Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ülkemizde bir kesim var ki, dine ait ne varsa büyük bir öfke duyuyorlar. Bu öfkenin mantığını bunca yıllık ömrüm boyunca tam olarak anlayabilmiş değilim. çünkü, bugün bir batı ya da doğu -dini bizimle aynı olmayan- herhangi bir ülkeye gitseniz ve gittiğiniz şehirde namaz vakti geldiğinde ister üniversite ister, kilise ister bir başka kurumun kapısını çalıp, namaz kılmak için izin isteseniz size hemen bir yer gösterirler, hiç de kendi ülkelerinde ve kendi mekanlarında sizin dini bir vazifenizi ifa etmenize karşı çıkmazlar. Bunu çeşitli ülkelerde bizzat yaşadığım hâlâ hayatta olan ağabeylerimden de dinledim. Ancak sıra bizim ülkemize gelince belli bir çevre namaz diyorsunuz zıplıyor, oruç diyorsunuz zıplıyor, kısacası din veya dini kavramları gündeme getirdiğinizde hemen ayağa kalkıyorlar.

ilköğretim ya da lise veya üniversitede öğrencilerden bir kısmı namaz kılmak için bir köşeyi kendilerine ibadethane haline getirseler hemen bu çevreler kıyameti koparıyor. Sözgelimi ilkokul ya da bir başka okulda ibadethane açılması gündeme gelecek olsa, bırakın açılmasını sadece bir teklif olarak tartışmaya açılsa bile bu çevreler hemen yaygarayı basıyorlar; "Din devletine gidişin altyapısı oluşturuluyor..."

Bu ne biçim mantıktır. Daha doğrusu bu insanlar din deyince akıl ve mantıklarını neden yitiriyorlar?

İster müslüman ister bir başka dinin mensubu olun, inancınız gereğini yerine getirmekle yükümlüsünüz. Dini kendi keyfinize göre eğip bükemez, eksiltip artıramazsınız. Din keyfe bağlı bir inanç sistemi değildir. Ancak, inanıp inanmamak size kalmış bir şey. Kimseyi inanmaya ya da inanmamaya zorlamayazsınız. Böyle olunca da inandım diyen ve inancının gereğini yerine getirmek isteyenin karşısına bir takım engeller çıkartamazsınız. Eğer, bu ülkede inanan insanlar inançlarının gereğini yerine getirmek için bazı çevrelerden izin almak zorunda kalacaksa o zaman bu ülkede inanan insanlar sığıntı durumuna düşer ki, buna da hiçbir gerekçe ile evet denemez.

İlkokullarda her dine mensup öğrenciler için ibadethane açmak teklifi daha düşünce halindeyken tepki görüyorsa tepki gösterenler kendilerine başka bir gerekçe bulmalıdırlar. Bu gerekçeleri kesinlikle böyle bir girişimin din devletine gidişin altyapısı olarak nitelendirilemez. Böyle bir gerekçeyle insanların inanç özgürlüğü engellenemez. Daha doğrusu temel insan hak ve hürriyetleri bir takım kişisel düşüncelerle iptal edilemez. Eğer, birileri inanmadıkları için din ve dince kutsal sayılan eylem ve değerlere karşı çıkıyorlarsa, inananların da inanmayanların isteklerine karşı çıkma hakları doğar. Bu ise o ülkede karmaşaya yolaçar. Kaynaşmayı, birlik ve beraberliği zedeler. Kısacası ülkeyi çatışma ortamına iter. Bundan inanan da inanmayan da zarar görür.

İşin doğrusu nedir?

İşin doğrusu inanan insanların inançlarını yaşamalarına karşı çıkmak değil, eğer birileri kendisi gibin inanmayan ve düşünmeyenleri kendileri gibi inanmaya ve düşünmeye zorluyorsa o zaman buna herkesin karşı çıkması gerekir. Bugün ülkemizde inananların kendileri gibi inanmayanları zorlaması söz konusu değil. Ancak, belli bir kesim var ki -bu kesim inanıyor mu inanmıyor mu pek bilemiyorum- bunlar her fırsatta inanan insanlarla adeta mücadele halindeler. Israrla kendileri gibi inanmalarını, kendileri gibi yaşamalarını istiyorlar. İyi de bu mümkün değil ki. Ben senin gibi düşünmüyor, senin gibi inanmıyorum ki senin gibi yaşayayım, senin peşinden gideyim. Kaldı ki bu da benim en temel hakkım. özgürlük denen şeyde bu değil mi? Eğer herkes aynı şeyleri düşünecek, aynı şekilde inanacak, aynı şekilde giyecekse özgürlük denen kavramın bir anlamı kalır mı?

Sanıyorum bu ülkede belli bir kesim özgürlüğü sadece kendisi için istiyor, herkesin özgürlüğünü de kendi safında olmasına bağlıyor.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi