Faruk Köse

Faruk Köse

Demokratikleşme paketinden ne çıkacak?

Demokratikleşme paketinden ne çıkacak?

Uzun süredir beklenen “demokratikleşme” paketi, Başbakan Erdoğan tarafından yarın, “demokrasi şehidi(!)” olarak takdim edilen Menderes’in ölüm yıldönümünde açıklanacak.

“Paket”e dair toplum büyük beklentiler içinde. Her “kesim”, her “mağdur”, her “mahrum” kişi veya kesim, “paketin içeriği”nden kendi durumuna dair birşeyler çıkmasını umuyor. Tabiî bu zamana kadar açıklanan “paket”lerde aradıklarını bulamayan “inanan-dindar” kesimin de, bu sefer es geçilmeyeceği beklentisi en üst düzeyde.
Paketin içeriğine dair detayları bilmiyoruz. Ancak AB Bakanı Egemen Bağış’ın şu ifadeleri, beklentileri daha da artırdı:
“Demokratikleşme paketimiz, sadece bu ülkede yaşayan Kürt kardeşlerimiz, ya da azınlık olan kardeşlerimiz için değil, Türkiye’de yaşayan her bireyin kendini daha demokratik bir ülkede yaşadığı hissine kapılacak adımların atıldığı bir manzume olarak hazırlanmaktadır. O paketten yaşanılan sıkıntıların giderilmesine yönelik önemli içerikler olacaktır.”
İnsanların “temel hak ve özgürlük-ler”ini tarihin en yıpranmış ve teorisinde sunduğu vaatlerin hiçbiri gerçekleşmeyen “demokrasi”ye dayandırmanın mahiyeti ve niteliği üzerinde durmayacağım. O başka bir konu. Ama madem ki böyle bir paket açıklanıyor ve o pakette “yaşanılan sıkıntıların giderilmesine yönelik önemli içerikler” olacak; o halde bu zamana kadar ihmal edilen “esas kitle/kesim”in yaşadığı sıkıntılara ilişkin birkaç hatırlatmada bulunalım; ki “kimse bunu talep etmedi” denilmesin ve eğer unutulmuşsa pakete dahil edilsin.
Acaba “Paket”ten “Laik-Kemalist İdeoloji Diktatörlüğü”ne son vererek ve toplumun “karar alma mekanizmaları”na “etkin katılım”ını sağlayarak “gerçek özgürlük”leri getirecek bir “siyasi-idari-hukuki reform” çıkacak mı? Halen uygulandığı şekliyle toplumun yöneticilerini seçme biçimi olan “sistemin/rejimin onay verdiği, nitelikleri belirlenmiş ve akredite edilmişler” arasından birini tercih etme uygulamasına son verilecak mi? İnsanlar, kendilerini sistemin/rejimin onay verdiği kadrolardan “sisteme/rejime göre” hangisinin yöneteceğini seçme yükümlülüğünden kurtulup, “neye göre ve nasıl yönetilecekleri”ni, “hangi sisteme/rejime göre yaşayacaklar”ını belirleyebilme yetkisine sahip olabilecekler mi? Eğer paketten böyle bir reform çıkmayacaksa, eğer bundan sonra da “Laik-Kemalist İdeoloji”nin çerçevesini çizdiği ve niteliklerini belirlediği bir “siyasi, idari ve hukuki sistem/rejim” içinde kalınacaksa, paket ölü doğmuş ve bu paketin millete vereceği bir şey yok demektir.
Acaba “Paket”ten Laik-Kemalist rejime sadık “tek-tip kadro” yetiştiren “Milli Eğitim Sistemi”ni ve “Eğitim Müfredatı”nı değiştiren; çocuklarımızın inançlı, milli ve manevi değerlerine bağlı, üretken ve özgür düşünceli bireyler olmalarını sağlayan bir değişiklik çıkacak mı? Çıkmazsa, paket işe yaramayacaktır; çünkü yapılan “iyileştirmeler”i anlayıp geliştirerek sürdürecek, ülkenin geleceğini emanet edeceğimiz “nitelikli nesil”den yoksun kalacağız demektir.
Acaba “Paket”ten “İslami Eğitim”e ve “İslami Eğitim Kurumları”na, hususen de “medreseler”e özgürlük çıkacak mı? “Ruhban Okulu”nun açılmaya çalışıldığı bir dönemde, “Laik sistem”in hiçbir kayıt ve baskısına tâbî olmaksızın medreseler ve dini eğitim presten kurtulacak mı? Eğer paketten “Medreselere özgürlük” çıkmayacaksa, önemli bir “kritik eşik” daha aşılamamış demektir.
Acaba “Paket”ten “başörtüsü”ne, “tesettür”e özgürlük çıkacak mı? “Müslüman” kızlar/kadınlar; hem “eğitim-öğretim”in her kademesinde/aşamasında, hem “iş/çalışma hayatı”nın her kesiminde/kademesinde, hem “kamu”da ve hem de “özel”de; hiçbir baskı, sınırlama, kısıtlama, engelleme, mahrumiyet ve hak ihlaline uğramadan, “kayıtsız ve şartsız” olarak “tesettür”e uygun olarak giyinebilecekler mi? Eğer “başörtüsüne/tesettüre özgürlük” çıkmayacaksa, bu paket bizim için ölü doğmuş demektir ve artık başka bir umut ve beklenti de kalmayacaktır.
Acaba “Paket”ten çıkanlar, müslümanların rejim tarafından gasp ve talan edilen “vakıf varlıkları”nın iadesini, Batı değerlerine kurban edilen “milli bilinç ve kültür”ünün değerini ve yerini bulmasını, “Devrim Yasaları”nın kaldırılabilmesini ve bu yasalarla dikte edilen “kimlik” ve “hayat biçimi”nin değiştirilebilmesini, milletin kendi asli “kimlik ve kişilik değerleri”ne uygun “yeni bir hayat biçimi”ne geçebilmesini ve daha pek çok lüzumlu şeyi sağlayabilecek mi?
Acaba “Paket” açıklanınca “dindar/inanan kesim”in “paketten pakete ertelenen umut ve beklentileri” son bulacak mı? Eğer bir erteleme daha olacaksa, artık kimseye hiçbir gerekçeyle hiçbir şeyi izah etmek mümkün olmayacaktır. Kanaatler “Demokrasi”nin müslümana göre bir şey olmadığı, “demokratik açılımlarla hiçbir hakkın elde edilemeyeceği” sonucuna varacaktır. Hele bir de bazı çevreleri hoşnut etme adına “ilave yükler” getiriliyorsa daha da vahim olacaktır.
Bu, “bizden” bildiğimiz kadroların artık “biz”den “avans” alamayacağı sonucunu doğurur. Bunun geri dönüşümü çok “sert ve hazin” olur. Yazık olur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi