Yener Dönmez

Yener Dönmez

Cemil Çiçek’e düşen görev

Cemil Çiçek’e düşen görev

TBMM Başkanları’nın birincil görevi Meclis’in saygınlığını korumak ve yükseltmektir.

Meclis ne kadar saygın olursa demokrasi o kadar güçlenir, halkın ülkesine güveni artar.
Meclis’in tüzel kişilik olarak saygınlığı için geçerli olduğu gibi, tek tek milletvekilleri için de bu durum geçerlidir.

Testinin içinde ne varsa dışına o sızar.

Meclis’in itibarını zedeleyen tek şey kavga görüntüleri ve küfürleşmeler değildir.
Etik ve hukuki konular bunların çok önündedir.

Meclis Başkanı, milletvekillerinin tutuklu olmasını bir sorun kabul edip, bunun çözümü için hem mevcut sistem içinde çözümler aramakta hem de anayasal değişikliklerde bunun zeminini aramaktadır.

Meclis’in saygınlığı ve itibarıyla ilgili sorun milletvekillerinin fiilen hapiste olmasının ötesindedir.

Asıl sorun “darbe” ve “terör” suçlarından mahkum olmuş ya da yargılanmakta olan kişilerin TBMM’nin çatısı altında oluşudur.

Meclis Başkanı, “saygınlık” denilen olguyu önce siyasi partilere anlatmalıdır. PKK terör örgütü adına eylem yapan, suçüstü yakalanan kişilerin milletvekili adayı yapılmasının Meclis’in saygınlığını zedeleyeceği anlatılmalıdır ilgili partilerin yöneticilerine.
Ergenekon ve Balyoz gibi seçilmiş hükümeti darbe yoluyla devirme suçlamasıyla yargılanan insanların milletvekili adayı yapılıp seçtirilmesi de aynı şekilde.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “terör” ve “darbe” suçlamasıyla yargılanan ve haklarındaki cezaları kesinleşen milletvekillerini dışarı çıkartmak için formüller üreteceğine, çözümü farklı yerlerde aramalıdır.

Mesele Meclis’in itibarını korumaksa, siyasi partilere sanık ve hükümlü pozisyonundaki bu kişilerin milletvekilliğinden feragat etmeleri istenmelidir. Meclis’in saygınlığını korumanın yegana yolu budur ve siyasi partilerden bu istenmeli, Meclis Başkanı da bizzat devreye girmelidir.

Herhangi gelişmiş bir demokraside “terör” suçuyla yargılanan ya da hüküm giyenlerin milletvekili olmasına ve vekil olarak kalmasına o Meclis’i yöneten irade sessiz kalamaz, kalmaz.

Hukuku sağından solundan delme formülleri ve dokunulmazlığın alanını daha da genişletme çabaları Meclis’e saygınlık getirmez.

Aksine Meclis’i her türlü suçtan korunma merkezi haline getirir.

Örnek verecek olursak;

Sıradan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan herkes çalışma hayatı boyunca ödediği prim miktarı neyse onun karşılığı düzeyinde emekli maaşı almaktadır. Çok prim ödediyse emekli maaşı yükselmekte, az prim ödediyse düşmektedir.

Oysa milletvekillerine ayrıcalık tanınmış ve prim miktarına bakılmaksızın emekli maaşları Cumhurbaşkanı’nın maaşına endekslenerek Türkiye standartlarının çok üstünde bir rakama yükseltilmiştir.

Yani herkese geçerli olan “primin kadar emekli maaşı alırsın” kıstası vekillere uygulanmamaktadır.

Aynı şekilde, “terör” ve “darbe” suçlarından paşa ya da maşa olmasına bakılmaksızın hüküm alanlar ya da sanıklar cezaevine konulurken vekillere istisna tanımak, eşitlik ilkesine de insan haklarına da adalet duygusuna da terstir.

Kürsü dokunulmazlığının korunması için dokunulmazlık sınırlarının belli suçları kapsaması ülkenin işleyişi açısından sorun teşekkül etmez ve gereklidir.

Ama PKK saflarında adam öldüren, cuntacılarla bir olup darbe zemini oluşturan, hükümeti devirme operasyonlarına girişenler için bu geçerli olamaz.

Meclis Başkanı bence enerjisini siyasi partileri Meclis’in saygınlığını korumak için bu tür kişileri siyaset dışına itmeye ikna için harcamalıdır.

PKK’lıları ve Darbecileri Meclis’e doldurmak, Meclis’in itibarını yükseltmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yener Dönmez Arşivi