APO’NUN GÖRÜŞMECİLERİ VE ERGENEKON
Yakalandığında her türlü iş birliğine hazır olduğunu söyleyen öcalan, gündeme dâhil olmak için elinden geleni yapıyor. Ergenekon operasyonu başladığından beri İmralı’dan seslenerek örgütle ilgili bildiklerinin olduğunu ima etmeye çalışıyor.
öcalan’ın gündemdeki hızlı değişmeler yüzünden gargaraya gelen sözleri ne kadar doğru bilemem ama eşkıya başının, çok önceden bazı karışık ilişkilerinin olduğu biliniyor… Zamanında, istihbaratçı Pilot Necati ile yola çıkan, MİT’in kullandığı adreslerde arzı endam eden birinin yolunun Ergenekon ile de kesişmesi mümkündür.
Apo, bir komutanın adını vererek, adamları olduğunu söyleyen bir grubun kendisini İmralı’da ziyaret ettiklerini söylüyor. Bu sözler, gündemi iyice karıştırmak için söylenmiş taktiksel sözler olabilir. Bunu ihtimal dışı tutmuyorum. Ama yıllardır İmralı’nın bazı gizli ziyaretçilerinin olduğu etrafta konuşulup duruyor.
Apo’nun gündemde kaybolan ve son derece vahim olan iddialarıyla ilgili olarak bir hatıramı nakletmekte fayda görüyorum.
Yaklaşık üç yıl önce bir güvenlik görevlisi İmralı’da görev yapan bir arkadaşının anlattıklarını naklederek, “Canımızı dişimize takıyoruz, ama kimin eli kimin cebinde belli değil diyerek” arkadaşından dinlediklerini büyük bir teessür ve şüphe duygusu içinde nakletmişti; “(…) arkadaşım bir süre İmralı’da görev yaptı. Anlattığına göre her taraf 24 saat kamerayla gözetleniyormuş... Zaman, zaman Ankara’dan, İstanbul’dan resmi görevliler geliyormuş… …Onlar gelince, kameralar, arıza yaptı diye tutanak tutulup devre dışı bırakılıyor, gelenler aralarına kimseyi almadan gidip Apo ile görüşüyorlarmış… Onlar çıktıktan sonra tekrar kameralar, tamir edildi diye zabıt tutulup, devreye sokuluyor, böylece gelenin gidenin kimliği gizli kalıyormuş…”
Güvenlik görevlisi arkadaşın anlattıkları bana çok çarpıcı gelmişti. O sıralar BBP, MKYK üyesiydim. Durumu BBP genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’na bildirip, bu bilginin doğruysa eğer kamuoyuyla paylaşılmasının doğru olacağını söyledim. Bir süre sonra, Yazıcıoğlu, bana dönerek, hukukçulara gerekli araştırmayı yaptırdığını, bunu ispat edemeyeceğimizi, dolayısıyla hukuki açıdan zor durumda kalabileceğimizi belirterek, şimdilik böyle bir açıklamanın doğru olmayacağını ifade etti.
Böylece Apo’nun gerçekten bazı gizli, derin ziyaretçilerinin olup olmadığını öğrenemedik. Şimdi, Apo, derin ziyaretçilerinin olduğunu, onlarla bir dönem görüşmeler yaptığını kendisi söylüyor. Türkiye’nin yıllarını heder eden, binlerce vatan çocuğunun ölümüne, yaralanmasına sebep olan, hayatı bu ülkenin kanını içmekle geçmiş bir örgüt lideriyle kameralar karartılarak ne görüşülür doğrusu merak ediyorum. Apo yakalandığında korku ve panik içinde etrafına bakınan, Anamda Türk, her türlü işbirliğine hazırım diyen, psikolojik olarak çözülmüş biriydi. Aradan birkaç ay geçince, rehabilitasyondan geçmiş gibi, başımıza yeniden ali kıran baş kesen, kesildi. Oturduğu yerden ele vermeye hazır olduğu örgütünü yeniden yönetmeye başladı. Avukatları vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyetini tehdit etmeye devam etti.
Apo’nun yakalandığı süreçteki durumu ile sonraki durumu arasında olağan dışı bazı gelişmelerin olduğu görülüyor. Bunun nasıl olduğu, dışarıdan bazı müdahalelerin bulunup bulunmadığını kimse bilmiyor. Yargılama aşamasında da Apo yeterince sorgulanmadı. Türkiye’deki ilişkileri ile uzantıları ortaya çıkarılamadı. Bülent Orakoğlu yıllardır, bu gerçeğe dikkat çekerek, TBMM’nin bir öcalan komisyonu kurarak Aponun tüm ilişkilerini araştırması gerektiğini söylüyor. Şimdi Apo da ama taktiksel ama başka bir sebeple “ziyaretçilerim var, ilgilenir misiniz” diye İmralı’dan avazı çıktığı kadar bağırıyor. Türkiye, PKK’nın işini bitirmek istiyorsa Apo’nun tüm iç bağlantılarını ortaya çıkarmak zorundadır. Bu bağlantılar deşifre edilmekçe PKK içeriden beslenerek kan dökmeye devam edecektir.
APO ile kim, niçin görüştü? Bu sorunun cevabı mutlaka verilmelidir.