Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Bu Defa 28 Şubatçılar Zorlamadan Değişim!

Bu Defa 28 Şubatçılar Zorlamadan Değişim!

Bab-ı Ali’de uzun süredir bir sessizlik hüküm sürüyor. Milliyet Gazetesi’nin Demirören Grubu’na satılmasının ve bir süre sonra Can Dündar’ın görevine son verilmesinin dışında pek kayda değer bir şey yoktu. Buna bir de TMSF’ye devredilen Akşam gazetesi ve Mehmet Ocaktan’ın genel yayın müdürlüğüne getirilmesi eklenebilir. Efendim bundan 1 yıl önce Rahmi Turan’ın kaptanlığında iddialı bir gazetenin yayın hayatına atılacağı bekleniyordu. Haberi bizzat Turan, Hulki Cevizoğlu’na “Ceviz Kabuğu” programında açıklamıştı. Söylediğine göre baskı makinaları gelmiş montajı yapılıyordu. Gördük ki dağ fare doğurdu ve gazete bir türlü yayın hayatına giremedi. Anlaşılan vazgeçildi.

Bugünlerde Bab-ı Ali’ye yeni bir rüzgar geldi. Türkiye Gazetesi rüzgarı. Genel Yayın Müdürü Nuh Albayrak’ın TGRT’nin başarılı programcısı Hadi Özışık’ın Basın Odası programında açıkladığına göre 3 ay hazırlık yapmışlar ve ardından da Türkiye’nin 43 yıllık çizgisinde bugün gördüğümüz değişikliğe gitmişler. Şimdi gerilere gidip Türkiye Gazetesi’nin bir fidandan çınar oluşunun kısa bir hikayesini yazacağım. Efendim benim gazeteciliğe amatör olarak başlama tarihim 1969. 1970’te de Türkiye yayın hayatına başlamış. 1973 yılında Konya’dan hukuk öğrenimi için İstanbul’a gelip, Lilli Gazete’ye kapak attığımızda aynı sokakta bir kaç bina ötemizde yine bizim gibi tipo baskı yayınlanan gariban bir gazete vardı. Vefakar dağıtıcıları her akşam kucakladıkları gazetelerini alır ve Milli Gazete’nin önünden satarak Sirkeci’deki vapur iskelelerine doğru koşarlardı. Bu gazete karakollara, berberlere ve uygun gördükleri yerlere de ücretsiz bırakılırdı. Maksat okuyucuyu alıştırmak. Gerçekten bu gazetenin temelinde samimiyet, fedakarlık, sabır vardı. Gazeteyi yayılayan Enver Ören Bey, güler yüzlü, sempatik bir insandı ve çalışanlarının gözünde bir patron değil, “Enver Abi” idi. Bazen biz de bu gazeteye gider bugün söylediklerime bizzat şahit olurduk. Sabırla fidanı büyüttü Enver Abi ve o günün en büyük gazetesi Kemal Ilıcak’ın Tercüman’ı batınca O’nun bıraktığı boşluğu dolduruverdi. Bu gazete Türkiye Gazetesi idi ve Ahmet Kabaklı, Ergun Göze gibi Tercüman’ın omurgasını oluşturan yazarları sayfalarına almıştı. Sonra Gürbüz Azak ve Ayhan Songar başta olmak üzere yeni yazarları cepheye sürdüler. Yalçın Özer de başyazılarını yazıyordu. Bir de Rahim Er, İsmail Kapan, Ahmet Sağır gibi camianın yetiştirdiği pek çok yazarları vardı. Sonra özel TV’ler başlayınca ilk muhafazakar kanallardan biri olarak TGRT kuruldu. Bu sıralarda artık tiraj 1 milyon 400 bini aşmış, Türkiye gazetesi bir takım ev eşyaları pazarlaması yapan dev bir pazarlama ağına sahip olmuştu.

Her gün Türkiye’nin nerede ise her sokağına bu elemanlar giriyor ve karınca gibi çalışıp merkeze birşeyler gönderiyorlardı. Halk onları sevmiş ve güvenmişti. Bu arada bu hızlı büyümenin ardından İhlas Finans kuruldu. O günlerde 28 Şubat fırtınası ortalığı kasıp kavuruyordu. Gazetenin sahibi Enver Ören Genelkurmay’da Çevik Bir ve 11 general tarafından tehdit edilmişti. Olaydan bir ay sonra haberim oldu. Dostum Mustafa Karahasanoğlu’na bu tehdit hikayesini anlattım, haber yapmasını istedim, bana inanmadı. Böylesine bir alçaklığa ihtimal verememişti. Yıllar sonra bu tehdit yanılmıyorsam Hürriyet gazetesinde manşetten yayınlandı. Generaller, o günlerde yeşil sermaye diye yaftaladıkları bazı kurumları çökertmek üzere harekete geçtiler. Türkiye gazetesi ve TGRT’de bu kıyımdan nasibini alacaktı. Ören’in hiç bir yasadışı örgütle ilişkisi olmamıştı, ama Kur’an kurslarına, İmam Hatip’lere yardım yapardı. Ben 1992 yılında Üsküdar İmam Hatip Lisesi’nde Okul Aile Birliği Başkanı iken Esat Paşa İmam Hatibi yapmaya başlamıştık ve 5 katlı dev binanın yapımında Enver Ören ve Ülker’in sahibi Sabri Ülker’in büyük maddi desteğini görmüştük. Rabbim ikisini de rahmeti ile yarlığasın. Generallerin hışmından TGRT’yi esas rotasından çıkararak kurtardı sayın Ören. Seda Sayan’ların filan TGRT’ye doluşu bu dönemdedir. Kenan Evren’in basın danışmanı Ali Baransel’de TGRT’ye genel yayın yönetmeni olmuştu. Genaraller işi sıkı tutuyorlardı. Bu arada İhlas Finans bir tsunamiye yakalanıp battı ve İhlas Yayın Grubu’nda da sıkıntılar başladı. Türkiye Gazetesi de bunlardan nasibini aldı. Tirajı eski ihtişamlı günlerine göre çok düşmüştü. Bugün Çırağan Sarayı’nda yaptığı görkemli bir tantıım toplantısı le bir döneme giriyor gazete. Mizanpajını değiştiriyor ve yeni yazarlarla yayın politikasında yeni bir çizgi belirliyor. Deniz Ülke Arıboğan, Melih Altınok, Alper Görmüş, Yıldıray Oğur, Burcu Çetinkaya, Ceren Kenar gibi daha çok sol duyarlılıkları olan 6 yeni kalemi bünyesine alıyor. Sayın Albayrak, bu hamleyi Basın Odası’nda anlatırken oldukça heyecanlı ve sonucu da merak ediyor şüphesiz. Albayrak, böyle bir evliliğin ilk defa denendiğini söylüyor. Oysa uzaklara gitmeye lüzum yok, daha yakınlarda bunun pek çok örneğini unutuveriyor. Alın size Yeni Şafak; Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, geçelim Zaman gazetesine orada da Hilmi Yavuz, Şahin Alpay, Etyen Mahçupyan, Bugün gazetesinde Gülay Göktürk, yani bu tür evlilikler ilk defa Türkiye gazetesinde olmuyor. Bir de gazetenin televizyonlar için hazırlanan reklamını çok tuhaf bulduğumu söylemeliyim. İzleyicinin anlamaması için elden gelen gayret gösterilmiş. Allah bilir bu reklama etek dolusu da para vermişlerdir. Albayrak’ın bir başka sancısı da programın devamında ortaya çıkıyor:

- Sayın Başbakan bizim hiç bir yazarımızı Akil Adam olarak almadı.

Biz de Akil insanlardan transfer ettik demeye getiriyor sayın Albayrak. Sonra da itiraf ediyor bir gerçeği. Biz, kendi yazarlarımıza hep bir daire çizdik, sınırladık. Öyle ya, kendi yazarlarına açmadıkları TGRT ekranlarını Taraf gazetesi yazarı Melih Altınok’a açıp, onu parlatmışlardı. Ne hikmettir bilinmez evin danası bir türlü öküz olmuyor. İslami çizgide yayın yapan bir gazetedeki yazar dostuma iki yıl önce sormuştum:

- Ne ücret alıyorsun?

- 750 TL.

İnanmadım, yemin etti. Aynı dönemde başka mahalleden gelen bir yazara 15.000 TL ödüyorlardı. Bu haksızlığı içime sindiremedim bir türlü. Türkiye gazetesinin böyle bir haksızlığı yapacağını sanmıyorum.

Ne diyelim, dileriz ki başarılı olsunlar...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi