Çevik Bir'in Somali'de Açtığı Yara
Somali’de, büyükelçiliğimize yapılan saldırı sonrası, büyükelçimiz Cemaleddin Kani Torun, desteğin süreceği açıklamasını yaptı. Kani Torun, bir yeryüzü doktoru. Sadece ilmini değil, cismini de ortaya koyan doktorlardan. Alışılagelmiş büyükelçilerden değil. 1991’de, güvenlik sebebiyle kapatılan büyükelçiliğimiz, 2011’de yeniden açılınca, Bakanlar Kurulu kararıyla atandı.
Kani Torun’un, Somali’de, çok mühim bir vazifesi var. Bunu anlatmadan önce, bilmeyenler için Somali hakkında biraz bilgi vereyim. Daha doğrusu, Somali’nin bu hale nasıl geldiğine kısaca bakalım.
1960'a kadar sömürge ülkesi olan Somali, 1970'lerin sonunda, Etiyopya ile savaşı kaybedince, Sovyetler'den uzaklaşıp Amerika'ya yakınlaştı. Bundan sonra, Batı'ya ve IMF'ye mecbur kalıp sürekli dış yardım alınca, tarım ve hayvancılık geriledi. IMF, baraj yapımına bile izin vermedi. Zaten aktif olmayan sanayi, hayal oldu. Ülkeye bir yandan gıda diğer yandan ileride çıkarılacak iç savaş için silah sokuldu.
70'lerde kendine yeten Somali halkı potansiyel tüketici haline geldi. Çöken ekonomi üzerine bir de iç savaş patlak verince, halk hükümete güvenini kaybetti. Bu ortamda, halk üzerinde etkili olan aşiretler önem kazandı. Bu arada İslami Birlik Partisi hem açlığa son verecek, hem de iç savaşı bitirecek başarılar kazanınca Amerika, Somali'deki açlık ve iç savaşı bahane ederek asker gönderdi.
Somali'deki Amerika gerçeği böyle. Bir de Türkiye ile ilgili menfur bir gerçek var: "Bizimki". Bu kelime, Prof. Dr. Osman Özsoy'un bir yazısından alıntı. Amerika'da karşılaştığı bir Somalili, Özsoy'un Türk olduğunu öğrenince "Sizinki, bize çok eziyet etti" diyor. Kastettiği Çevik Bir. Yani, 93-94'de Somali Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanı Korgeneral Çevik Bir. Çevik Bir, Mogadişu'daki, 12 Temmuz 1993 baskınının müsebbiplerinden biridir.
12 Temmuz'da, ülkenin ileri gelen aşiret liderleri, dini büyükleri ve akil adamları, darbeci General Aidid'den ve Batı boyunduruğundan kurtulmak için toplantı düzenlerler. Toplantının yapılacağı eve, Korgeneral Çevik Bir ve Amerikalı yardımcısı Montgomery'nin kararıyla bir saldırı gerçekleştirilir. Ülkenin geleceğini kuracak 100'e yakın akil adam saldırıda ölür(Nevzat Tarhan- Somali Bize Ne Öğretti?).
Bir ülkenin akil adamlarını yok etmek, tarım ve hayvancılığını yok etmekten daha vahimdir. Ne acıdır ki Somali'ye böyle kara bir günü, Türkiye'den giden bir general yaşattı. Bu da usta bir İsrail-Amerikan oyunu aslında. Somali halkının, Türkiye'den nefret etmesini sağlayacak menfur bir oyun.
KARA ŞAHİN DÜŞTÜ
Yazar Abdülhamid Güler, haber7’deki son yazısında “Holywood, Batı'yı aklama projesidir” diye yazdı. Bana göre, aklama ötesi. Holywood düpedüz, postmodern bir haçlı seferidir. İddialı olacak belki ama, başlangıcı da Arabistanlı Lawrence filmidir.
Amerika mahvettiği her ülke için, itibarını kurtaracak ve gerçekleri örtecek filmler yapıyor. Bu, bazen, "Duygu Geçidi" gibi bir aile filmi (Körfez Savaşı); bazen, "Good Morning Vietnam" gibi kara mizah (Vietnam Savaşı); bazen de "Savaş Günahları" gibi (Bosna Savaşı) savaş filmi olabiliyor. Kendisine binlerce km uzaktaki ülkelere asker göndermesinin gerçek sebeplerini, filmlerle ört bas edip, lehine kamuoyu oluşturuyor.
Gelelim, Kara Şahin Düştü filmine. Yönetmenliğini Ridley Scott'un yaptığı ve Mark Bowden'in aynı adlı kitabından uyarlanan film, açlıkla mücadele eden Somali'de, Amerikan askerlerinin destansı(!) kahramanlığını anlatıyor. 2001 ABD yapımı olan film, şöyle bir anlatımla başlıyor.
"Somali-Doğu Afrika 1992. Rakip kabileler arasındaki savaş yılları, büyük bir kıtlığa neden oldu. 300.000 kişi açlıktan öldü. Mogadişu'yu en güçlü askeri liderlerden M. Farrah Aidid yönetiyordu. Limanlardaki uluslararası yiyecek dağıtımını elinde tutuyordu. Silahı açlıktı. Dünya tepki veriyordu. 20.000 Birleşik Devletler denizcisi ile yiyecek getirildi ve düzen sağlandı... Nisan 1993. Aidid, denizciler çekilene kadar bekledi. Sonra, kalan BM barış güçlerine savaş ilan etti. Haziran'da, Aidid'in milis kuvvetleri, 24 Pakistan askerini tuzağa düşürüp katletti. Bir sonraki hedefleri Amerikan personeliydi. Ağustos sonlarında Amerika'nın seçkin askerlerinden oluşan delta gücü, Army Rangers ve 160. SOAR, Aidid'i indirip düzeni sağlamak için Mogadişu'ya gönderildi."
Böyle bir bilgiden sonra, Kızılhaç yiyecek dağıtım merkezinde, Aidid'in milisleri, yiyeceklere saldıran halkın üzerine ateş açıyor. Amerikalı askerler, Aidid'in ve adamlarının toplantı yaptığı binayı basıp tutuklamak üzere bir operasyon düzenliyor. 45 dakikada bitmesi hedeflenen operasyon, helikopterlerden birinin düşmesi ile farklı gelişiyor. Binlerce Somalili ve bir avuç(!) Amerikan askeri arasında 18 saat süren sokak savaşı sonunda, 19 Amerikan askeri ile 1000 kadar Somalili ölüyor (Aslında bu rakamlar, 1993'deki Haziran ve Ekim ayları arasındaki gerçek kayıplar).
Film, Mogadişu cehenneminden canını kurtararak Birleşmiş Milletler kampına doğru ağır çekim koşan askerlere, Somalili çocukların gülerek yol göstermesi, halkın tezahüratı ve Pakistanlı askerlerin askerlere su ikramı ile finale yaklaşıyor. Şehri terk ederken kucağında ölmüş bir çocuk taşıyan Somalili'ye Amerikalı askerlerin yol vermeleri ve ateş eden Somalili kadını istemeden(!) öldürmeleri ustaca serpiştirilmiş detaylar.
Kara Şahin Düştü filmi, sinema ile gerçeklerin nasıl çarpıtıldığına; beyinlerin nasıl iğfal edildiğine dair ilginç bir örnek. Holywood, sadece Amerika’yı aklamıyor; Amerikan çıkarlarına layıkıyla hizmet etmiş sömürge darbecilerini de gözetiyor. 12 Temmuz’da öldürülen, yüze yakın akil adamdan bahis yok. Üstelik, filmdeki anlatıma göre, basılacak evdekiler akiller değil, Aidid’in adamları.
Acaba, Osman Özsoy’a “Sizinki, bize çok eziyet etti.” diyen Somalili, “bizimki”nin bize ettiklerini ve şimdi nerede olduğunu biliyor mudur? Daha da mühimi, “bizimki’nin, bizimki olmadığını…
Çevik Bir, zulmün elçisi olarak Somalide’ydi. Kani Torun ise merhametin elçisi olarak Somali’de. Sahiden “bizimki” sıfatıyla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.