İki resim var. Biri gerçek: Esed’in tanklarına PYD bayrakları çekilmiş, saf halinde geçit yapıyorlar!

Beşşar Esed’in Türkiye düşmanlığı Türkiye sınırında böyle müşahhaslaşıyor. Böylece, Rojava devriminin aslında Esedik sahte bir devrim olduğu ortaya çıkıyor. Ha Eset ha PYD!
İkinci resim: Bir kadın, bir anne.. tarifsiz acılar içinde beş çocuğun başında ağlıyor...
Bu ikinci resmin de “Rojava resmi” olduğuna bizi inandırmaya çalışıyorlar. Birinci resim, şüphesiz hakikat. İkinci resim ise, tam bir sahtekârlık! Ahlâksızlığın en had safhası...
Resim Hakkari’de “Rojava’ya destek” gösterisinde taşınmış… 
“Rojava’da katliam var, ey Kürtler ne duruyorsunuz?” makamında. 
Gerçekten, değil Kürtlerin, bütün insan soyunun isyan etmesi gereken bir resim bu… Al silahı eline, düş Rojava yoluna!
Tam da biz böyle bir hissiyat içindeyken, hemi de “Kürt” bir yazar resmin foyasını ortaya dökmesin mi?
Meğer ki neymiş?
Bundan tam 40 sene önce Erzurum-Kars yöresinde bir deprem vuku bulmuş... İnsanca zayiatın da olduğu bir deprem. Orada Mustafa Bozdemir isimli bir foto muhabiri bir resim çekmiş... Bir deprem resmi. Bütün etnik çağrışımlar üstünde, insanlık resmi. İşte bu resim o resim!
Acılı annenin ve ölmüş çocukların bulunduğu karede, bütün insanlık tarihinin hüznünü, acısını, kırılışını okuyabilirsiniz. İnsan bu resimde asla etnik bir hissiyat aramaz. Arayan alçağın en çukurudur!
Bu resim fotoğrafçısına “dünya basın fotoğraf ödülü” kazandırmış.
Ödüllük bir fotoğraf, 40 yıl sonra ödüllük bir etnik yalancılığa âlet edilmiş. 
Nedir maksat?
Kürtleri üretilen “öteki”ne düşman etmek. Kim “öteki”? Türkiye’de Türk, Suriye’de Arap, Türkmen...
Bir arada yaşayan unsurları ayrıştırmak, bundan etnik haz almak. İktidar alanı açmak! Elbette bu da bir “insanî” durum!
Fakat bu durum; nasıl durumlarla bizi karşı karşıya bırakır?
Kürtlerin mutluluğu eğer bir arada yaşadıkları Türklerin veya Arapların felaketi üzerine kuruluysa, Türkler ve Arapların aksini düşünmesinin önüne kim geçebilir? Böyle bir savaşı tahrik eden tarih önünde, insanlık önünde mes’uldür. 
Bu apaçık şeytanî bir durum!
Türkiye’nin Suriye’de hatırı sayılır bir Türkmen nüfus bulunmasına rağmen Türkmenler üzerinden bir siyaset sürdürdüğüne dair bir bilgiye sahip değiliz. Böyle bir şey olsa idi, bütün dünya anında yüzümüze çarpardı zaten. 
Zamanımızın dünya siyaseti, Kürtleri kullanmak üzerine kurulmuş. İran, Irak, Türkiye, Suriye... Durum değişmiyor. O yüzden sömürgecilerin biri bırakıyor, diğeri öpüyor Kürtleri...
Aklı başında, insanlık hasletleri yüksek Kürtler durum muhakemesi yapıyorlar. Bu fotoğraftaki sahtekârlığı açıklayan Orhan Miroğlu gibi. Elbette etniklik virüsü girdiği bünyeyi ateşler içinde bırakıyor. Bedeni tahrib ettiği gibi, beyni de allak bullak ediyor. Sağlıklı düşünmeyi imkânsız kılıyor.
Şunu görmek zorundayız: Rojava eşittir tatava!
“Tatava”ya değil, gerçeğe itibar edelim. Etnik akıldışılığı lânetleyelim!