Bir şişgöbek terörist bırakıyor sazı, öteki alıyor....
Bunlar sazlanırken rahmetli Özay Gönlüm’ün
“Çöz de al Mıstafalii” türküsü zihnime hücum ediyor.
Dünyada böyle bir rezalet görülmüş değil!

Militanları 20’li yaşlarda dünyaya veda ediyor. Ya Mehmetçiğin kurşunlarına rastlıyorlar, ya da dağda çığın altında kalıyor, dereye yuvarlanıyor vesaire...

Ya bunlar? Bunlar bayağı besili.. Yanaklarından kan damlıyor. Sinekkaydı tıraşlar, jilet gibi gömlekler... Gençler öldükçe adamlar semirmiş vesselam!

Sonra da pişkin pişkin sazlarını nefreti makamında tıngırdatmaya başlıyorlar. Son defa bu manada Cemil’in bayığı olduk!

“Bilmem ne yürütme konseyi eş başkanı” Bayık, çekilmeyi durdurduklarını operasyon yapıldığı takdirde cevap vereceklerini açıklamış.

Ulan yapmazsan namertsin! Ver lan cevabını! Ver de görelim..
Sonrası?
Hamama giren terler!

AKP hükümeti “sahte” paketlerle halkı seçimlere kadar oyalamaya çalışıyormuş ve sorunu çözmek istemiyor ille de savaşmak istiyormuş! Buna karşı kendilerini savunacaklarmış! Çekilmeyi durduruyorlarmış. Eğer operasyon yaptıklarını görürlerse, bu operasyonlara karşı meşru savunma yapacaklarmış.

Tabii jubile zamanı çoktan gelip geçmiş, emekliliği kaç kere uzatılmış bu yüzden de yeni isimlerle yeni konseyler kurarak kendini oyalayan şişgöbek teröristlerde akıl mantık, tutarlılık aramak boşuna.

Mesele şu: Adamlar söz verdiler, fakat çekilme filan yok. Varsa da çok düşük seviyede. Bu da yetkililerce biliniyor. Sözünde durmayana ne denilir? Ben söylemeyeyim! Süreci böylece boşa çıkarıyorlar ya, bu sefer de hükümete nasıl çamur atarız diye debelenip duruyorlar.

Bu debelengeçlerin serdarı durumunda olan Bayık daha neler dememiş ki…
Beni en çok güldüren, bu ahlâk düşkününün ahlâktan bahsetmesi!

Savaşın daha da şiddetlendirilmesi halinde geri çekilen gruplar yeniden gönderilecekmiş. İsmi lâzım değil terör örgütü neden kurulmuş biliyor musunuz? İhanete ve teslimiyete karşı! Hiç kimse bunları teslim alamazmış. Kültürleri ve ahlâkları bu esaslar üzerine kurulmuş muş!

Şimdi bu şişgöbeğin dilinden duyunca ahlâk kelimesinden şüphe etmeye başladım!
Sonra bunların ahlâksızlığı ahlâk edindiklerini, şerefsizliği şeref addettiklerini hatırlayıverdim. Terör örgütü ihanete karşı kuruluyor, en başta Kürtlere ve ülkelerine, yani Türkiye’ye ihanet ediyor. Teslimiyetçiliğin dikalası bunlarda. En birinci teslim oldukları merkez Telaviv! İkincisi Esed’in Şam’ı.

Herkes şahit ki, Başbakan, hükümet büyük bir risk aldı. Bugüne kadar da sözünde durdu. Hatta şunu söyledi, “her şeye rağmen sözümüzde duracağız.” Bu neden söyleniyor? Adamların ahlâksızlığı aşikâr. Ahidleşme dürüst insanlarla yapılır. Adamlar yalan yiyor, yalan içiyor, sahtekârlık kusuyorlar. Esasen muhatap alınabilecek kalitede varlıklar değiller. Ne yapsın ki, hükümet, Türkiye’nin önünü açmak istiyor.
Çekildik çekiliyoruz yalanlarıyla biraz bir şeyler yaptılar. Bunu biraz da Kuzey Suriye için yaptılar. Orada Esed’in kulu olup, Hür Suriye ordusuna karşı savaşıyorlar. Esed’in ağır silahlarını, tanklarını PYD’ye armağan ettiğini unutmadık.

Peki şimdi bu nağmeler neden?
Suriye’de sıkıştılar. Derakap bağımsızlık ilan etmişlerdi ya. Sonra özerklik dediler! Biraz sonra da, yok efendim, işte mahalli yönetim filan demeye başladılar. Bunlardan çıkan sonuç şu: Suriye’de sert kayaya çarptılar. Bir müddet sonra sebeb-i hikmetleri olan işlerini sürdürmek için dönecekler Türkiye’ye…

Dönsünler bakalım! Dönecekleri varsa, görecekleri de vardır!