“Bizi arkadan vurdular”
Somali’de Türkiye Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı birçok kişiyi hayâl kırıklığına uğrattı. Zira insanlar paramparça olmuş Somali’ye yardım etmek üzere seferber olmuş bir ülkeye bu reva görülmemeliydi duygusunda. Peki bu saldırının arkasında Somali halkı mı var ki, bu serzeniş haklı olsun?
Türkiye’nin Somali halkına el uzatmasını ve orada bulunmasını istemeyen güçlerin varlığı bilinmiyor değil. Bu güçler yeri geldiğinde yerel örgütler eliyle saldırılar yapma kapasitesine de sahipler. Bu saldırı da bu kapsamda ele alınmalıdır.
El Kaide irtibatlı bir örgütün bu saldırıyı üstlenmesi bu gerçeği değiştirmez. Kaldı ki El Kaide Afganistan’da asker bulunduran Türkiye’ye karşı bu tarz eylemleri yapmazken Somali’de bin bir zorlukla sadece insanî hizmet amaçlı bulunan Türkiye’ye karşı bu eylemi niçin yapsın?
Müslüman coğrafyanın en kritik kriz bölgelerinde üstlendiği müsbet hizmetlerine ve tutarlı duruşuna rağmen Türkiye’yi hedef seçmek El Kaide’ye bir şey kazandırmaz, aksine kaybettirir. Peki o zaman ne oluyor, kim Türkiye’yi hedef alıyor?
Osmanlı sonrası Anadolu’ya sıkıştırılan Türkiye’nin kendisine dayatılan sınırları anlamsız kılıp kardeş halklarla beraber bir gelecek kurma istikametinde açılımlar yapması bu sınırları koyanları korkutuyor. Sınırları zorlayan Türkiye’ye kabuğuna geri çekilmesi için mesaj gönderiyorlar. “Somaliler bizi arkadan vurdu” gibi bir algının bizde oluşmasını arzuluyorlar. Bunu görmek lazım.
Geçenlerde Yeni Şafak Gazetesi’nde çıkan “Türkiye’yi durdurun” başlıklı haberin üzerinde nedense fazla durulmadı. Haberde, Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin kendi belirlediği politika çerçevesinde Somali’ye yardım yapmasından duyduğu rahatsızlığı resmi belgelerine yansıttığı belirtilmişti.
AB diplomatlarınca hazırlanan ‘Somali’de Güvenlik ve Hukukun Üstünlüğüne Bütüncül AB Yaklaşımı’ belgesinde, Türkiye’nin Somali’ye artan ilgisinden bahsedilerek yeni aktörlerin bağımsız hareket etmesinin önlenmesi gerektiği ifade edilmiş. Bu belge ayrıca AB’nin Somali stratejisi çerçevesinde, ‘Türkiye’yi, uzlaşılan koordinasyon çerçevesine getirme çabaları sürmelidir’ ifadesini de içermiş durumda.
(http://yenisafak.com.tr/gundem-haber/turkiyeyi-durdurun-01.08.2013-547961#)
Ne anlıyoruz bundan? Coğrafyamızı bölenler hâlâ iş başında, bunu anlıyoruz...
Birçok insanın algısında kök salmış bir ümit var; Araplar bizi arkadan vurdu, diye. Osmanlı’nın dağılması döneminde birkaç Arap kabilesinin işgalcilerle işbirliği yapıp Osmanlı’ya karşı isyan etmeleri ulus devlet aygıtları tarafından bütün Araplara teşmil edilerek Arapların Kurtuluş Savaşı döneminde bize ihanet ettiği propagandasına dönüşmüştür.
Bu propaganda zihinlerde öyle derinlere kök salmıştır ki ümmet mefhumuna inanan ve ulus devlet zulümlerinin nesnesi olmuş kimi dindar kesimlerde bile fonksiyoneldir.
Arapların Osmanlı’yı korumak için verdikleri fedakârâne mücadele bu toz duman içinde unutturulur. Hâlbuki bir Çanakkale Şehitliği’ne yapılacak kısa bir ziyaret bile o destansı cihatta Arapların ümmet şuuruyla cepheye nasıl koştuklarını görmemizi sağlar. Yemen’den, Medine’den, bilmem Irak’ın hangi ücra köşesinden yirmisindeki gençlerin Osmanlı’yı, yani vatan topraklarını korumak için hayatlarını nasıl feda ettiklerini önünüze kor.
“Bizi arkadan vurdular” kara propagandası; Müslümanların beraber yaşama, beraber hayâl kurma ve beraber varolma iradelerini zayıflatmaya ve nihayetinde yok etmeye matuf siyasi bir operasyonun uzantısıdır.
Bunları niçin yazıyorum? Somali’deki son saldırıyla ve arkasından gelebilecek benzer saldırılarla kurulan tuzağa dikkat çekmek için. İttihadı İslâm ufkunu bulanıklaştırmak üzere kurulmuş cümlelerden uzak durmayı salık vermek için.
Türkiye’yi halkıyla beraber Suriye, Mısır, Somali ve diğer kriz bölgelerinden uzaklaştırmak isteyen küresel oyunlara dikkat çekmek için...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.