Birilerine moral birilerine tehdit…!
“(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”[1]
Açıklama:
Şirk bataklığına batmış bir kara parçasında dünyaya gelen ve onlarca haksızlık ve zulme şahit olan Abdullah oğlu Muhammed aleyhisselam sessizce kırk yaşını bekledi… Öyle güçlü bir dinin tanıtımını yapacaktı ki bunu kendisi bile bilmiyordu. Gün geldi ve bu büyük sorumluluk kendisine emanet edildi…
Karşısında adaletten uzak bir toplum ve kendisi yalnız… Ve o müşrikler koştukları şirk belasına zulmü de eklediler… Yeryüzü zulüm altında inlerken Allah tüm olup bitenlerden habersiz olmadığını efendimiz aleyhisselama hatırlatmada bulunuyor;
“(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!...” Yani;
“ Yapılan bu zulümleri ben görüyor ve biliyorum. Bu zulümler karşılıksız kalmayacak! Sen sanma ki yeryüzünden habersiz ve seni yalnız bıraktım… Sen sanma ki gerçek güç o zalimlerde!
Bu bir tesellidir…
Allah’ın, resulüne güzel bir tesellisidir… Verilecek teselli zamanı da güzel seçilmiş… Allah’ın bu zulümden habersiz olmadığı bilgisi bakın neyle tamamlanıyor;
“…Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor”
Onlara verilecek en büyük ceza olarak kıyamet ve ötesi tarihi seçilmiş… Bu her zaman ahrete ertelenmeyebilir… Bu ayette ahretten bahsedilmiş, hepsi bu…
Şimdi;
Okuduğumuz bu ayetten güzel dersler çıkarabilirsek, günlük yaşantımızda faydalanabiliriz… Hemen bir ara başlık atarak dersler çıkarmaya çalışalım;
Ayetten çıkarılacak dersler
- Bir yerde zulüm varsa Allah, bu zalimlerin zulmüne izin verilmiştir…
- Allah, zalimlere zulmedecek gücü de vermiştir.
- Allah, her an görür…
- Zulmedenler bu zulmün karşılığını çek fena görecekler.
- Allah gerek zulme uğrayana gerek zulme uğrama ihtimali olan kullarına şimdiden teselli veriyor. (Esad’ın zulmüne uğrayan Suriye halkı gibi.)
- Kıyamete kadar zulümler devam edecektir.
- Zulüm karşılığı için ahiret demedi ve ahiretten bir parça zikretti. Bu, vakıanın şiddetini gösterir.
***
Ve ayet şu hatırlatmalarla devam ediyor;
“ Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.”
Belli ki şaşkınlıkları en üst seviyede… Ne gücüne iman ettikleri baruta sahipler ne de çok güvendikleri tank ve top’a sahipler… Omuzlarındaki pırpırlar da yok… Çepeçevre kuşatılmış bir vaziyette şaşkın şaşkın bilmedikleri bir yere doğru koşarlar…
Aman Allah’ım ne sahne!
Ve o zalimlere de- zulmetmek isteyenlere de- zulümlerinden vazgeçmeleri için uyarılara devam ediyor;
“ Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım diyecekleri gün hakkında insanları uyar… "[2]
Allah’ın davetine uymak ve peygambere tabii olmak… Zalimlerin ahirette Allah’tan talepleri bu… Oysaki bu, dünyadayken defalarca kendilerine hatırlatılmıştı…
Bir insan yeter ki inanmaya görsün… Ahirette de dilleri yalan söyler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.