Gelecek senenin Nobel Barış Ödülü’nü açıklıyorum!
“Nobel” herkesin malûmu olduğu üzere bir “savaş” ödülüdür!
Malûm olan, Alfred Nobel’in patlayıcı tarihinde devrim olan TNT’yi, yani dinamiti keşfetmesidir.
Dinamitten önce “kara barut” vardı. Dinamitin keşfiyle o masum kaldı!
1866’da İsveçli Nobel dinamiti icad etti ve ertesi yıl ihtira beratını aldı. Alfred, buluşunu “Nobel’in Emniyetli Patlayıcı Tozu” adıyla piyasaya sürdü. Barut ve nitrogliserinin pabucu böylece dama atıldı. Patent haklarını çok iyi koruyan Nobel, TNT’yi izinsiz imal edenlerin fabrikalarını kapattırdı. Böylece, sayısız insanın ölümüne yol açan patlayıcısı sayesinde büyük bir servet sahibi oldu.
Savaş sektörünün Karun’u, kazandığı paraların bir kısmı ile Nobel ödülünü ihdas etti… Bu ödüllerden biri de “barış” ödülü… Kimlere verildiğini duysanız küçük diliniz boğazınıza kaçar!
Mesela, ABD’nin meşhur hariciye vekili Henri Kisincır… Başkan Bil Klintin’in yardımcısı Al Gore… Yardımcılardan sonra başkanlar geliyor tabii: Cimi Karter ve nihayet Obama!
ABD ve “barış”! Bu iki kelimenin bir araya gelmesi sizi dehşete düşürmüyor mu? Eğer şaşırmadıysanız, ABD ile daima bir arada zikredilen başka bir devletin terörist geçmişli yöneticilerini de sıralayalım. (Onların ne kadar “barışçıl” liderler olduğunu bilmeyen beri gelsin!)
Mesela, Menaham Begin…1978’de barış ödülü aldı. Hem de Enver Sedat’la ortak! İsrail İşgal ettiği Sina’yı Mısır’a bırakmak lütfunda bulunuyor, Sedat kabul ediyor. Neyi? Korsan terörist devleti İsrail’i tanımayı. Elbette İsrail’i meşrulaştıran bir Arap lideri ödülü alır!
Begin esasında bir gizli terör örgütü üyesi. Elinde kimbilir kaç müslümanın kan izi var. Aşırı sağcı Likud partisinin kurucusu… Eski teröristleri kırpıp başbakan, cumhurbaşkanı filan yapmak, İsrail’in mutad işi!
İşte İzak Rabin… Onun geçmişi de Begin’den farklı değil. İzak’la Şimon birlikte almışlar “barış ödülü”nü!
“Şimon da kim?” demeyin. Hani Tayyip Erdoğan’ın “Van minüt” azarına maruz kalan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez!
Bu ikili ile bir isim daha var ki, onların hatırına listeye girmiştir: Yaser Arafat. Enver Sedat da, Yaser Arafat da İsrail’in meşruluğunun tanınması için barış ödülüne lâyık görülüyorlar.
Yoksa, Nobel’in Mısır’da, Filistin’de ne işi var?
Hafızası kuvvetli olan okuyucularımız hatırlayacaklardır. 12 Ağustos tarihli yazımızı. Şöyle bir zihninizi harekete geçirin, hiç olmazsa başlığını hatırlayın: “Nobel’in barış ödülü Esed’e mi, Sisi’ye mi verilecek?”
O zaman bu yazımızın nasıl karşılandığını pek hatırlamıyorum. “Bazıları”: “Yine salladı” veya “savurtturdu” yahud da “işkenbe-i kübradan attı” demiş olabilir.
Geçenlerde Nobel barış ödülünün kime verildiği açıklandı. Hadi barış ödülünün tahlilini yapalım. Kime verildi bu ödül?
Suriye’deki çalışmaları sebebiyle Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı (OPCW)’na…
Bu ne demek?
Eli kanlı Şam kasabı Esed’in yüksek müsadeleriyle çalışan bir kurumun barışı sağlamak iddiasıyla ödüllendirilmesi demek.
Ödülün kirli yönünü örtbas etmek için, Türkiye’de kodlanan haberlerde bu kuruluşun genel müdürlüğünü bir Türk’ün, Büyükelçi Ahmet Üzümcü’nün yaptığı duyuruldu.
Bu ödül defolu, özürlü, şaibeli… bir ödül!
Eğer Esed izin vermese bu ödülü bu kuruluşun alma ihtimali yok. Esed müsade etti, asıl fail o. Dolayısıyla ödülün asıl sahibi Beşşar Esed!
Biz bunu yazmıştık!
Hem de 12 Ağustos'ta!
İsrail’in yüksek çıkarları ve geleneksel Türk düşmanlığı, daha kimlere ne ödüller verdirecek.
Bu sene doğrudan Esed’e veremediler. Ya gelecek sene?
Hazırlıklı olun!
Esed’e, Sisi’ye veya Türkiye’yi daha fazla rahatsız edecek birine…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.