Serdar Demirel

Serdar Demirel

Dindarların din ve moderniteyle imtihanı

Dindarların din ve moderniteyle imtihanı

Dindarlar son iki asırdır gücünü inkâr edemedikleri modernite ile iman ettikleri din arasında nasıl bir ilişki kuracaklarının çelişkisini yaşayıp durmuşlardır. Çünkü şartlar ciddi bir karşılaşmayı zaruri kılmıştır.

Dindarların modernite ile yüzleşmeleri dinî tefekkürde olduğu gibi siyasi ve ictimaî hayatta da daha önceden alışık olmadıkları krizler meydana getirmiştir. Bunun temelinde de dinlerin sâbit değerler üzerine kurulu yapısıyla sâbit değer tanımayan modernitenin birbirini iten paradigması yatmaktadır.

Eğer birisi diğerini dönüştürmeyi başaracak olsa, o şey artık kendisi olmaktan çıkmış olacaktır. İkisinin arasında bir sentez yapmak da kolay değildir, zira bu varoluşsal problemlere kapı aralamaktadır.

Bu karşılaşmada moderniteyi reddedip geleneği olduğu gibi korumayı tercih edenler bir tarafı, modern doktrinleri dinî tefekküre enjekte ederek dini reforme etmeye çalışanlar da karşı tarafı oluşturmuştur. Bu ikisi arasında birden fazla modernitenin mümkün olduğuna inanan ve modernitenin dine karşı fazla sert olmayan bir yorumuna dayanarak bir ortayol tutturmaya çalışanların varlığı da inkâr edilemez.
Dindarların modernite karşısında takınmış olduğu bu üç farklı tavır aslında bütün din müntesipleri için geçerlidir; Hıristiyanlar, Yahudiler, Budistler, Hindular, Konfüçyan ahlâk öğretilerini takip edenler ve Müslümanlar..

Benim görebildiğim kadarıyla din müntesipleri arasında moderniteye ilk teslim olan kesim Hıristiyan kültür havzasından çıkmıştır. Bunda modernitenin anvatınının Avrupa olması etkili olmuş olabilir ama asıl önemli sebep bizce farklıdır.

Hıristiyanlığın epey bir kavgadan sonra modernite karşısında teslim olmasının asıl sebebi, bu dinin tahrif edilmiş tabiatıdır. Ferisi Yahudi Aziz Paul’un muvahhid İseviliğe Roma putperestliğini nasıl enjekte ettiğine ve sonrasında yaşananlara bakmak gerekir. Daha açık bir ifade ile; Hıristiyanlığın Roma’yla temasında, Romalıları Hıristiyanlaştırarak iktidar arzulayan Hıristiyanlarla sütünları sallanmaya başlamış Roma İmparatorluğu’nu korumak isteyen Roma elitlerinin işbirliğinin icat ettiği genetik yapısı değiştirilmiş yeni Hıristiyanlığa bakmak gerekir.

Bu sebeple Roma’nın Hıristiyanlaştığı varsayımı pek doğru sayılmaz. Romalıların Hıristiyanlaşmasından ziyade Hıristiyanlık Romalılaştı. Putperest Roma kültürü, “teslis” gibi, kendisini Hıristiyan doktrinlerin içine yerleştirdi.

Bu süreçte din adamları Hz. İsa’nın (as) tebliğiyle kadim Yunan felsefesi arasında; skolastik ortaçağ dünya görüşü dediğimiz bir sentez meydana getirdiler. Bu sentez inanç ve bilgiyi kilise doktrini ve Aristo’nun görüşleriyle uyuşturma esasına dayalıydı.
Modernitenin temelini oluşturan ronesans ve arkasından aydınlanma hareketi yeni bilimsel keşiflerle örtüşmeyen bu skolastik düşünceyi yıkarak ameli fikri ve bilimsel faaliyetleri dinden bağımsızlaştırarak moderniteyi varettiler.

Modernite bu felsefeyi yıkınca Hıristiyanlık da bu yeni duruma ayak uydurmak üzere yeniden revize edildi. Bu da ikinci büyük tahrifti.

Hıristiyanlık doktrinleri yeni ilahiyatçılar tarafından “dehellenization”; yani moderniteyle uyuşmayan skolastik doktrinlerden ayıklandı ve içine laiklik enjenkte edildi. Hıristiyanlığa yapılan bu müdahale; kutsal metinlerin tercümesi ve metinlerin modern metodolojiyle yeniden yorumlanması üzerinden başarıldı. Ve bu süreç hâlâ devam etmektedir.
Eskiden beri Katolik Kilise’nin eşcinselliğe ve eşcinsel evliliğe karşı dik duruşunu yeni Papa’nın esnetmeye başlaması da böylesi bir revizyonun parçasıdır.

Modernite karşısında diğer din müntesipleri de önemli ölçüde teslim bayrağını çektiler. Ancak bu teslimiyete en fazla direnenler de Müslümanlar oldular. Bu anlaşılmadan Müslüman coğrafyada yaşananlar da, Batı’nın genelde Ortadoğu’da, özelde de Mısır’daki ikircikli duruşu da anlaşılamaz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi