Serdar Demirel

Serdar Demirel

Yezid’i savunmak..

Yezid’i savunmak..

Dün, Müslümanlar olarak tasavvur dünyamızda her daim ağırlığının altında ezildiğimiz aşûra günüydü.

Yani Hz. Hüseyin’in hunharca katledildiği trajik olayın yıldönümü. Müslüman bilincinde köklü bir travmanın başlangıcı. Bidat temayyüllerin sistemleşmek üzere aradıkları toplumsal psikolojinin uç verdiği günün sene-i devriyesi. Belki de dünden geleceğimizin önünün kesildiği tarih...

Mazlumiyetin temsilcisi olarak Hz. Hüseyin’in, zulmün temsilcisi olarak da Yezid’in ilelebed sembolleştiği ve Müslümanları bölen kritik bir dönem...
Yezid bedenen göçse de zihniyet olarak hâlâ yaşamaktadır. Onun ruh ikizi zalimler zaten tarihte hiç eksik olmadılar, olmayacaklar da. Aynen bugün olduğu gibi...

Beşşar Esed irtikâb ettiği zulümlerde sınır tanımayarak bunun çağdaş bir misâlidir aslında. Bugün onun Yezid’le benzeşen bazı yönlerine dikkatleri çekmek istiyorum.

Yezid b. Muaviye tarih kitaplarında ve ansiklopedilerde “1. Yezid” diye de geçer. Babası ölüp de tahta oturduğunda 35 yaşındaydı. Hafız Esed öldüğünde onun yerine geçen oğul Esed de 35 yaşında idi.

İkisi de iktidara halkın kahir ekseriyetinin gönül rızası ve sahip oldukları üstün meziyetler sebebiyle getirilmedi. İkisi de halka rağmen ve zorla tahta geçmiş, yönetimi krallığa çevirmişlerdir. Gönüllü bey’atle, modern tabirle hür seçimlerle iktidara gelmedikleri gibi buna karşı da çıkmışlardır.

Yezid kendisini meşru yönetim sahibi kişi olarak görmüş, zorla dayatılan iktidarını kabul etmeyenleri de isyancı olarak kabul etmiştir. Bu yüzden karşı çıkanları pervasızca katledebilmiştir.

Yezid, Hz. Hüseyin’i ve aile efradını halkın razı olacağı âdil bir sistem gelmesini sağlamak üzere harekete geçtiğinde katletti.

Yine Yezid Hz. Hüseyin’in katledilmesinden sonra kendisine itaat etmek istemeyen Medine halkının üzerine 10 bin kişilik bir ordu göndermiştir. Suriyelilerden oluşan bu ordu Medine’ye girip mezalimler yapmış, Peygamber şehrini 3 gün yağmalamıştır.

Daha sonra bu ordu mükerrem olan Mekke’ye yönelmiş, 3 ay Mekke’yi kuşatarak şehri çevreleyen tepelerden mancınıklarla attıkları taşlarla başta Kabe’ye hasar verip örtüsünü yakmış, şehre de zararlar vermiştir.

Takdiri ilahiye bakın ki, bu hadiseler olurken Yezid Şam’ın Hevarin köyünde bir av partisinde kontrolünü kaybettiği atı tarafından öldürülmüştür. Öldüğünde 38 yaşında idi. 3 yıl civarında tahtta oturabilmişti. Kısa 3 yıl ama yüreklerde dinmeyecek bir sızı bırakarak bu dünyadan göç etti..

Esed de kendisine biat etmeyen, âdil bir sistem talep eden halkını bütün askerî gücüyle, tankları ve uçaklarıyla karadan ve havadan bombalayarak katlediyor. Katlettiği insanların sayısı 150 bini geçmiş durumda.

Zâlim Esed, beden üstünde baş, şehirlerde de taş üstünde taş bırakmadı. Şehirlerdeki Müslüman tarih mirasını bir bir yok etti. Câmilerin masuniyetini dahi hiçe sayarak yerle bir etti. Savunmasız sivillere karşı kimyasal silah kullanmak gibi sayısız zulümlere imza attı..

Bugün Suriye, ahlâk ve şuur mücadelesinin temsilcileriyle iktidar aşkı uğruna her şeyi mubah görenlerin ayrıştığı bir zemindir..

Böylesi yakıcı bir gerçeklik karşısında, gidip de “Ya Hüseyn!” sloganları eşliğinde Yezid’e rahmet okutan Esed’e siper olanları anlamak mümkün mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi