Mısır’da Üniversite Ayaklanması
Mısır cuntasının Kahire’deki Rabiatu’l-Adeviyye Meydanı’nda gerçekleştirdiği katliam sebebiyle “Rabia” isimlendirmesi ve onunla bağlantılı olarak geliştirilen el işareti cuntaya karşı yürütülen direnişin, hak ve özgürlük mücadelesinin sembolü oldu.
Bu katliamın 100. günü münasebetiyle olayın yeniden kamuoyunun gündemine taşınması ve cunta zulmüne karşı tepkiye tekrar canlılık kazandırılması amacıyla hazırlıklar yapılması üzerine, o korkunç katliamın sorumluları da telaşa kapılmaya başladılar.
Bu kez zulme karşı hareketliliğin merkezi olarak üniversiteler tercih edilmişti. Ana merkez olarak da Kahire’de ilmin tarihî mekânı olarak bilinen ve İslâm dünyasının en çok tanınan eğitim kurumu olarak nitelendirebileceğimiz Ezher Üniversitesi seçildi.
Yeni öğretim döneminin başladığı tarihten bu yana kesintisiz bir hareketliliğe ve cuntaya karşı tepki eylemlerine sahne olan Ezher Üniversitesi’nde son günlerde Rabia Meydanı katliamının yüzüncü günü münasebetiyle düzenlenecek gösteriler için hazırlıklar belirgin bir şekilde artmıştı.
Kitlesel hareketliliğin üniversiteleri kuşatması karşısında ciddi şekilde telaşlanan cunta ise halkın özgür iradesine ve tercihine saygı duymayıp dikta rejimini yeniden oturtma çabalarında ısrarlı davrandığı için üniversite gençliğinin önüne koyacağı bir formülünün olmadığını biliyordu. O yüzden bu gençliğe karşı da tek tercihi, silahın ucunu göstermek, siyasi dönüşüm sürecinin önünü tıkama amacıyla kullandığı baltacı eşkıyasını meydana sürmek ve özgürlük mücadelesini bastırma konusunda kullanabileceği tek yöntemin “vahşet” olduğunu bir kez daha ilan etmekti.
Cunta, özgürlük mücadelesi karşısında icra ettiği vahşette ısrarını bir kez daha göstermek amacıyla Çarşamba akşamı (20 Kasım) kadrolu eşkıyasını da kadro haricinde tuttuğu baltacı eşkıyasını da Ezher Üniversitesi kampüsüne sürdü. Böyle çift koldan eşkıya hücûmu yapmakla, gerek görürse Rabia Meydanı katliamının yüzüncü gününde benzer bir katliam gerçekleştirmekten çekinmeyeceği mesajı vermek suretiyle öğrencilerin gözünü korkutmak ve onları planladıkları “100. gün” eylemlerinden vazgeçirmek istiyordu.
Gerçekleştirilen çift kanatlı eşkıya hücûmunda ilk etapta üç üniversite öğrencisinin şehit edildiği 250 öğrencinin de yaralandığı haber verildi. Saldırıda Hüsni Mübarek döneminde başvurulan yöntemlerin de kullanılarak gösteri için toplanan kız öğrencilerin üzerine araç sürülmesi dikkat çekiciydi.
Bütün bu saldırılar ve kullanılan yöntemler karşısında “katiller ve vahşi canavarlar ne kadar çok birbirlerine benziyorlar” deme ihtiyacı duyuyoruz. Sadece Mısır’ın eski canavarlarıyla yeni canavarları değil, Suriye’deki Baas rejimi katilleri, onu ayakta tutmakla övünenler, siyonist işgalciler vs. zulüm ve vahşette sınır tanımama konusunda ve kullandıkları yöntemlerde birbirlerini taklit ediyorlar.
Kendisi bir kere tamamen hukuk dışı olan cunta, bir yandan çift koldan eşkıya saldırısı gerçekleştirirken bir yandan da güya öğrenci eylemlerini organize edenleri yasalara aykırı hareket etmekle suçlayarak, hizmetindeki sözde mahkemeler vasıtasıyla gerçekleştirdiği jet yargılamayla cezalandırıp ilk etapta 38 üniversite öğrencisini birer buçuk yıl hapis cezasına mahkûm etti. Jet yargılamayla mahkûm edilenlerin dışında da birçok öğrenci temsilcisi “suçlu” ilan edilerek gözaltına alındı.
Bütün bu uygulamalar Mısır’da siyasi kontrolü elinde tutmaya çalışan cuntanın herhangi bir işgal gücünden farklı olmadığını gösteriyor. Zaten uluslararası emperyalizm ve siyonist işgal, bütün bu dikta rejimlerinin hâkimiyetlerini sürdürdükleri ortamlarda kendilerine ihtiyaç olmadığını düşündükleri için onlara destekte her türlü yüzsüzlüğü göze almaktan çekinmiyorlar.
Fakat Sisi cuntasının öğrenci ayaklanmasını bastıramadığı tam aksine tepkinin daha da yaygınlaşmasına neden olduğu görülüyor. Ülkenin etkin üniversitelerini kuşatan geniş çaplı öğrenci ayaklanmasını bastırmak ise zordur. Cunta, dış güçlerin desteğine fazla güvenirken içeride her gün biraz daha tıkanmaya doğru gidiyor.
Not: Bugün Rabia Meydanı katliamının yüzüncü günü münasebetiyle Fatih Camisi’nde Cuma namazının ardından Mısır direnişine ve Kudüs’ün özgürlüğü mücadelesine destek amacıyla etkinlik düzenlenecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.