Saygılı olmazsan kaygılı olursun!
Aydınlar dilekçeleri... Aydınlar-sanatçılar imzalı beyannameler ve nihayet aydınlar ilânı!
Aydınlar, sanatçılar neyi ilân ediyor?
Kaygılı olduklarını!
Neden kaygılanmışlar acaba?
Ortada yine bir öfke ve nefret kokusu varmış. Sanatı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyormuş...
Altında bildik isimler...
Bunlara kalsa, Gezi kalkışmasının sonunda zafer beyannamesine imza atmayı tercih ederlerdi. Fakat işte o kalkışma bütün arkaplan çirkinliği ile gözümüzün önünde...
Gezi’de, Gezi bahane edilerek yapılan gösterilerde asla öfke ve nefretin “koku”su yoktu, çünkü bütün vahşetiyle kendisi vardı! Öfke ve nefret ete kemiğe bürünmüş ülkenin meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında kol geziyordu. Küfrün en müptezeli, insan haysiyetine saldırının en vahşisi ve en adisi vardı.
Ey aydınlar, ey sanatçılar! Neredeydiniz?
Hanginiz bu tecessüm etmiş öfke ve nefrete karşı çıktınız?
Bu eylemler boyunca kimler, hangi kurumlar neyle suçlandı? Nefret okları kimlere tevcih edildi? Şöyle külahı önünüze koyup bir düşünün. Yalanın en sunturlusu, iftiranın en rezili, bühtanın en denisi o günlerin peynir ekmeği değil miydi?
Hangi değerler hedef alınmıştı? Neler-kimler değersizleştirilmek istenmişti? Tencere tava gürültüleri ile kimler baskı altında tutulmaya çalışılmıştı?
Biz bu filmi 1960’tan beri seyrediyoruz: Savaş, iktidarla değil, milletleydi!
“Biz de milletiz!” derseniz, siz de saygıyı hak edersiniz. Sizin görüşlerinize saygı duyarız. Fakat sizin gibi düşünmeyen büyük bir kitle var. Saygı umumi olmalı. Onlara saygı duymazsak, size saygı duymamız zorlaşır.
Bir gün olsun milletin fikrini, zikrini, hissiyatını merak ettiniz mi? Siz nasıl sanatçısınız, aydınsınız ki milletinizin değerlerinden bihabersiniz, daha doğrusu milletten habersizsiniz. Kendinizi milletin üstünde, seçkin bir grup olarak görüyorsunuz. Sanatçı, aydın seçkindir. Fakat bu seçkinlik ancak milletin ruhunu kavrayanlarda gerçek değerini bulur. İşte onlar milletin sanatçısı olurlar, baş üstünde taşınırlar.
Kendinizde böyle bir değer vehmediyor musunuz?
Ana gövde, Türkiye’yi ayakta tutuyor. Değerlerini her şeye rağmen, hatta size rağmen yaşatıyor. Sükunetini, vakarını bunca saldırganlığa rağmen muhafaza ediyor. Asla taşkınlık, saldırganlık yapmıyor, gerektiği zaman sözünü söylüyor.
O sözün üstüne söz söyleyecekler, ancak milletin ruhuna nüfuz edenlerdir.
Saygılı olun. Millete, değerlerine, hayat tarzına, tercihlerine... Siz milletin değerlerine, hayat tarzına, tercihlerine saygılı olursanız, saygı görürsünüz. Gerçekten sevilirsiniz.
Millete saygılı olmayan, elbette kaygılı olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.