Şu mahut 90. Yıldönümüne bir gün kaldı... Sadece bir gün.
Türkiye’nin resmî “millî gün”ü, 29 Ekim’dir. Bakmayın “bayram” denildiğine.
Bir daha söylüyorum: Millî gün! Yani, “national day”!
Bayram başka, bambaşka bir şey. Bayram, “ıyd”, dinin kelimesi. Kutsallık alanına giriyor.
Batıda “bayram”ı andırır kelime var mı? Var! Olsa olsa “festival”!
Siz hiç “Cumhuriyet festivali” denildiğini duydunuz mu? Ki o da meşkuk. Çünkü Redhous’da bayramın karşısında “religious festival” yazıyor. Yani “dinî festival”!
Gelelim asıl mevzuya: Öyle bir bayram kutluyoruz ki, bayram olduğu zamanında bile anlaşılamamış. Cumhuriyet’in ilanının öyle güle oynaya, sevinç duyarak olmadığını yeni yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş’te okuyun.
Milletvekillerinin yarıya yakını toplanıyor, geri kalanının katılmaması için baskı yapılıyor; hatta bazılarının kapısına polis dikilerek evden çıkmaları, yani Meclis’e gelmeleri önleniyor!
Milli Mücadele’nin büyük kumandanları Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Paşaların dahi haberi yok! Görevleri icabı Ankara’da değiller. Olsalar, Meclis’e gelmelerine müsade edilecek mi? O da belli değil!
Bu yüzden “Cumhuriyet darbe şeklinde ilan edildi” sözü boşuna değil.
Cumhuriyet Türkiye için bir propaganda rejimidir. Cumhuriyetin faziletleri propagandada vardır, esasta yoktur.
Onuncu Yıl Marşı propaganda dozu en yüksek metindir. Ki bugünlerde bazıları onu her vasatda yüksek sesle söyleyeceklerdir.
Cumhuriyetin ellinci yıldönümünü hatırlayan var mı?
50. yılın en büyük kutlama programı Boğaz Köprüsü’nün açılışı idi... Boğaz köprüsünü açmak kolay olduysa bile, yapmak öyle kolay olmadı. Çünkü çok ciddi bir muhalefet vardı. Tabii başı tescilli “cumhuriyetçi” CHP çekiyordu. Besim Üstünel isimli CHP’li bir iktisat profesörü, köprünün yapılmasını engellemek için olmadık “ekokomik” numaralar yaptı. Gösteriler, yürüyüşler, engellemeler...
Boğaz Köprüsü herşeye rağmen yapıldı ve açıldı. Cumhuriyetin ellinci yılında. Bilmem ki, Besim hoca bu köprüden bir defa geçmiş midir?
Yaşıyorsa, cevabını verir her halde!
İkinci köprü de CHP’nin, cumhuriyetçilerin işi değildi... Üçüncüsü hiç değil!
Ya Marmaray?
Cumhuriyetçiler yer üstünden geçişi bile hazmedemezken, yerin altından bir geçişi nereden kavrayacaklar.
Nitekim, bu proje 1998’de CHP’nin ikizi DSP’nin koalisyonda olduğu MHP-ANAP iktidarı döneminde gündeme gelmiş. Gündeme getiren, MHP’li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’müş....
Tabii nerede Ecevit’te o kapasite... Zaten yapacak hali de yok.
Türkiye 2002’de yeni bir iktidarla tanıştı. İşte Marmaray’ın kuvveden fiile çıkması için kararı o hükümet verdi. Yıl: 2004. Dokuz sene sonra, muazzam projede sona gelindi. Cumhuriyet kutlamaları sırasında açılacak. Bu gün aslında Cumhuriyetçilerin kara günü. Ellerinden gelse, kazma kürek alıp, Marmaray’ı bire kadar yıkarlar.
Bir zaman gelecek ki, “Cumhuriyet’in 90. Yıldönümü dolayısıyla Marmaray açıldı” değil; “Marmaray’ın açılışında cumhuriyetin 90. Yıldönümü idi” denilecek!