Serdar Demirel

Serdar Demirel

Mısır’da Sünnetullah gâlip gelecektir

Mısır’da Sünnetullah gâlip gelecektir

Hükümetin Mısır halkının hür iradesini gasbeden darbecilere karşı dik duruşunu maslahat putu adına eleştiren, bu ahlâkî duruşu Türkiye’nin çıkarlarına aykırı bulan kesimlerin varlığı malûm.  

Ben, her fırsatı hükümeti itibarsızlaştırmak ve zayıflatmak için kullanan kimi ulusalcı seküler kalem sahiplerinin ve kanaat önderinin bu tarz tavırlar sergilemesini ahlâkî bulmasam da anlaşılır bulurum. Hükümetle hesaplaşırken prensip gözetmeyen, hedefe ulaşmak için her yolu meşru gören bu zihniyetin yabancısı değiliz çünkü.
Ama ya kimi dindar kesimlerin bu tarz imalarını nasıl anlayacağız? Mazlum halkların kanı ve gözyaşları, savunmasız kadın ve çocukların bedenleri üzerinden çıkar davası gütmenin, fiili ya da susarak katliama destek olmanın hükmünü Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in (sas) sözlerine arzetseler ne cevap alacaklarını bilmezler mi?  
İnsanın bunlara, “ABD’nin Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü ve İsrail müdafîsi John McCain kadar bile olamadınız” diyesi geliyor. McCain ne demişti, bir hatırlayalım: “Asıl çıkarlarımız değerlerimizin korunmasındadır”. Bu itirazıyla ABD’nin Mısır’a yaptığı askerî ve ekonomik yardımı neden bir an önce kesmesi gerektiğini gerekçelendirmişti.  
Allah’a ve ceza gününe inandığını söyleyen ve fakat toplumsal adâlet arayışında çıkarcı yaklaşımı önceleyenlerin hayata ve tarihin devinimine yön veren “Sünnetullah”a muttali olduklarını söylemek zor. Sünnetullah’a, yani Allah’ın (c.c) kâinata ve insan hayatına dair koyduğu sâbit kanunlara. O’nun varlık âlemiyle temasındaki âdetine..
Toplumların yükselmesi, büyük devletler ve medeniyetler inşa etmesinin değişmez kanunları olduğu gibi toplumların gerilemesinin, inşa ettikleri medeniyetlerin zayıflaması ve yıkılmasının da değişmez kanunları vardır. Bunların başında da adâlet gelir. Adâleti tesis edenler kalır, zayıflatanlar ve yıkanlar ise gider. Tarih bunun misalleriyle doludur.
“Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah’ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!” (Âl-i İmrân: 137) 
Birçok tefsirde Hz. Ali’ye nisbeten nakledilen; “El-mulku yebkâ maa’l kufrî ve lâ yabgâ maa zulmi” sözü, Kur’an’ın bu Sünnetullah’a dair hükmünü beyan eder. Bir diğer ifade ile Sünnetullah’ın beşerce ifadesidir bu. Yani  “Hâkimiyet / egemenlik / iktidar küfürle devam edebilir ama zulümle asla devam etmez”. Çünkü zulmün hâkim olduğu bir yerde istikrar değil kaos olur, adâleti tesis talepleri ise nihayetinde gâlip gelir. 
Bunların maslahat davaları da aslında doğru değildir. Çünkü maslahat dediğimiz şeyin evvelemirde Sünnetullah’a uyması gerekir. Kalıcı olan odur çünkü. Yani hem bu dünyada meşru hem de ahirette kalıcı olan maslahat, bizi Allah’a (c.c) yaklaştıran amellerdir.  
Allah’ın (c.c) her şeyi gördüğünü, bildiğini ve kontrol ettiğini, O’nun izni olmadan bir yaprağın dahi düşmediğini bilen insanların zulme rıza göstermeye davet etmesi hiçbir dünyalık çıkar argümanıyla meşrulaştırılamaz.
Tekrar altını çizelim; toplumsal değişim dönüşüm hadiseleri Sünnetullah’ın dışında değildir. Sünnetullah ise işleyiş meyanında aceleci değildir. Bu meyanda ülkeyi yöneten liderlerin duruşunun, ortaya koydukları ufkun halkın ve kanaat önderlerin ufkundan daha Sünnetullah’a uygun düşmesi ise yeni bir durumdur, üzerinde ciddi analizlerin yapılması gerekir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Serdar Demirel Arşivi