Kına mevsimi açıldı; müjdeler olsun!
Erken mi geç mi, bilemem, fakat kına tüketimine ivme kazandıran bir gelişme vuku buldu: İstanbul 2020 olimpiyatlarını kaybetti!
Bu aslında “Türkiye kaybetti” diye okunmalı. Başbakan daha ileri gidiyor. İşin içine bir buçuk milyarlık müslüman dünyasını da katıyor.
Bilmem ki, daha geniş düşünüp “olimpiyatlar kaybetti” diyebilir miyiz? 2020’de İstanbul’da olimpiyatların yapılması yeni bir tad, renk olabilirdi. Malûm Tokyo’da daha önce olimpiyat yapıldı…
Herneyse, şimdi manzaraya bakalım: Etekleri zil çalanlar, sevinçten göbek atanlar ve elbette kına yakanlar…
Size hak veriyorum: Türkiye’de olimpiyatların yapılması Tayyip’in bir zaferi olacaktı! Neden? Çünkü işi bu noktaya getirebilecek başka bir lider gelmedi bugüne kadar.
Onun zaferini nedense kendi mağlubiyetiniz gibi okuyorsunuz. Bunda haklı mısınız? Sanmam! Bakın bu raddede nasıl düşünülüyor: O kazanmasın da Türkiye batsın!
Şimdi kınaperverler bin dereden su getiriyorlar. Gezi’deki baskıdan kaybetti!
Yok, sadece o değil, dopingden öyle oldu!
Kılıçdaroğlu elbette daha uçuk olmalı. Ona göre savaş olan ülkede olimpiyat olmaz!
Hey yavrum hey!
Sen seçim kazanacaksın da, Türkiye’yi yöneteceksin ha!
Sana tavsiyem Ankara’yı bırak bunu Bağdat’ta dene! Belki Maliki sana koltuğunu ikram eder! Ya da Kahire’de! Sisi’nin koltuğu da fena durmuyor hani. Ne de olsa otuz yıllık tek parti diktasından kalma bir koltuk. Sizinkilerin daha önce ısıttıkları gibi.
En doğrusu sonuncusu olabilir: Şu sıralar bombardıman korkusuyla yatıp kalkan Esed’in Şam’ı!
Hadi yavrum Şam’a doğru Şam’a doğru
Koltuk açmış kollarını sana doğru!
Ben de aktüel bir gerekçe uydurayım ayak üstü.
Asıl sebep: Türkiye’de yeni başlayan alkol yasağı! Alkolün olmadığı yerde olimpiyat olur mu be!
Bunlar böyle laga luga ederken, elin gavuru bile insaflı konuşuyor.
The Times gazetesi Olimpiyat Oyunları seçimi öncesi, hafta içi yayımladığı bir başyazıda Olimpiyat Komitesi’nin oyunu İstanbul’dan yana kullanması tavsiyesinde bulunmuştu. Dün de yılın spor yorumcusu ve gazetenin spor sayfaları başyazarı Simon Barnes yazmış. Yazar, Tokyo’yu tebrik ediyor ancak İstanbul’un seçilmemesinden üzüntü duyduğunu yazıyor. “2008 Olimpiyatlarını Pekin’e verdiklerinde Çin’in insan hakları sicili konusunda bu kadar titiz değillerdi” diyor.
Bunların kinine küfrü inadı mı derlerdi?
İnatları inat, bundan şüphem yok.
Ya küfürleri?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.