Küresel sistemin dışına çıkma iradesi
Türkiye’ye karşı tehlikeli bir komplonun kurulduğuna ve devam edeceğine dair bir kuşkum yok. Apolitik ergenlerin son derece politik amaçlarla sokağa çekilmesi bu kanaatimi değiştirmez. Sebebini izah edeyim.
28 Nisan 2011 tarihinde, “Sistem içi mücadelenin sınırlarını zorlayan AK Parti” başlıklı bir yazı yayımlamıştım. AK Parti hükümetinin hem iç hem de dış siyasette sistem içi mücadele etmeyi benimsediğini, sisteme aykırı olan taleplerini de sistem içinde kalarak sürdürdüğünü belirtmiştim. Sonra da şunları dile getirmiştim:
“Lâkin AK Parti yönetimindeki Türkiye güçlendikçe siyasilerin özgüveni arttı, iç dünyalarında hayâlini kurdukları yeni dünya düzenini alenen söylemeye başladılar.
Bu da ilelebet sistem içi kalmak istemediklerini, sisteme yön veren ülkeler arasına girmeyi arzuladıklarını gösterir. Bunu en son AK Parti’nin Çanakkale’deki milletvekili adaylarının tanıtım törenine katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, yaşanan önemli olayları değerlendirdiği konuşmasında; ‘12 yıl sonra cihan devletiyiz!’ sözünde gördük.
Davutoğlu gibi sözlerini kuyumcu terazisinde tartarak cümlelerini kuran birisi Birinci Dünya Savaşı yıllarını değerlendirdikten sonra; “O yıllar, bir imparatorluğun yıkıldığı, imparatorluğun son neslinin, imparatorluğun her bir neslinin her bir coğrafyasında ayakta kalma mücadelesi verdiği, 4 yıllık hayat mücadelesi verdiği yıllardır. 2014 Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümü. İstiyoruz ki, Birinci Dünya Savaşı’nda bizden kopan, kopartılan her bir toprak, her bir kardeş topluluk, tekrar yüreğiyle, inancıyla gelecek vizyonuyla bizimle bütünleşsin. İstiyoruz ki, o kardeşlerimizle engeller, sınırlar kalksın, dostluk köprüleri oluşsun.”
Yazıyı da; “AK Parti hükümetinin 2023 vizyonu bu temeller üzerine atılıyor. Bu, uluslararası sistemi zorlama niyetinin beyanı değil de, nedir?” diyerek bitirmiştik. Taksim gösterileriyle sergilenen şey, Türkiye’yi bağımsız ve egemen kılmak isteyen hükümeti hizaya çekme hamlesidir.
Suriye meselesinde Türkiye’nin hem Rusya ve İran’dan hem de küresel sistemden farklı tavır alması kabul edilemez bulundu. Çözüm süreciyle PKK’nın bütün silahlı unsurlarını yurt dışına çekmesi ise Türkiye için hayâtî bir gelişmeydi.
Mayıs ayında üçüncü havaalanı ihalesi yapıldı. Hükümet buradan kamunun kazanacağı parayı, yani devletin bütçesine girecek parayı vergisiyle beraber 70 milyar lira olarak açıkladı. 22 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi yapıldı. 3. Boğaz Köprüsü’nün temeli atıldı. Mayıs ayında Türkiye IMF’ye olan bütün borcunu sıfırladı. Kanal İstanbul projesi kabul edildi.
Tüm bu olanlar tam da yukarıda ifade ettiğim pörsümüş küresel sistemin dışına çıkma hamlelerini oluşturuyor. Türkiye’nin sergilediği ve adım adım hayata geçirdiği bu iradenin önüne geçmek istiyorlar.
Denebilir ki, illegal sol örgütleri, Ergenekoncuları ve yeminli AK Parti karşıtlarını anladık da, pekiyi, apolitik gençler neden sistem dışına çıkma hamleleri sergileyen Türkiye’ye karşı çıkıyor?
Evvelemirde bunların küresel sistemin karanlık yüzüne dair pek müktesebatları yoktur. Bu gençlerin çoğusu AK Parti karşıtı ve seküler aile yapısı içinde zihin kodlarını oluşturmuş ve dolayısıyla aile büyüklerinin hükümet karşıtı sert eleştirilerine âşinadırlar.
Bunlar ülkenin geniş kesimlerine göre daha müreffeh yaşam standartlarına ve eğitime sahip olduklarından ülkenin geleceğinde kendilerini daha fazla söz hakkına sahip görüyorlar. Bu yüzden kendileriyle çoğunluğu eşitleyen demokratik sandıktan ve Başbakan Erdoğan’ın teklif ettiği halk oylamasından hazzetmiyorlar.
Dindarların yaşam alanlarını genişletmesini de kendi yaşam alanlarına yapılmış bir saldırı olarak algılıyorlar. Bütün bunlar da onları manipüle etmeyi kolaylaştırıyor. Ama sonuç Türkiye karşıtı güçlerin elini güçlendiriyor. Karanlık bir emel apolitik bir gençliğin olanca masumiyeti görüntüsü altından yürütülüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.