Aşır Aşır Kur’ân Dersleri
28 Ekim Pazartesi akşamından başlayarak, inşaallah, İstanbul’un 4 ayrı merkezinde “Aşır Aşır Kur’ân Dersleri”mize başlıyoruz. Bilindiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in 10 âyetlik bölümler halinde (aşır aşır) okunup öğrenilmesi ve hayata aktarılması, ashâb-ı kiramın Kur’ân tedrisatının başlıca yöntemi idi. Ashâb-ı kiramın da (r.anhüm), bu metodu Peygamber Efendimizden (s) öğrendiklerine kuşku yoktur.
Bizim “Aşır Aşır Kur’ân Dersleri” adını verdiğimiz bu metodu iyi kavramak için, TDV İslâm Ansiklopedisi’nin “Aşr-ı Şerif” maddesinde yer alan bilgilere, bazı kısaltmalarla yer verelim:
“Aşr: Arapça’da ‘on’ demektir. Kur’ân’ı öğrenme ve ezberleme çalışmasının onar âyetlik bölümler halinde yürütülmesiyle ilgili ilk uygulamanın Hz. Peygamber (s) tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin Hz. Osman, Abdullah b. Mes’ûd ve Übey b. Kâ’b’dan rivayet ettiği bir hadise göre Hz. Peygamber (s) bu sahabelere âyetleri onar onar öğretmiş, sadece okumayı değil bu on âyetteki hükümleri de öğrenmedikçe diğer on âyetlik bölüme geçmelerine izin vermemiştir (bk. Taberî, 1, 80; İbn Mücâhid, s. 69; Zehebî, 1, 490). Kur’ân’dan on âyet okumanın veya ezberlemenin faziletine dair hadisler de vardır. Geceleri on âyet okuyanın gafillerden sayılmayacağı (bk. Dârimî, Fezâ’ilü’l-Kur’ân, 25; Ebû Dâvûd, Salât, 326), Kehf sûresinin başından on âyet ezberleyenin deccâl’den korunacağı (bk. Müsned, V, 196; VI, 449-450; Müslim, Müsâfirîn, 257; Ebû Dâvûd, Melâhim, 14) bu hadislerde işaret edilen hususlar arasındadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in bir gece yarısı namaz için kalkıp önce Âl-i İmrân suresinin son on âyetini okuduğu da rivayet edilmiştir (bk. el-Muvatta’, Salâtü’l-leyl, 11; Buhârî, Vudû’, 36). Muhtemelen bu fiilî ve kavlî sünnete uymak için mushaf yazımında sureler onar âyetlik bölümlere ayrılmış, buna ta’şîr denmiştir. Ta’şîre işaret etmek üzere de her on âyetlik bölümün sonuna aşr kelimesinin ilk harfi olan “ayın” konmuş, böylece bu harf bir aşrın bittiğini ve yeni bir aşrın başladığını gösteren bir işaret olmuştur. Bazı mushaflarda ise ayın harfi yerine veya ayınla birlikte aşır gülleri ve hatta değişik renkte âyet gülleri kullanılmıştır. Ashab ve tabiînin ileri gelenlerinden bazılarının konu üzerinde görüş belirttiklerini bildiren rivayetlere bakılırsa (bk. Dânî, s. 3, 14-15), ta’şîrle ilgili ilk denemelerin daha sahabeler hayatta iken başladığı anlaşılır...
Ta’şîri gösteren “ayın” harfinin mushaf yazımında yaygın hale gelmediği, bir kıssa veya konunun bitip yenisinin başladığını belirtmek ve hatimle namaz kıldıranların yahut namazı uzun tutanların rükûa gidebilecekleri en uygun yeri göstermek üzere daha sonraki asırlarda bir kısım âyetlerin sonuna konan ve “rükû’” kelimesinden alınan “ayın” işaretinin bazı İslâm ülkelerinde onun yerini aldığı anlaşılmaktadır. Özellikle Türk hattatları tarafından yazılan bazı Kur’ân nüshalarında bazı âyetlerin sonunda görülen “ayın” harfleri bu maksatla kullanılmış, on âyetlik bölüm ölçüsü (ta’şîr) dikkate alınmamıştır. Genellikle cemaatle kılınan namazlardan sonra veya çeşitli toplantılarda ibadet maksadıyla yapılan tilâvetlerde, hadislerde yer alan on sayısına itibar ederek okunan on âyet veya orta uzunlukta yaklaşık on âyetlik bir bölüm için “aşr-ı şerif” tabiri Türk muhitlerinde kullanılır...”
İmam Gazali de İhyâ’da, Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin: “Bize Kur’ân’ı okutan Osman b. Affan, Abdullah b. Mes’ûd ve başkaları anlattılar ki; Rasûlüllah’tan (s), on âyet öğrendikleri zaman, onun ilmini ve amelini de öğrenmedikçe başkalarına geçmezlermiş” dediğini aktarır. Ashâb-ı kirâmın bu konudaki tutumuna örnek olarak da Abdullah b. Mes’ûd’un (r.a) şu çok önemli sözlerine yer verir:
“Biz Kur’ân’ı on âyet, on âyet alırdık ve aldığımız on âyeti anlayıp hayatımıza aktarmadan diğer on âyeti almaktan kaçınırdık. Kur’ân insanlara, onunla amel etsinler diye nâzil olmuştur. İlk nesiller Kur’ân’ı amel etmek için okudular. Sizin herhangi biriniz ise, Kur’ân’ı başından sonuna kadar okur; tek bir harfini dahi bırakmaz; halbuki onunla amel etmeyi tamamen terk etmiştir.” (Gazali, İhyâ, 3/13)
Ashabın Kur’ân hocalarından Abdullah b. Mes’ûd’un (r.a) bu ifadeleri bize şunu öğretiyor: Kur’ân’ı on âyetlik bölümler halinde okuyup öğrenmeli, iyice anlamalı ve gereğince de yaşamalıyız. İşte bu sebepledir ki biz, 4 yerde (genç-yaşlı, kadın-erkek herkesin katılabileceği) Kur’ân Dersleri başlattık.
*
Pazartesi: FATİH (Saat 19.30)
Araştırma-Kültür Vakfı Merkez bina salonu: Horhor cd. Yeşiltekke sk. No: 4. Tlf: 0212 6311385-5337202
Çarşamba: KARTAL (Yatsı namazı sonrası)
Cumhuriyet mah. F.Sultan Mehmet Camii salonu (M.Akif Ersoy İHL yanı). Tlf: 0216 3091320-0532 4263596
Perşembe: ÜSKÜDAR (Saat 19.30)
Fatih’in Mahkemesi: Hakimiyeti Milliye Cd. Eski Mahkeme Sk. (Kara Davud Camii karş.). Tlf: 0555 5475603
Cuma: SANAYİ MAHALLESİ (saat 19.30)
Araştırma-Kültür Vakfı Sanayi m. Şubesi (Sultan c. Bereket s. No: 2. Merkez Camii yanı). Tlf: 0212 2833328
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.