Başı açık ‘erkek’ kalemşöre!
Ona nedense “Öz-köşk” derlerdi! Sonra Öz-postal! Patronun bir numaralı iş takipçisi! 28 Şubat’ın meşhur 312 General davasında apoletlilerin baskısıyla aleyhime trilyonluk ceza hükmü verilince, kına yakmadık yeri kalmayan ve hayasızca “Generallerin hukuk zaferi” başlığını atan genel yayın yönetmeni!
Sen dürüst, ahlâklı adam olsa idin, o başlığı atmazdın. Hadi bir sebeple attın, mahkeme kararını Yargıtay bozunca, haberi gazetende yayınlardın. Hadi onu da geçelim; Yargıtay’dan sonra mahkeme hakkımda beraat kararı verdiğinde, gazetenin bir yerinde haber olurdu!
Sen kime ahlâk, namus, dürüstlük satıyorsun?
Dişlerine göre bir müezzin bulmuşlar... “Ben Müslümanım, benden yalan söylememi beklemeyin” demiş!
Doğru söylemiş! Müslüman yalan söylemez!
Ama başı açık kalemşör: Senin işin yalan söylemek! Sen nesin?
Evet, bir müezzin bulmuşlar; önce Yılmaz öpüyor, o bırakıyor, sonra başı açık kalemşör sarılıyor.
Dün de başı açık kalemşör dindar camianın kadın yazarlarına sarkıyor. Meğer onlar, “başı örtülü kadın arkadaşlar”mış!
Hani mesleğin kadını erkeği yoktu? Neden “yazar arkadaş” demiyorsun? “Gazeteci arkadaş” demiyorsun? Eğer insaf, adalet, dürüstlük adına konuşuyorsan, bunun kadını erkeği yok.
Hadi ne sebeple olursa olsun öyle dedin. Sen bu meslekte, dürüstlükle örnek oldun mu? Sen patronun “etik kurulu”na istediğini yaptırabilirsin. Senin yaptığın tetik, “etik” olur! Mahkemeler sana dokunamaz, şöhretli gazetecisin. Onları geçtim, (varsa) vicdanın rahat mı?
Bu kadar yıllık gazeteciliğin sırasında küçükleri bir yana bırakalım, bile bile kaç büyük, sunturlu yalan haber yazdın; kaç yalan manşet attın, bu yalanlar kaç insanın canını yaktı, hayatını kararttı. Kaç çocuk senin yüzünden hayatın zindanlarına düştü?
Müsterih misin? Eğer ilahî adalete, “öte”ye, mizana inanıyorsan, bu soruyu kendi kendine cevapla!
Ben, elhamdülillah, senin gazetecilik geleneğinden gelmiyorum. Fakat senin yüksek tirajlı, Türkiye’nin dış bağlantılı güç merkezlerinin desteğindeki gazetelerinin yalanlarını okuyarak büyüdüm. Bu yalanlara inanmadığım-kanmadığım için varım!
Bakın ben çocukken okuduğum yalana:
27 Mayıs sonrası MBK üyesi bir yüksek rütbeli açıklıyor: “Ankara ve İstanbul civarında çukurlar içinde ve Et Balık Kurumu depolarında bazı cesetler bulundu, fakat rakam veremeyeceğim. Gençlerin cesetleri kuyulara atılmış ve yem makinalarında kıyılmıştı. Vicdansızlığın bu derecesine tarihimiz boyunca rastlanmamıştır.”
27 Mayıs yalanları, 12 Mart yalanları, 12 Eylül yalanları, 28 Şubat yalanları ve nihayet Gezi yalanları!
Gelelim “müezzin”e!
Müslüman yalan söylemez! Elbette yalan ifade de vermez!
Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii müezzini Fuat Yıldırım’ın ifadesine bakalım:
“Küfürlerle caminin kapısını tekmelediler. Gezi Parkı olaylarının başlama tarihi olan 31 Mayıs 2013 günü akşam saat 22.00 sıralarında cami önünde toplanan ve polisle çatışan gruplar, polisten kaçıp camiye girmek istedi. Kalabalık grup, küfürler savurdu ve fiili olarak hakarette bulunup caminin kapısını tekmeledi.
Caminin dışında binlerce kişi vardı. Can güvenliğimizin olmadığını düşünerek geri çekilmek zorunda kaldık. Caminin dışındaki kalabalık, polis aracını yaktı. Yangını söndürmeye gelen itfaiye aracını linç ettiler. Ambulansları taşlayarak alana sokmadılar.
Cami içinde bulunan şahısların ayakkabıları ile cami içinde dolaştıklarını, caminin kontrolden çıktığını gördüm. İçlerinde, hareketlerinden sarhoş olduğunu anladığım insanlar vardı. Olaya müdahale etmek istedim. Can güvenliğim yoktu. Linç edilmekten korktum.
Göstericiler tamamen çıktıktan sonra camiyi kontrol ettiğimde cami içerisinde tüm halıların kirletilmiş olduğunu, yerlerde çok miktarda sağlık malzemelerinin ve kullanılmış atıkların olduğunu gördüm. Ayrıca boş vaziyette ezilmiş bira kutuları ve sigara paketlerini gördüm…” (Milat gazetesinin haberinden)
Ailenizin tetikçisi, geçenlerde bu müezzini yazdı. Böyle ballı bir yerden alınıp uzaklara sürülebileceğini iddia etti. İmamlık, müezzinlik sadece böyle selatin camilerde olmaz. Bunu, bu vazifeyi yapanlar bilir. Eğer müezzin böyle bir korku ile ifadesini verdiyse, size iş düşüyor. Hemen Hürriyet’in camiine/mescidine yüksek ücretle transfer edersiniz. Cemaat de hazır nasıl olsa!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.