Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Bir Müftünün CHP’deki Hal-i Pür Melâli

Bir Müftünün CHP’deki Hal-i Pür Melâli

CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’le koyu bir sohbete dalmışız. Vaktin ne zaman geçtiğini anlayamıyorum.

 Üsküdar’da Kız Kulesi’nin tam karşısında bir çay bahçesindeyiz. Arada martılara simit atıyoruz. Biliyorsunuz İhsan Özkes Üsküdar eski müftüsüdür. Garsonun habire getirdiği ve dostluğumuzun da birlikte demlendiği çayları yudumlarken:

- Biliyor musun Fatih kardeşim ben buraya ilahiyat talebesi iken de gelirdim. Burada adeta martılarla konuşurdum. Sonra Allah nasib etti bu mübarek beldeye müftü oldum, yine gelmeye başladım. Bilhassa geceleri buraya gelir, sabah ezanı okununcaya kadar dalgaların kıyıya vuruşunu seyrederdim. Sonra müftülük görevi bitip, milletvekili olunca artık buraya gelemez oldum. Sen beni davet etmesen de zor gelirdim herhalde.

- Neden Hocam? dedim.

- Bu iş beni boğuyor diye cevapladı. Yanlış yerde durduğumu anladığımda iş işten geçmişti. Ben özellikle CHP’ye girdim. O günkü düşüncem burada yanlış çoktu, onları düzeltmek niyeti hareket noktam oldu. Sonra baktım ki, ben de bu yanlışların savunucu oluyorum.

- Ne gibi dedim, örnek verebilir misin?

- Kaç tane istiyorsun? dedi Ben müftüyüm, yıllarca camilerde içkinin aleyhinde dinin hükmünü söyledim, “haramdır” dedim, zerresinden bile uzak durun dedim. Bugün benim partim, alkolün tümden yasaklanması bile değil, Amerika’da, Avrupa’da olduğu gibi belli saatlerden sonra satılmaması için bile tahammül edemeyip, iptali istemiyle mahkemeye gidiyorlar. İnandırıcı olması için de bana “Sen de imzala” diyorlar. Haydi buyur.

 

Ardından kamuda başörtüsü serbest bırakılıyor ve ben “Oh ne güzel” derken bir de bakıyorum partim bunu cumhuriyet ilkelerinin çiğnenmesi olarak görüp iptali için Anayasa Mahkemesi’ne dava açıyor Benim de önüme koyup:

 

- İmzala diyorlar. Parti disiplini imiş. Düşünsenize bir yanda parti disiplini, diğer yanda Allah’ın disiplini, ben hem bir Müslüman olarak, hem de yıllarını İslâm’ı anlatmaya adamış bir müftü olarak örtünmenin Allah’ın bir emri olduğunu söylemişim, eşim başörtülü artık tahammülüm kalmadı inan.

Özkes Hoca’ya bugüne kadar CHP’de vekillik yaptığını, hiç mi faydalı bir işe imza atmadığını soruyorum. Gözleri dalıp gidiyor, uzun uzun düşündükten sonra şu cevabı veriyor:

- Hiç olmadı diyemem, ama keçiboynuzundaki tat misali attığım taş, ürküttüğüm kurbağaya değmedi, senin anlayacağın sevaplarla, günahlar Allah-u alem eşit bile değil. Yani zarardayız. Sabahlara kadar düşünüyorum, doluya koyuyorum olmuyor, boşa koyuyorum dolmuyor. Bazen kendi kendime müftülükten neden ayrıldım? diye kızıyorum. O zaman gönül huzurum vardı. Akşam başımı yastığa koyduğumda rahat uyuyordum.

Burada söze girip şimdi rahat uyuyamadığını mı ihsas ettirdiğini soruyorum. Hoca, elindeki son simiti de parçalayıp martılara atıyor ve bana dönüp:

- Senin, diyor her yaptığı şeye kötü dediğin bir insan var mı? Bak bize; Recep Tayyip Erdoğan ne yapsa kötü demek zorundayız. Adam uçak pisti gibi yollarla memleketi donatmış, şehirleri yeniden kuruyor, herkes sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. Fakir fukarayı garip gurabayı kucaklayan bir hükümet var. Ve ben bir müftü olarak rahatsızım. Düşün vakıflar idaresi tüm Türkiye’deki vakıf eserlerini onarıp ayağa kaldırıyor ve biz karşı çıkıyoruz. Türkiye’nin şefkat eli sadece ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerini değil, tüm dünya mazlumlarını kucaklıyor. Şimdi söyle Allah aşkına ben ne yapayım?

.................

CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, 20 yıllık dostumdur. Bu süre içerisinde inişli-çıkışlı bir seyir izlemiştir tanışlığımız. Bir müftü iken onunla tanışmıştım, Üsküdar Müftüsü. Ve ardından Üsküdar İmam Hatip Lisesi’nde Okul Aile Birliği çatısı altında birlikte çalışma ve yıllar sonra onun önce DSP’den Üsküdar Belediye Başkan adayı, ertesi dönemde de CHP’den şansını deneyişi. Taaa o günlerde bir müftünün dinle barışık olmayan bu partilerde ne işi olabilir diye çok düşünmüştüm. Ama o, bünyesine siyasi hırs yüklemiş olarak, yoluna devam edecek ve sonunda hedefine ulaşacaktır. O, artık CHP İstanbul Milletvekilidir ve gerçek bir CHP’li olabilmek için var gücüyle çabalamış ve işi Meclis’te cemevi açılması teklifine kadar götürmüştür. Artık o, ondan beklenmeyen birçok teklife imza atarak hem CHP’lileri, hem de kamuoyunu şaşırtmayı sürdürmüştür. Artık onu bir gün Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldırırken, ya da Meclis’te cemevi açılmasını teklkif edecek kadar ileri noktalarda görmek mümkün olacaktır. Bense hâlâ şaşkınlık içindeyim, bir müftü bu kadar nasıl değişebilirdi? Yukarıdaki hikayeyi ben oturdum yazdım. Müftünün yanlışlarına kendimce bir mazeret elbisesi giydirmek istedim. Müftü dostuma bembeyaz bir elbise giydirmek istedim. Kim bilir belki gönlünce kopmamış, hâlâ sağlam kalmış birkaç tel bulabilir ve oraya dokunabilirim. Olur mu dersiniz, neden olmasın...

Çıkmadık canda umut var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi