyle söz ettik:
“Habervaktim.com olarak bizim en başından itibaren bir teşhisimiz oldu: Bu dışarıdan da destek gören, gayri milli bir kalkışmadır. Hedefte Türkiye var, hedefte demokrasi var, hedefte meşru Hükümet ve lideri Erdoğan var. Bu kalkışmaya prim verilemez. Oyun deşifre edilerek, bertaraf edilmeli.”
CHP’li Vekil’e ayrıca, Gezi eylemlerine başından bu yana bu temelde yaklaşan Habervaktim’in yayınlarının durdurulmak istendiğini; uluslararası bir hacker grubu tarafından heklendiğini hatırlattık.
(Malum Habervaktim.com Başbakanlığın resmi internet portalı ile eşzamanlı olarak helkenmiş, bir süre yayınlarımıza ara vermek zorunda kalmıştık.)
CHP’li Vekil Toptaş’ın “Başbakan’ın dilinin çok ağır olduğu” yönündeki eleştirileriyle ilgili de şu hatırlatmayı yaptık:
“Halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş bir ismi ‘Bu kadına haddini bildirin’ diye hedef gösteren; son derece demokratik eylemlerle eğitim ve çalışma haklarını arayan başörtülü kardeşlerimize ‘yarasa / örümcek beyinli’ şeklinde hakaret eden, ‘Suudi Arabistan’a gitsinler’ diyen Başbakanların, Cumhurbaşkanlarının üslupları, Erdoğan’ın üslubundan daha mı yumuşak?”
CHP’li Toptaş’ın cevabı elbette “Onlarınki de yanlıştı. O onu dedi diye bu bunu dememeli” yollu oldu.
Bunun üzerine “Bu ‘çapulcu’ karşıtı insanlar, gruplar o zaman neredeydi?” diye sorduk, konu değişti.
Değerli okurlar,
Geçtiğimiz hafta içinde, Habervaktim’in Gezi teşhisini bir kez daha doğrulayan gelişmeler yaşandı.
Yazımızı bunlardan ikisini sizlerle paylaşarak noktalamak istiyorum:
Bakın, kimi “işbirlikçi gazeteler” eylemcilere adeta “soyunun, daha etkili olur” çağrısı yaptı.
Sözde bir “eylemci” İstanbul’da çırıl çıplak soyunarak, polisin karşısına dikilmişti de, bu medyanın gözünden kaçmıştı.
Radikal gazetesi bunu manşetten gündeme getirme gereği duydu.
Gezi eylemcilerine çırıl çıplak soyunarak destek veren bir provokatöre ait fotoğrafla sunulan sözde haberin başlığı “Gezi'de hakkı yenen 'çıplak adam' ” şeklindeydi.
Haberin spotu da şöyleydi: “Twitter'da 'Yenilmezler' başlığı altında Gezi eylemlerinin ikonları yapılmıştı ama önemli bir eksik vardı: Çıplak adam!”
Fakat ülke içinde bu kadarına yeltenen çıkmayınca…
Yurt dışından bikinili provokatör ithal edildi.
Türkiye’ye gelen bir ahlaksız…
Taksim’de soyunarak, bikinili eylem yaptı!
Kesinlikle bir organizasyon, proje ürünü bu kadının söyledikleri önceden belirlenmiş ve üzerinde epey çalışılmış mesajlar içeriyordu:
Türkiye özgür bir ülke değilmiş!
Türkiye’de iktidar insanların yaşam alanlarına müdahale ediyormuş!
Avrupa’dan özgürlük getirmiş!
Aziz Nesin haklıymış!
Halkın artık uyanması gerekiyormuş!
Falan filan…
Uluslar arası Gezi kalkışmasının içimizdeki işbirlikçilerinin ardı arkası kesilmiyor…
Ve başörtüsü takıp, kendisini müftü eşi olarak tanıtarak Başbakan Erdoğan'ı istifaya çağıran rezil!
Üzerine gittikçe yeni yeni pislikleri çıkıyor.
Bırakın başörtülü ve müftü eşi olmayı…
Burhaniye’de “bar işlettiği” daha önce deşifre olmuştu.
Bu “bar”ı da ruhsatsız ve izinsiz açmış meğer…
Bu usulsüzlüğün üzerini, eşinin yöneticiliğini yaptığı CHP’li belediye başkanı bile örtememiş, mühürlemiş.
“Bir CHP’li bir CHP’liye bunu nasıl yapar”!
Başkan’ın anasından emdiği sütü boğazından getirmiş.
Binbir fırıldakla Başkan’ı “pes” ettirerek, barına ruhsat almış.
İlçede tanımayan yok.
“Deli Gül” olarak anılıyor vs…
Habervaktim.com olarak işbirlikçi bu oyunbazların gerçek yüzlerini deşifre etmeye devam edeceğiz.
Bizi izlemeye devam edin.