Dershaneler kapatılamaz mı?
Günlerdir mevzu bana bakıyor, ben ona!
“Günlerdir” dedim, hayır aylardır. Türkiye’nin üzerinde fikir yürütülmesi gereken konularından biri dershaneler...
Hani sağdan soldan sorulmasa, “neden topa girmiyorsun” denilmese, pek dert etmeyeceğim. Mevzu hassas. Büyük bir sektör var. Dershanelerden geçimini sağlayan belki yüzbin insan var. Bir de tabii dershaneleri ile iştihar etmiş “cemaat” var...
Türkiye’nin “maarif”ten “eğitim”e dönen sistemi, “dershane” diye bir alternatif yapı üretti. Bu ne hacının işi ne hocanın! Eğer eğitim maarifleştirilemezse, bu iki sistem birbirinin mütemmim cüzü... Yani olmazsa olmazı!
Şimdi Türkiye gibi liberal, demokratik sistemi seçmiş bir ülkede dershaneler kapanır mı?
Elbette kapanır. Hem de bal gibi kapanır!
Bunun iki kere iki dört gibi kesin bir çözümü var aslında. Siz okulları öylesine güçlendireceksiniz ki, hiç kimse çocuğunu dershaneye göndermek ihtiyacı hissetmeyecek.
Bunun bir hayli şartı var elbette.
Birincisi ve en önemlisi maarif ıslahı...
Bu eğitim sistemi böyle sürdükçe dershaneler resmen kapansa bile fiilen devam eder.
Sistem değişikliğinin lâfı ediliyor da, ortada görünür bir proje, program yok. (Belki var da, biz bilmiyoruz.) On küsur yılın Millî Eğitim bakanları büyük iddialarla koltuklarına oturdular, fakat günü kurtarmaktan öteye bir şey yapamadılar.
Şimdi itirazlar yükselecek: “Ne demek bir şey yapamadılar, Bakanlığın kanununu bile değiştirdik! 4 artı 4 artı 4 yaptık. İmam hatiplerin önünü açtık! Siyer ve Kur’an dersleri koyduk!” Vs. vs. diyecekler.
Haklısınız. Daha önce yapılamayan önemli işler yapıldı. Fakat bu sistem değişikliği değil ki. Köklü bir yapı değişikliği yok ki. Eğitim sistemi böylece “maarif” olmaz ki!
Bozuk bünyeye “pansuman” tedbirler bunlar. Hepsi geçici çözüm.
Sistem gerçekten değiştiğinde bugünkü imam hatip liselerine ihtiyaç kalmaz. Sadece din öğretimi yapan yeni orta öğretim kurumları açılabilir. Orta öğretim müfredatı öyle yapılmalı ki, din ve ahlâk öğretimi bütün öğrencilerin terbiye temelini teşkil etmeli. Bu sağlandığında, palyatif tedbirlere ihtiyaç olmaz.
Öğretim sistemi değişikliği yanında, öğretmenlerin konumunu ve durumu da değiştirilmeli. Nerde eski muallimler? Öğretmenlerin durumu sözkonusu olduğunda, ilk akla gelen tayin ve ücret. Bütün çözüm bu iki kelimeye bindirilmiş durumda.
Öğretmenlerin iyi para kazanması sanki meseleyi halledecek gibi. Yok böyle bir şey!
Bizim hocalarımızla bugünün öğretmenlerini kıyaslıyorum da, bütün arızalarına rağmen 30-40 yıl önce öğretmenlerin daha mesleklerinin hakkını verdiğini düşünüyorum. İdealist öğretmen parmakla sayılacak kadar azaldı.
Sözü uzatmayalım: Bir maarif reformu yapmak lâzım. Bu birinci şart. Öğretmenlere muallimlik hasletleri kazandırmak lâzım. Bunları yaparsak, dershaneler kendiliğinden kapanır veya asgariye iner.
Dostlar gücenmesin: Bunları yapmadıktan sonra dershane kapatmak lâfta kalmaya mahkûmdur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.