Ahmet Varol

Ahmet Varol

Zulmün Tavan Yapması-2

Zulmün Tavan Yapması-2

Beşşar ve Sisi, Arakan’daki Ashabı Uhdud’u unutturdu

Suriye'de her gün yüzlerce insanımızı katleden Beşşar Esed’in ve Mısır’da milyonların tepkilerine silahlarla karşılık vererek toplu katliamlar yapan Abdulfettah Sisi'nin zulümleri, Arakan’da Müslüman kardeşlerimizi ateş çukurlarına atan, Müslüman ailelerin evlerini yakarak bütün aile fertlerini ateşle imha eden vahşi budistlerden oluşan çağdaş Ashabı Uhdud’u ne yazık ki unutturdu. Oysa Myanmar zulmünde hiçbir yumuşama ve azalma yok. Tam aksine mübarek Ramazan ayında zulüm ve katliamlarını şiddetlendirdi, Müslümanları öz yurtları olan Arakan’dan çıkmaya zorlamayı amaçlayan vahşetinin dozajını daha da artırdı. Ama ne yazık ki tarihte hilafetin merkezleri arasında yer alan Şam’ı ve Kahire’yi istila eden yerli canavarların sergilediği vahşet budist canavarlarınkini gölgede bırakıyor.
Baas vahşeti Sisi’ye örnek oluşturdu
Yerli diktatörlerin, uluslararası emperyalizmin ve onun İslam âleminin kalbine sapladığı hançer durumundaki siyonist işgalin güdümüyle Mısır’da kanlı darbe gerçekleştiren işbirlikçi generallerin bunu başarabilmelerinde Suriye’de Baas geçidinin aşılamamış olmasının büyük rolü olduğunu değişik vesilelerle söyledim. Baas vahşeti aynı zamanda Mısır’daki cuntaya katliam ve vahşet konusunda örnek oluşturdu. Suriye’de Baas diktasının böylesine korkunç katliamlar gerçekleştirmesi karşısında kendi katliamlarının çok fazla göze batmayacağını, biraz konuşulduktan sonra unutulacağını düşünen Sisi, Şebbiha çetelerini örnek alarak oluşturduğu Baltacı çetelerinden de yararlanarak iki yüz kişinin katledildiği beş binden fazla insanın yaralandığı korkunç bir operasyon gerçekleştirdiği gibi gerek gördüğünde benzer katliamlar gerçekleştirmekten de çekinmeyeceği yönünde tehditler savurma cüreti de gösterebildi.
Sisi'nin katliamı Baas’ın katliamlarını perdeledi
Mısır diktatörü Suriye diktatörünü kendine örnek alırken ve onun iki buçuk yıla yaklaşan tecrübelerinden yararlanmaya çalışırken, gerçekleştirdiği vahşi katliamlar da Baas diktasının katliamlarını perdeledi. Dolayısıyla Sisi’nin kanlı darbesinin ve ardından gelen korkunç katliamların İslâm âleminin hatta dünya kamuoyunun dikkatlerini Mısır’ın üzerine çekmesi eli kanlı canavar Beşşar Esed’i rahatlattı. Suriye’de rejimin ve onunla birlikte katliamlara ortak olan Hizb’in saldırılarının, katliamlarının ve yıkımlarının şiddetlenmesine rağmen Suriye ne yazık ki bu Ramazan ayında biraz gölgede kaldı. Ezilen halka ve direnişe yardım ve destek konusunda duyarlılık derecesi biraz düştü. Bu da direnişi olumsuz yönde etkiledi.
Camiler canilerin iştahını kabartıyor
İnsanları topluca katletmekten zevk alan gözü dönmüş caniler, camileri hedef almaktan özel zevk alıyorlar. Çünkü bu gibi vahşi canavarlar, insanları kalabalık gruplar halinde gördükleri zaman iştahları kabarıyor, nefislerine hâkim olamıyorlar. Bunun örneklerini Bosna-Hersek’te Sırp çetelerinin saldırı taktiklerinde gördük. Özellikle siyonist işgal güçlerinin Gazze’ye yönelik olarak 2008’in sonunda başlattıkları savaşta da Kasım 2012’de gerçekleştirdikleri saldırıda da birinci hedefleri camilerdi. Saldırılarında insanları topluca imha edebilmek için de özellikle namaz vakitlerini seçiyorlardı.
Şimdi Suriye’deki Baas canavarının da aynı taktiğe başvurması dikkat çekiyor. Baas diktatörü bir dönem böyle toplu katliamlar yapabilmek için bilhassa fırınların önünde oluşan ekmek kuyruklarını hedef alıyordu. Şimdi bu tür kuyrukların oluşmaması için tedbirlerin artırılması üzerine camileri hedef alan saldırılarını artırdı. Tabii ki amacına ulaşabilmek için de siyonist işgalcilerin aynen Gazze’de yaptıkları gibi namaz vakitlerini seçiyor.
Camileri kana bulayanların askeri olabilmek
Beşşar’ın, insanları “Allah’ın evi” olarak nitelendirilen mekânlarda ve Allah’a yönelip kulluk görevlerini yaptıkları sırada hedef alarak topluca katletmesinden belki daha korkunç olan kendini “Hizbullah (Allah’ın Partisi)” diye isimlendirip de böyle bir canavarın askerî olabilmektir. Böylesine korkunç katliamların failiyle suç ortağı olanların, şimdiye kadar yürüttükleri propaganda faaliyetlerinde kendilerini haklı çıkarmak için tutundukları tüm dalların da koptuğunu görebilmeleri gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Ahmet Varol Arşivi