PopStar
Türkiye’de pop müziğe yön veren iki önemli ismin herkesin görebileceği bir biçimde atışmasıyla yeniden hatırladık sabun köpüğü şöhretleri.. Tartışan isimlerden biri en önemli plak şirketlerinden birinin genel müdürü Samsun Demir, diğeri ise ünlü besteci ve söz yazarı Şehrazat (Kemali Söylemezoğlu) .. Şehrazat, Star Akademi isimli yarışmada birinci gelen bir gence verdikleri sözleri tutmayan yapımcılara ateş püskürüyordu.. Yarışmanın jüri koltuğunda; Ajda Pekkan, Ertuğrul Özkök, Sertab Erener ve Samsun Demir oturuyordu.. Yarışmanın birincisi Giray Songül’e söz verildiği halde albüm yapılmamıştı.. Şehrazat’ın öfkesi bunaydı.. Birkaç sert ifadeden sonra ünlü yapımcı Samsun Demir, Şehrazat’a, Giray Songül için; “Giray’ı hazır bulmadım... Bu samimi fikrim. Hazır olduğunu düşündüğümde yaparım. Başarısızlığı sevmiyorum” yanıtını verdi.. Bu cevap, Şehrazat’ın öfkesini dindirmeye yetmemişti.. “Hiç inandırıcı değilsin... Vazifen onu star yapmaktır... Hepsini kullanıp attınız” dedi.. Sonuç? Yok.. Bu çıkış, müzik dünyasının içinden geldiği için çok önemsiyorum. Zira popüler kültüre oynayan bu tür yapımların hiç birinin sonu koşulsuz mutluluk, şöhret ve paraya gitmiyor. Televizyon dediğin şey, bir sihirli kutu.. Bir tarafında birtakım eğlenceli işler oluyor bir tarafında ise onları izleyen bir kitle var.. Şöyle arz edeyim.. Onlar izlediği sürece varsın, izlediği kadar varsın, izlediği yerdesin.. Şöhretin de, varlığın da evinde oturup beyaz cama bakan adamın elindeki kumandanın üstündeki tuşlara dokunduğu ana kadar.. Ondan sonra yoksun..
YALAN DÜNYA
90’ların ortasından itibaren reality formatlı eğlence içerikli ve gerçek kişilerle yapılan tv şovlarından ekmek yiyor televizyon endüstrisi.. Bazen gerçek kişileri evlendiriyorlar, bazen yarıştırıyorlar bazen ise sadece bir eve tıkıp hiçbir şey yapmadan öylece tepe kameralarıyla tepkilerini izliyorlar. Tıpkı deney farelerini izleyen bilim insanları gibi.. Oralara katılan sıradan vatandaşlar, hiçbir şeyden habersiz, kısa süre içinde kazanacakları paraya odaklanmış görevini yerine getirmeye başlıyor. Arada bazıları yarışma ya da oyun sonunda kazanacağı paradan çok, o fırsatı başka işlere kapı açması için değerlendirmenin yollarını arıyor. Yapımcılar ise yukarıdan bir yerlerden bakıp ellerini ovuşturarak paralarını sayıyorlar.. Hiçbir yarışmacı hiçbir yapımcının umurunda değil.. Bu kadar net söylüyorum.. Sakın ha şu; “şöhretin kapılarını açıyoruz, içindeki starı keşfedin vs” türü ilanlara kanmayın. Siz yapımcılar için sadece birer prodüksiyon malzemesisiniz.. Onlar için sahne ışığı, kamera, dekor gibi bir şeysiniz.. Ve ötesi hiç olmadı..
JÜRİ ÜYELERİ
Hele de sırtlarında yumurta küfesi taşımayan jüri tayfası için.. Onların yapımcılar kadar bile sorumluluğu yok. İşlerini yapıyorlar paralarını alıyorlar ve evlerine gidiyorlar.. Şöyle düşünün.. Başbakan size bir görev vermiş. Memleketin barışı ile ilgili ulvi bir görev. Kardeş kanını bitirmede aktif rol oynayacaksınız.. Bunu tebliğ etmek için de sizi Dolmabahçe’deki ofisine davet ediyor. O davetin ortasında Başbakan’ı bırakıp televizyondaki jüri görevine gider misiniz? O görevi kabul ettikten iki hafta sonra jüri üyeliğinize engel olduğu için vatan hizmetini redder misiniz? O jüri üyeleri yapar işte.. Çünkü onların bambaşka bir derdi var. Siz onlar için önemli değilsiniz.. Bunu sakın aklınızdan çıkarmayın..
HER ŞEY ORTADA
Şehrazat ile Samsun Demir’in tartışmasına geri dönecek olursak. YouTube’de Giray Songül’ün birinci geldiği yarışmanın videoları var. İzlemek isteyen kısa bir taramayla bulabilir. Orada Ertuğrul Özkök’ün, Samsun Demir’in falan vaatleri çok açık görülüyor. Ve o vaatler, yerine getirilmemiş durumda. Takdiri size bırakıyorum. Kalın sağlıcakla.