Kadıköy vapurundaki kadınlar ve terbiye...
Adam Türkiye’yi yönetmeye talip. Ancak “siyasi nezaket”ten de, “terbiye-edeb”den de bîhaber.
Adam Türkiye’yi yönetmeye talip. Ama Genel Başkanlık koltuğuna, “eski Genel Başkanın evli bir kadınla yaşadığı cinsel yakınlaşma”nın görüntülerinin ortaya çıkması vesilesiyle oturduğunu unutmuş görünüyor.
Adam Türkiye’yi yönetmeye talip. Ama ülkesinin Başbakanına “cinsel iftira” attığında bunun ülkesini “ulusal ve uluslararası düzey”de ne kadar kötü bir duruma düşüreceğini göremeyecek kadar basiretsiz.
Adam Türkiye’yi yönetmeye talip. Ama Başbakan’ın, nüfusun yaşlanması karşısında ülkenin geleceğine yönelik insan kaynakları bakımından yaşanması muhtemel sıkıntılara tedbir için çocuk sayısının artırılmasına dair telkinlerinin mahiyetini anlayamayacak kadar öngörüsüz. Başbakan için diyor ki: “Kadınların ne giyeceğine ve nasıl yürüyeceğine ve kaç çocuk doğuracağına karışıyor.” Sonra hemen ardından “patavatsızlığın dikâlâsı”nı yapıp Başbakan’a şöyle iftira atıyor: “Üstüne birde oturmuş Dolmabahçe’den, Kadıköy’den gelen kadınları dikizliyor.”
Bizim halkımız buna ne der biliyor musuzun? “Dervişin fikri neyse, zikri de odur” der... Adama sormazlar mı, “kendin Dolmabahçe’de ofis açsan Kadıköy vapurundaki kadınları mı dikizleyeceksin?” diye... Öyle ya, bunu, gençliğinden beri siyasetin içinde ve objektiflerin karşısında olup da bir tek “cinsel-aklaki falso”su bulunmayan bir Başbakan’a söylüyorsa, “demek ki kendi aklı bu konuda böyle çalışıyormuş” demezler mi adama?
İşte bu “adam” Türkiye’yi yönetmeye talip...
Ancak aynı adam, olmadık yerden çıkardığı, “siyasi nezaket” ve “sosyal terbiye” sınırları dahilinde anlamlandıramayacağımız bir cümleyle, Başbakan’ı “Kadıköy’den gelen kadınları dikizlemek”le suçlarken, kendi partisinde neler olduğunu hesaba katmaması ne kadar da zavallı ve gülünç bir durumda olduğunu göstermiyor mu? Birkaç örnek verelim isterseniz.
Adam, partisinin Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında “toplumsal ahlâk”ı nasıl da yok ettiğini, “ahlâk ve namus timsali” kadınlarımızı nasıl soyup soğana çevirdiğini, Köy Enstitülerinde nasıl bir “komünal hayat” yaşattığını, “cinsel azgınlık ve başıboşluk” için her türlü ortamı nasıl hazırladığını unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, CHP’li Ankara Belediye Başkanı’nın, Ankara’nın ortasına, gelen geçen “dikizlesin” diye “edeb dışı bir heykel” diktiğini, bunun “sanat” olduğunu söyleyenlere, Melih Gökçek’in, “tükürürüm böyle sanatın içine” demek zorunda kaldığını unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, CHP’nin “baş çığırtkan”ı Muharrem İnce hakkında, kendisinden yardım isteyen bir “partili kadına cinsel taciz”de bulunduğu gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle fezleke hazırlandığını, konuyla ilgili olarak Bülent Arınç ile aralarında sert tartışmalar yaşandığını, hatta işi pişkinliğe vurup etrafına ahlâk dersi vermeye kalkışan İnce hakkında, Bülent Arınç’ın daha fazla dayanamayıp, “ahlaktan, adaletten, namustan bahsedilecek olsa, sizin en son konuşmanız lazım; çünkü 559 vekilin 500 dokunulmazlık dosyası var, cinsel tacizden tek dosya var, o da size ait” hatırlatmasında bulunmak zorunda kaldığını unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, “yeğeninin 4 kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldığı”nı unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, yeni anayasa çalışmaları kapsamında terör örgütü PKK’nın politik uzantısı olan BDP’nin “eşcinsel evliliğe izin verilmesi”ni isteyen teklifine partisinin destek verdiğini unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, CHP’nin Sivas Akıncılar eski İlçe Başkanı’nın bir “öğretmene cinsel taciz”den 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Adam, Şanlıurfa Topçu Meydanı’nda yaptığı “CHP mitinginde yoğun kalabalık arasındaki bayanlara cinsel taciz”de bulunulduğunu, tacize uğrayan bayanların tepki göstermesi üzerine diğer vatandaşların, tacizde bulunanları linç etmek istediğini unutmuş görünüyor. Ama biz unutmadık.
Şimdi bu örneklere bakan biri çıkıp, tıpkı “adam”ın Başbakan hakkında ipe-sapa gelmez, “edeb dışı iftira”sında yaptığı gibi, adamın bu taciz olaylarından “istifade ettiği”ni, “bireysel tatmin sağladığı”nı iddia etse, bu doğru olur mu?
Kadıköy vapurundaki kadınlar endişe etmesin; Başbakan’dan onlara zarar gelmez. Ama “sicili bozuk CHP”ye ve “terbiye”den bîhaber “Adam”a dikkat etmelerini öneririm.
Ha, unutmadan... “Adam” dediysem, lafın gelişi yani...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.