Eli Kanlı Cunta Kanla Besleniyor
Mısır’da silahın gücünü kullanarak gayri meşru yoldan siyasi yönetimi gasp eden ve meşru yönetimi mahkûm etmeye kalkışan cuntanın bir işgal gücünden farkının olmadığını yaşanan son olaylar da bütün açıklığıyla gösterdi. Halkın darbeyi onaylamayarak meşru yönetimin dönmesi için tamamen sivil yollarla sürdürdüğü direnişi bastırabilmek için günlerden beri tekrarladığı tehditlerinde ciddi olduğunu göstermek için yeniden korkunç katliamlar gerçekleştirdi. Öyle ki krallar döneminde ülkeyi sömürgeleştiren İngiliz ordusu ve 1967 Haziran Savaşı’nda Sina’yı işgal eden siyonist işgal ordusu bile benzerini yapmamıştı.
Suriye'de Baas diktasının mübarek bayram günlerinde ülkeyi kan gölüne çeviren ve üç yüzden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan saldırılarının da Mısır cuntasının bu derece cüretkâr davranmasında payı var. Bu da İslam coğrafyasının “yerli” görünen ama gerçekte uluslararası emperyalizmin veya bölgesel güçlerin çıkarlarına hizmet eden, kendi halklarıyla ise savaş halindeki askerî güçler tarafından işgal edildiğini gösteren ibret verici bir durumdur.
Tabii ABD'nin ve bölgedeki dikta rejimlerinin açık desteği, AB’nin de bu desteği halkın taleplerini de tümüyle göz ardı etmiyormuş gibi görünürken, askeri yönetimi normalleştirmeyi amaçlayan bir politika izleyerek göstermesi de cuntanın bileğini güçlendiren en önemli etken oldu.
Cuntanın daha önce benzer tehditlerinin arkasından korkunç katliamlar gerçekleştirmiş olması sebebiyle son tehditlerinin arkasından da böyle bir katliama neden olacak müdahalede bulunması ihtimali gelişmelerle ilgili yorumlarda dile getiriliyordu. Dolayısıyla cuntanın bütün tehditlerine rağmen gösterileri kararlılıkla sürdürenlerin bu ihtimali göz önünde bulundurarak böyle bir kararlılık sergilediklerini tahmin ediyoruz. Tabii onların böyle bir ihtimali göz önünde bulundurmaları, cuntaya ve diktanın yeniden hakim kılınmasını amaçlayan dayatmalara sivil direnişle karşı çıkanların hunharca katledilmesini normalleştirmez. Direnenlerin böyle bir müdahale ihtimaline rağmen cuntanın çekilmesi taleplerinde ısrarlı olduklarını ortaya koyar. Bu da tüm tehditlere ve zorlamalara rağmen halkın cuntayı onaylamadığını ve onaylamak istemediğini yani meşrulaştırmadığını gösterir.
Halkın kesinlikle şiddete başvurmamasına ve tamamen sivil direnişi tercih etmesine rağmen cuntanın silahın gücüne başvurması üstelik herhangi bir hukuki ve ahlâki sınır tanımayan korkunç katliam gerçekleştirmesi ise halk desteğinden tamamen yoksun olduğunu gösterir. Cunta bu yolla meşru olmayan metotla ele geçirdiği siyasi tahakkümünü silahın gücüyle ve şiddete başvurmak suretiyle halka kabul ettirmek, halkı bu sultayı, tahakkümü kabul etmeye, diktaya boyun eğmeye zorlamak istiyor.
Cuntanın şiddet ve silah yoluyla hakimiyetini koruma çabası gayri meşru olduğunun belgesidir. Çünkü siyasi iktidarı gasp etmesi tüm hukuk nizamlarının reddettiği gayri meşru bir yöntemle olduğu gibi onu elinde tutmaya çalışması da yine gayri meşru yöntemlerle oluyor. Kanlı bir darbeyle siyasi hâkimiyeti ele geçirdiği gibi yine bu hâkimiyetini sürdürmek için de kanla besleniyor.
Aslında halkın diktanın geri dönüşüne razı olması için şiddete başvuran cunta ve onun arkasında duran emperyalist güçler yahut bölgesel dikta rejimleri yanılgı içindedir. Çünkü direniş zaten söz konusu dikta rejiminin geri dönmemesi içindir ve yapılan tüm tehditlere, üstelik geçmişteki tehditlerin arkasından katliam tecrübelerinin yaşanmış olmasına rağmen meydanları boşaltılmaması konusunda ısrarlı davranılması kazanılan hakların ve özgürlüklerin geri verilmemesi içindir.
Biz direnen halkın tercihinin yine sivil mücadele olacağı ancak diktanın dönüşünü onaylamama konusundaki kararlılığından da geri dönmeyeceği kanaatindeyiz. Silahın, resmi terörün, zulmün ve herhangi bir ahlâki ölçü tanımayan şiddetin çözüm olabileceğini, halkı zalim diktanın geri dönüşünü kabullenmeye zorlayabileceğini düşünenler büyük bir yanılgı içindedirler. Sergilen vahşete rağmen ülke genelinde protestoların ve tepkilerin daha da yaygınlaşması ve katil cuntanın bazı önemli noktalarda kontrolü kaybetmeye başlaması da yanıldıklarını gösteriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.